Selim 28 yaşında uzun boylu dış görünüşüyle tüm kızları kendisine hayran bırakan birisiydi. Ama o diğer erkekler gibi yakışıklı oluşundan faydalanıp kızları ağına düşürmek niyetinde değildi. O tek kişiye adanmayı seviyordu. Selim'in tüm ailesi sevdikleri Ankara'daydı ama o iş için İstanbul'a taşınmıştı. Babasının baskıları otoriter davranışları onu bunaltmış ve tek restle istanbul'a yerleşmişti. Önceleri çok zorlansa da bir zaman sonra düzenini kurmuştu ve her şey yolundaydı. Kısa sürede çalıştığı şirketin Müdürü olmuştu. Hiç bir sıkıntı yoktu arada bir Ankara'ya gidip geliyordu. İstanbul'da her şey yolundaydı. Mutluydu ve huzurluydu. Yaptığı telefon görüşmeleri ona yetiyordu.
Her sabah olduğu gibi o sabahta saat 8'de uyanıp spora gitmek için hazırlanıyordu ki telefonu çalmıştı. Tüm toplantıları iptal edip ilk uçakla İstanbul'dan Ankara'ya geri gelmişti. Aldığı haber onu çok üzmüştü.
Ve artık onu bu şehre bağlayan hiçbir şey yoktu. Artık her ay geldiği şehre belki artık sadece bayramlarda gelecekti.
Söylenecek çok şey yoktu. Selim koltuğa oturmuş camdan dışarıyı izliyordu, Elindeki çayı soğumuştu. Dalıp giderken gözleri hayattan da soğumuştu. Tek bir noktaya dalmıştı gözleri, düşünceler boğuluyordu. Beklenmeyen bir gidişle burun burunaydı. Taze gidişler, Taze acılar vardı hayatında. Daha fazla durmak istemiyordu bu şehirde. Biletini almıştı çoktan. Gidecek olan gitmişti acelesi yoktu. Otobüs bileti aldı ilk kez.
Selim sessiz sessiz ağlıyordu. Dudaklarına değen sıcaklık içini yakıyordu. Erkek adam ağlar mı? Ağlıyordu Selim, Erkek adamdı!
Camdan bakıp hafif gülümsedi, çocukluğu geldi aklına. Masumdu acı gidişler nedir bilmezdi. Derin bir nefes çekti içine. Sanki aldığı nefes içindeki yangınları söndürecek gibiydi. Ama olmadı öyle bir nefesle geçecek bir acıya benzemiyordu.
Odasında ki son hatıralarını topladı. Küçük bir valizle gelip, büyük bir valizle geri dönüyordu. Selim hatırlara çok önem veren birisiydi, Sevdiği ne varsa yanına almıştı. Ve sevmediği o yüzsüz ayrılık peşindeydi.
Acılarını, mutluluklarını, geriye kalan hatıraları doldurdu valizine. Evet hazırdı artık yolculuğa.
Kapının önüne gelip son bir kez baktı odasına, acı bir gülümseme yerleştirdiği yüzünü ailesine çevirdi vedalaşıp çağırdığı taksiyle AŞTİ'ye gidecekti.Bazen öyle bir gidişler vardır ki, Tüm gelişleri anlamsız kılan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUT
RomanceBelki de herşey unut dediğimiz yerdedir. Unutmak, umuttur geleceğe. Ve bir sabah karanlığa uyandım, artı hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı biliyordum, eskisi gibi sevmeyecek eskisi gibi sevilmeyecektim. Hatta saçlarımı dibine kadar kesip İstanbul...