Bölüm 1

27 3 0
                                    

Nicole

1989 yılında ,Avustralya'nın Sydney şehrinde bulunan Royal Prince Alfred Hospital'da dünyaya geldim. Adımın Nicole olmasına ve Avustralya'da doğmuş olmama aldanmayın. Türk vatandaşıyım ,Türkçe konuşuyorum ve Türkiye'de yaşıyorum. Şu anda yirmi yaşındayım. Annem Avustralyalı, babam Türk. Babamın değişik ülkeleri gezmek tutkusu olmasaydı tanışamazlardı annemle. Annem de babamın tam tersine gezmekten hiç hazzetmez.

Bir gün babamla çok kötü kavga etmişler .Ben bir yaşındaymışım o zamanlar. Babam sürekli dışarı çıkıp ailecek keyifle gezmek isterken, annem evde oturup, salondaki boş duvarın çeyreğinin biraz daha fazlasını kaplamış olan film arşivinden defalarca izlemesine rağmen en sevdiği filmlerden birini izlemek ister. Babam sürekli aldığı bu cevap karşısında artık dayanamaz ve anneme bağırmaya başlar. Annem ela ve siyah sürmeli gözlerini kısarak;

-Ben kuyruğun gibi senin peşinde gezmek zorunda değilim. Git tek başına gez.

-Hiç bir zaman bana layık bir kadın olmadın .Olamayacaksın da zaten.

Babamın son cümlesi henüz bitmeden annemin, ince ve damarlı eli babamın yüzüne sert bir tokat olarak iniverir.

Babam o anda evi terk eder. Aradan iki yıl geçtikten sonra babam ansızın eve gelir. Annemi bu iki yıl içinde hiç arayıp sormaz ,annemin de ondan ümidini kesmiş olduğu anda çıkıp gelmesi annemi de şaşırtıyor. Annemden özür dileyip Türkiye'ye gitmeyi ve oraya yerleşmeyi tavsiye ediyor. Annemde iki yıl boyunca üzüntüsüne ortak olmuş Sydney'i ve etrafında tekneyle defalarca dolaşmış olduğu ve vazgeçilmezlerinden biri olan Opera House'u bırakıp gelmek içini acıtsa da babamı tekrar kaybetmek istemediği için babamın teklifini kabul ediyor.Babam annemin kabul edeceğini beklemiyor ama kabul edince çok mazhar oluyor.

İşte Türkiye'ye gelme nedenimiz.

Sydney'e ülkemizden direk uçuş yok. Sydney'e gitmek için ilk önce Singapur'dan Dubai'ye uçmak gerekiyor. Dubai'de kırk beş dakika bekledikten sonra ikinci olarak Alitalia bağlantısı ile İtalya üzerinden uçuluyor. Oradan Cathay Pacific'den Hong Kong'a gidiliyor...

Ancak bu şekilde ulaşım sağlanabiliyor. Biraz uzun ama yinede yolculuk zevkli oluyor. Bunun yirmi dört saati de aradaki beklemelerle geçiyor. Annem için dayanılamaz bir işkence olsa da babam ve ben oldukça keyif alıyoruz bu yolculuktan.

İlk okulu, orta okulu ve liseyi Türkiye'de okudum. Annemlerle Türkiye'ye geldiğimizde ben üç yaşındaymışım. Sydney'e gitmeyi kendimi bildim bileli istiyorum. En sonunda bu ısrarlarıma dayanamayıp beşinci sınıfa başladığımdan itibaren her yaz gidip iki ayımızı orada geçiriyoruz. Benimde Sydney'de en sevdiğim şey Opera House'un etrafını tekneyle dolaşmak. Gündüzü ayrı, gecesi ayrı başka bir mükemmel manzara.Kıyıya yakın, denizin içinde hiç bir zaman anlam veremediğim oldukça modern, beyaz, çatı görevi gören çıkıntıları beni tamamen büyülüyor. Özellikle deniz kenarına çıktığım zaman en az üç saati doldurmadan eve gelmiyorum. Sydney'de fazla arkadaşım yok. Çünkü konuşamıyorum. Bizim Türkiye'de öğrendiğimiz İngilizceyle orada konuşulan İngilizce farklı. Arada aksan farkı olduğu için anlaşmak zor oluyor.

Liseyi bitirdikten sonra okumak istemedim. Üniversite sınavına girip matematik öğretmenliği bölümünü kazandım. Ben okumak istemesem de babam ve annem kazandığım bölümü duyup sonrada okumak istemediğimi görünce çıldırdılar. Şu anda bana zorla matematik öğretmenliğini okutuyorlar. İkinci sınıftayım.

Bir erkek arkadaşım yok ama daha önce oldu. Bir yıl önce bakireliğim bozuldu. Bunu bilerek yaptım. Hatta kendim istedim. Bu tür konulara aklım ermeye başladığı zamanlarda sürekli hayat kadınlarını düşünüyordum. Bu yola nasıl düşüyorlar? Bunu meslek olarak mı görüyorlar? Kendilerini nasıl hissediyorlar? Bu yola zorunlu mu, yoksa istedikleri için mi baş vuruyorlar? Yaptıkları işten zevk alıyorlar mı? Hoş son sorum biraz saçma. Büyük bir ihtimalle zevkin doruklarında dolaşıyorlardır. Merak ediyorum... Her seferinde farklı bir erkeğin bedeni altında dans etmek. Her seferinde faklı bir erkeğin dokunuşlarını hissetmek. Her seferinde farklı bir erkeğe dokunmak. Her seferinde farklı bir erkeğin olmak.... Nasıl bir duygu acaba? Bunu denemek isterdim ama bir matematik öğretmenine yakışacak bir şey değil. Hem annem ve babam duysa beni evlatlıktan reddederler herhalde.

O...(n)larHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin