Aşkta Önyargı Olmaz

Yokluk la boğuşan virane denilen sokaklarda yaşayan beyaz hayallere sahip birinin hikayesini anlatacağım.
Dedim ya virane denilen sokaklarda oturan Ali isimli bir genç var genç bir o kadar güçlü cesur ve mert'tir öyle ki giyiminden ve bakımsızlığından dolayı yargılanan bir sistemin içinden beyaz hayalleri ile saf ve temiz çıkmayı başarmıştır.

Ali her zaman yaptığı gibi mısır ve simit satmak için evden çıkıyor arkadaşları Tarık Ahmet ve Yusuf ile satış yapacakları yere doğru ilerliyorlar.

Gün içinde satışlarını yapıp gece geç saatlerde eve dönerken bile neşelerini kaybetmeyen arkadaşlar şakalaşarak simitlerin ve mısırların hepsini bitirmemin mutluluğu ve huzuru ile eve gidiyorlar.

Ali tuhaf hisleri ile kafası karışık bir şekilde yatağına uzanırken sadece hayal dünyasında tattığı aşk ile uyur Ali sabah uyandığında kalbinin farklı çarptığını duygularında farklılık olduğunu fark eder anlam veremez yine Yusuf Tarık ve Ahmet ile buluşmak üzere evinden çıkar. Dört kafadar işin yolunu tutarlar kafası karışık olan Alinin durumunu fark eden Ahmet sende bir acayiplik var diyerek Aliye ne olduğunu sorar

Ali bir sorun olmadığını söyleyerek olayı geçiştirir çünkü ne olduğunu kendide bilmiyor içinde bir aşk alevi yanıyor ama ne yakan belli ne söndürecek olan Ali erken uyuyarak kafasını karıştıran kadını görmeyi düşünüyor ama kendide farkındadır ki böyle bir şeyin olma ihtimal yok denecek kadar azdır ve uykuya dalıyor.

Sabah uyandığın da hiçbir değişiklik olmadığını anlar işin yolunu tutar Ali Yusuf Ahmet ve Tarık dan uzaklaşmaya başlar kafası karışıktır bunu anlayan arkadaşları alinin üstüne gitmez rahat bırakır.

Ali simit tezgahında iken alımlı mı alımlı gözleri cennet bahçesini andıran yüzü ay parlaklığına benzeyen bir kadın gelir ve şöyle der..

İki simit alabilir miyim Alinin eli ayağına dolaşır çocuk aşıklar gibi paniğe kapılır bu duygunun üstesinden gelmeye çalışır bir tuhaflık olduğunu anlayan kadın tebessüm eder ve Ali simitleri verir kadın ayrılır Ali hayatın aşkını bulmuştur ama tuhaf olan şey daha önce hiç görmediği konuşmadığı birine nasıl bu kadar aşık olabilirim diye düşünen ali tezgahı kapatır.

Evin yolu tutar dalgın bir şekilde eve girer

Annesi açsındır oğlum yemek hazırlayayım der

Ali uykum var anne uyumak istiyorum der ve odasına gider Ali yatağına uzanır ve hayal kurmaya başlar beyaz masum hayalleri ile uykuya dalar.

Sabah uyandığında kendine çeki düzen verir tıraş olur mutlu bir şekilde evden çıkar o kadını bir daha görüyüm diye vakit kaybetmeden işine doğru yol alır çok mutlu ve umutlu başladı gün bitmek üzeredir hava kararmış ayın masum yüzü gökyüzünden yere doğru yansırken ali tezgahını toplar ve eve gitmek için hazırlanır.

Ali Ahmet Yusuf ve Tarık bekler ve beraber yola çıkarlar Alinin durumu anlamaya çalışan arkadaşları evlerinin yakınlarındaki parkta oturalım mı sohbet ederiz falan diye aliye sorarlar ali canı sıkkın olduğu için ve de arkadaşlarını kırmamak ister kabul eder ve parka giderler havadan sudan muhabbetlerle Alinin kafasını dağıtmak isteyen arkadaşları alinin içini açıp olan biteni kendilerine anlatmaları bekler ve öylede olur.

Ali dayanamaz ve olan biteni anlatır kadının ne kadar güzel olduğunu bakımlı olduğunu anlatır ve Yusuf Alinin sözünü keserek "davul bile dengi dengine "olduğunu ve hayal kurup kendini üzmemesini söyler bunu duyan ali Yusuf'a sinirlenerek parktan ayrılır ve eve gider Ahmet peşinden koşar ama nafiledir çünkü Ali onu dinlemez ve eve girer.

Ahmet parka giderek Yusuf bu hareketinin çok saçma olduğunu alinin üzerine gitmemesi gerektiğini söyler Yusuf kabul etmez Ahmet ile Yusuf arasındaki tartışmaya Tarık da ortak olur ve Yusuf a destek verir tartışma büyüdükçe büyür ve Yusuf Ahmet'e tok atar Ahmet hiç bir karşılık vermeden arkasını çevirir ve gider Yusuf ile Tarık da beraber parktan ayrılır evin yolunu tutarlar.