"Seni almaya geldim."

735 70 26
                                    

Natsu'nun söylediğim cümle için verdiği tek tepki şöyle oldu,

"Ehh?" oysa ben ondan daha insancıl bir tepki beklemiştim, "Tamam." veya "Evet seninle evlenirim Lucy." gibi. Son dediğimi unutun lütfen.

Hâla şaşkınlıkla yüzüme bakıyordu, söylediklerimden pek birşey anlamadığı belliydi.

"Lütfen Natsu-tan!" alt dudağımı büzdüm. O ise inatla "Hayır!" diyordu.

"Ama biz arkadaşız değil mi?" dedim yalandan ağlayarak. Sağ elini yüzüme yaklaştırdı ve yavaşça çenemi kaldırarak gözlerini gözlerime sabitledi.

"Arkadaşlar birbirini kaçırmaz hime-sama." kaşlarımı çatarak ona baktım.

"Lucy!" dedim bastırarak. Bana küçük bir gülüş bahşetti.

"Peki Luigi."

"Lucy!"

"Luigi."

"Lucy!"

"Luigi."

"Lu-" bir eliyle susmam için ağzımı kapadı.

"Daha önemli sorunlarımız var Luigi." bilerek yapıyordu, baka! Elimle ağzımdaki elini ittim.

"Neymiş o önemli sorunumuz Natsu?"

"Senin buradan kaçmaya çalışman ve benim buna izin vermeyecek olmam."

"İstesende istemesende bana yardım edeceksin!" dedim hain bir sırıtışla. Tek kaşını kaldırarak bana baktı.

"Kim diyor?"

"Ben diyorum! Ben bir prensesim ve sende benim emrimdesin. Kaçmama yardım etmeni emrediyorum." şaşkınlıkla bana baktı.

"Ama-" sözünü kestim. Elbette ki bunu yapmak kötü hissettiriyordu ama sonra onun gönlünü alırdım ben.

"Bana karşı mı çıkıyorsun?"

"Hayır hime-sama." yüzüme şeytani bir sırıtış yerleştirdim.

"O zaman bu akşam kaçır beni." homurdanarak arkasını döndü ve odadan çıktı. Onu sinirlendirdiğimi biliyordum ama bu hem benim hem de onun için en iyisiydi.

•••

Saat gece yarısıydı. Heyecandan uyuyamamıştım ve Natsu'nun gelmesini dört gözle bekliyordum. Ama bu saate kadar gelmemiş olması içimdeki şüpheyi açığa çıkarıyordu, bu da canımı acıtıyordu tabi.

Kapının çalmasıyla hızla yataktan kalktım ve kapıya doğru ilerledim. Kapı kolunu çevirdiğimde karşımda babam vardı.

"Baba?"

"Kulağıma saraydan kaçacağın haberi ulaştı." kalbim hızla atmaya başladı ve gözlerim doldu. Ben ona gerçekten güvenmiştim. Ben onu arkadaşım olarak görmüştüm. Bunu Natsu dışında başka kim söyleyebilirdi ki?

"Bu doğru mu?" diye kükredi fakat ben ağzımı açamadan kapıyı sertçe kapattı ve kilitledi.

"İki gün boyunca bu odadan çıkmak yok! Sana ne yemek ne de su verilecek. Seni nankör!" Göz yaşlarımı daha fazla tutamıyordum, yanaklarımdan teker teker süzülmeye başladılar.

Kapıya hızla yaklaştım ve ard arda tekmeler atmaya başladım. Göz yaşlarım daha da şiddetlenirken içimden Natsu'ya sayısız küfür savurdum. Arkamdan birinin omzuma dokunmasıyla korkuyla çığlık attım.

Hızla arkamı dönerken Natsu'yu gördüm. Yanaklarım kızarmaya başladı, b-bu kadar dibimde olması normal miydi? Geriye doğru bir adım attığında yumruklarımı sayısız defa göğsüne savurdum. Beni babamın yanında nasıl küçük düşürürdü?

Hime • NaLuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin