2 Yıl Önce, Nevada
Kırmızı ve mor ışıkların yanıp söndüğü bar Andrey'in özellikle genç müşterileriyle anlaşma yapmak için seçtiği mekanlardan biriydi. Andrey Nevada'yı diğer eyaletlerden ayrı tutuyordu. Geç saatlerde bile her yer tıklım tıklımdı ve kumar oynamak serbestti. Yanındaki kendisinden birkaç yaş büyük adama baktı. İkna edilmeyi bekliyordu. Andrey için herkes öyleydi. Yapmaya cesaret edemedikleri ya da korktukları şeyler için ikna edilmek istiyorlardı. Ve Andrey bu iş için biçilmiş kaftandı. Bu seferki müşterisi babasının işlerini yürütmeye çalışıyordu ama iş bilmez bir mirasyediden fazlası değildi.
"Ne yapacağımı gerçekten bilmiyorum." dedi ellerini saçlarından geçirerek. Genç garsonun getirdiği tepsiden yeşil renkli sıvıyla dolu minik bardağı düşünmeden fondipledi. Andrey, kare şeklindeki barın uzak ucundaki bir adamla göz göze geldi. Sonra karşısındaki müşterisine döndü. Kendinden emin bir sesle,
"Sana bilançoyu gösterdim. Orası sana kardan çok zarar getirir. Ama kesinlikle satmak istemiyorsan..." dedi.
"Benim için önemli değil, sorun babam... Sürekli her şeyi batırdığımı söyleyip duruyor." Bir bardak daha.Andrey gürültülerin arasından hafif sarhoş olan müşterisinin sesini duymak için büyük çaba harcıyordu. Kendisi de bir bardak alıp içindekini tek yudumda bitirdi.
"Peki. Güvenilir bir arkadaşın veya kardeşin falan varsa binayı onun üstündeymiş gibi gösterebiliriz. Böylece borcunu oradan tahsil edemezler."
Genç adam düşünmeye çalıştı ama müzik ve kalabalığın gürültüsü düşünmesini zorlaştırıyordu. Yüksek meblağlarla tuttuğu adama baktı. Adam istedikleri her şeyi yapabileceklermiş gibi rahat konuşuyordu. Belki de O'na güvenmeliydi. Andrey'e dönüp,
"Bi-bilmiyorum sence bu mantıklı mı? Yani satmak..."Andrey yine barın karşısındaki aynı adamla göz göze geldi. Adam eliyle şapkasını eğip yüzünü kapattı. Bir şey mi anlatmaya çalışıyor? Müşterisinin dediklerini duymamıştı bile. Yüksek sesle, "Birazdan geliyorum." deyip kalabalığı yararak karşıdaki adamın yanına ilerledi.
"Ne var?!" Karşısındaki adam sakin duruşunu bozmamıştı.
"Bay Walker. Beni takip edin."
Andrey başka bir şey söylemeyen adamı takip etmeye başladı. Merdivenlerden çıkıp özel locaların olduğu bölüme geldiler. Büyük olan kapının önüne geldiklerinde adam Andrey'in içeri girmesi için iki adım gerisinde beklemeye başladı. Andrey emrivakiden nefret ediyordu. Sıkılmış bir ifadeyle kapıyı açtı. İçeride oturan adamı görünce alaycı bir ifadeyle güldü. Kollarını iki yana açarak,
"Müsrif evlat geri döndü!" dedi. Kollarını indirirken "Her zamanki gibi zorla." diye ekledi.
"Andrey. Çok beklettin." dedi oturan adam istifini bozmadan. Önündeki şişeden bardağa içkisini boşaltırken,
"Bu sefer neyle uğraşıyorsun? Müşterilerin iyi para veriyor mu bari?" diye sordu küçümser bir edayla.
Andrey nefesini verirken kafasını iki yana salladı. "Seni ilgilendirmez."
Adam elindeki bardağı hafifçe salladı ve bir dikişte hepsini içti. "Bu şekilde ne zamana kadar devam edeceksin? Başkalarıyla çalışarak?"
Andrey umursamaz bir tavırla, "Gerçekten çok mu merak ediyorsun?" diye sordu. Andrey babasını tanıyordu. İşine yarayacağını farkettiği an sürekli kendisiyle çalışmasını istemişti. Bu ilgisini daha önce gösterseydi üniversiteyi bitirmek için kumar oynamasına gerek kalmayabilirdi.
Adam kendinden emin bir şekilde, "Evet. Mesela bir veya iki sene sonra gelecekte kendini nerede görüyorsun?"----Günümüz----
Andrey taksinin arka koltuğunda kendisinin hemen yanında oturan Hayley'e baktı. İlerlerken sokak lambalarının ışıkları Hayley'nin yüzünü önce aydınlatıyor sonra yerini karanlığa bırakıyordu. David diğer deneklerin sadece isimlerini vermişti. Zay-Rx denen ilacı her ikisi de kullanmak istemedikleri için almamışlardı. Ellerinde başka hiçbir bilgi yoktu. Owen ve Warren'ın soy isimleri ve yaşları aynı olduğuna göre kuzen veya ikiz olabilirler, diye düşündü. Öyleyse aramaya ikisinden başlamak mantıklı olurdu. Tabi bir de Şirket'in henüz diğer denekleri bulamamış olmasını umuyordu. Ama David yalan söylemiyorsa -ki muhtemelen söylüyordu- deneklerden birinin yakalanması diğerlerinin kurtuluşu anlamına gelirdi. Çünkü ilacı sentezlemek için bir tane denek yeterliydi. Belki de planını bu şekilde yapmalıydı. Deneklerden birisini Şirket'e yönlendirip kendisini kurtarabilirdi. David'e güvenmediğini hatırlayıp bu düşünceyi eledi. Yine beyninden milyon tane düşünce geçerken bunu bölen kadının sesi oldu.
"Telefonunu verirsen isimleri internetten aratabilirim."
Andrey şüpheyle gözlerini kıstı. "Belki. Belki de telefonu arkadaşlarına haber vermek için istiyorsundur." diye tahmin yürüttü. Zaten Andrey'in savunma mekanizması kimseye güvenmeme üzerine kuruluydu. Hayley sol elinin işaret ve baş parmağının arasını biraz açıp gözlerini kısarak, "Biraz paranoyak olduğunu düşünmeye başladım." dedi.
Andrey de her zamanki umursamaz ifadesiyle cevapladı.
"Bana koymaz."
Hayley gözlerini devirdi. "Aramaya bir yerden başlamalıyız diye düşündüm." Andrey, kadının denekleri kastettiğini bir kalp atım süresi sonra idrak etti.
"David ulaşamadıklarını söylemişti. Muhtemelen internette bulamamıştır. Bilgisayarımdaki programla bulmayı deneyeceğim." Dikiz aynasından taksiciyi kontrol etti. Radyoda Hintçe bir şarkı çalıyordu. Adamın kendilerini dinlemediğine kanaat getirince önüne döndü.
Hayley tekrar Andrey'e döndü. "David'in yalan söylediğini düşünüyorsun değil mi?" Andrey kısaca "Evet." dedi.
"O zaman niye bizden istediği şeyi yapıyoruz?" diye sordu. Polise gidebilirlerdi. Hem polisin diğer denekleri bulması daha kolay değil miydi?
Taksi kendisine verilen adrese gelince yavaşlayıp sağa çekti. Andrey şoföre parayı uzattı. Arabadan çıkmadan önce Hayley'nin sorusunu yanıtladı."İstediği şeyi yapacağımızı kim söyledi?"
---- ----
Önünde 4 monitör, 3 klavye olan adam "Hedef görüş alanımızda. Şefe haber verin, operasyonu başlatıyoruz!" dedi.
Yanındaki adam Bill'e haber vermek için hızlı adımlarla odadan çıktı. Arama ekibindeki adamlardan biri üçüncü monitörde görünen siyahi, iyi giyimli, uzun boylu adama bakarak "Warren Roberts öyle değil mi?", diye sordu. "Evet." dedi bilgisayarın başındaki genç. Sahada görevli olan üçü yaya, ikisi minibüste olan beş adam kendisinden talimat bekliyordu.
Warren denen adam yol kenarındaki büfeden yiyecek bir şeyler ve kahve almıştı. 100 metre sonra köşeyi dönüp ara sokağa girdiğinde hiçbir kameranın görüş açısında olmayacaktı ve saha adamları tam o zaman Warren'ı bayıltıp minibüse alacaklardı. Bill'in olayı neden çok büyüttüğünü anlamıyordu. Birkaç saat içinde deneklerden birini bulmuşlardı bile. İki dakika on saniye sonra da yakalamış olacaklardı. Mikrofonu eline alıp "Başlayın!" dedi adamlara. Üç adamdan biri hızlanıp Warren'ın önüne geçti. Diğer ikisi 5 metre kadar gerisinde dikkat çekmeden yürüyorlardı. Şimdi bir dakikadan az kalmıştı. Warren köşeye yaklaşıyordu. O sırada odaya Bill girdi. Hızlı adımlarla monitörlerin başına geldi.
"Ne halt ediyorsun?! Operasyonu durdur, hemen!" Bilgisayarın başındaki adam şaşırmıştı.
"A-ama efendim siz demiştiniz k-"
Bill daha fazla dayanamayıp bilgisayarın önündeki mikrofonu hışımla eline aldı. "Görev iptal, duydunuz mu? Durun!"
Üç adam uyumlu bir şekilde adımlarını yavaşlattılar. Warren'ın önünde yürüyen adam biraz bocalamıştı. Dikkat çekmemek için yolun karşısına geçti. Minibüsteki adamlardan biri "Evet efendim." diye cevap verdi. Bill mikrofonu tekrar ağzına yaklaştırıp "İzlemeye devam edin. Şimdilik kaçırmak yok." diye ekledi.Odadaki adamlardan biri "Efendim niye şimdi kaçırmıyoruz?" diye sordu. Bill monitördeki uzun boylu adamın -Warren'ın- köşeyi dönüp görüş alanından çıkmasını izledi.
"Çünkü Walker'ın diğer denekleri de bulmaya çalışacağını düşünüyorum. Bu Walker'ı yakalamak için tek şansımız olabilir." Bill, Andrey Walker'ın dosyasını okumuştu. Adam izini kaybettirmek konusunda uzman sayılırdı. Ve Bill devam etti,"Diğer denekleri de aramaya devam edin. Walker herhangi biriyle iletişim kurduğu an O'nu elimde istiyorum."
---- ----
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PSİŞİK
Science Fiction"Size şu anda olduğunuzdan fazlası olduğunuzu söyleseler ne derdiniz? Beyin dalgalarının titreşimini kontrol edebildiğinizi söyleseler ya da diğer bir deyişle PSİŞİK olduğunuzu? İnanmaz mıydınız, öyleyse hiçbir şey bilmiyorsunuz." Deneyin başarı...