Sekizinci sınıfın ilk günüydü. Bahçede herkes sarılıyor, erkekler şakalaşıyor, özlem gideriyorlardı. Benim hiç arkadaşım yoktu çünkü soğuk biriydim. Arkadaş olmak isteyenleri terslerdim ki zaten çok arkadaş olmak isteyen kişi yoktu.
Müdürün sıkıcı konuşması için herkes sıraya girmişti. Yine her zaman ki gibi en arkaya geçtim. Yaklaşık yarım saatlik bir törenden sonra içeri girdik.
8 senedir hiç değişmeyen yerime geçtim. Duvar kenarı en arka sıra. Herkes en yakın arkadaşını bulmuş sıralara yerleşiyorlardı. Sınıfta sinir bozucu bir uğultu vardı.
Kulak asmamaya çalışarak sıraya bir şeyler kazımaya başladım. Sınıfta oluşan sessizlikten öğretmenin geldiğini anlamıştım. Kalkma gereği duymadım, zaten gözükmüyordum.
Herkes oturunca öğretmenin yanında bir çocuk olduğunu gördüm. Kızlar aralarında fısıldaşarak çocuğa bakıyorlardı. Yalan yok, çocuk çok yakışıklıydı. Yani bana bakma gibi bir ihtimali yoktu. Bu yüzden tekrardan umursamayarak önüme döndüm.
Öğretmen bir şeyler daha söylemişti. Dinlemedim. İstediğin bir yere geçebilirsin dediğini duydum. Yaklaşık 30 saniye sonra yanımda hareketlilik hissettim. Çocuk yanıma oturmuştu. Oysa ki bir kaç erkeğin ve bir kaç kızın yanı da boştu.
Çocuğa baktığım da bana bakmıyordu. Kovamayacağımdan dolayı tekrar önüme döndüm.
Tüm kızların buraya baktığını hissedebiliyordum. Düşünmemeye çalıştım. İlk günün ilk dersi olduğundan hoca serbest bırakmıştı.
Yaklaşık yirmi dakika sonra ismimi sordu. Cevap vermedim. Tekrar seslendi. Ve tekrar.
Sonunda "Konuşmayı sevmiyorum." diye sert bir cevap verdim.
Bana dik dik baktıktan sonra, "Tamam o zaman. Ben konuşurum sen dinlersin.." dedi ve anlatmaya başladı.
Açıkçası çok hoş bir ses tonu vardı. "Adım Ege.İstanbul'da yaşıyorum ama babamın tahini yüzünden buraya geldik. Pek hoşnut değilim. Arkadaşta isteyip bağlanmak istemiyorum. Sende çok bağlanılacak bir tip değilsin.."
ve o gün tüm gün boyunca konuştu. Hiç cevap vermedim. Sonunda gün bittiğinde eve döndüm. Hala söyledikleri kulağımda çınlıyordu.
Ertesi gün benden önce gelmiş, sırada oturuyor.
Geldiğimi görünce "Nerdesin ya? Anlatacacak çok şeyim var." dedi.
Geçtim duvar kenarına başladı anlatmaya.Bu önce sinir bozucu olsa da sonra insan alışıyordu. Yaklaşık bir kaç hafta böyle geçti. Bir pazartesi günü yine benden önce gelmiş. Alıştım artık sesine ,konuşmasını bekliyorum, konuşmuyor.
En sonunda "Neden konuşmuyorsun?" diye sordum. "Anlatacak bir şey kalmadı."
diye cevap verdi. Kendimi eksik hissettim. Dayanamadım, ben anlatmaya başladım.
"Peki tamam. Ben Hilal. Kendimi bildiğimden beri bu yerdeyim.."
Sanırım hayatımda hiç konuşmadığım kadar çok konuşmuştum. Bir haftada böyle geçti. Sonra karşılıklı konuşmaya başladık. Bir ay geçti. Çok yakındık. İlk defa kendimi birine bu kadar yakın hissetmiştim. Okul çıkışları beraber geziyor, D&R'a gidiyor, kahve içiyorduk.
Aylar birbirini kovaladı ve yarıyıl geldi . İstanbul'a gitti. Kendimi öyle boşlukta hissettim ki. Her gün konuşuyorduk ama varlığını yanımda hissedememek kötü oluyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/47851399-288-k323279.jpg)