2

59 6 0
                                        

Lise 2'ydi galiba bahçede dolanıyordum. Gözlüklü bir kız yanıma yanaştı,

"Gergin bi bakar mısın? "dedi.

Kızı tanımam etmem.

"Bir şey mi oldu" dedim.

Meğer bir kız varmış beni seven. dedi ki;

"Bizim sınıfta bir kız var seni seviyor ama öyle böyle değil. Belki sana göre güzel bir kız değil ama inan çok seviyor. Senin için gece boyu ağladığına gözümle şahit oldum. Annesi 2 yıl önce öldü babası da şehir dışına gidip geliyor iş için, yalnızlıktan olmasa da sevgisizlikten içi kurudu. Ben dayanamıyorum onun bu haline. Bir hafta olsun onun sevgilisi ol ne olur. Dünya gözüyle onun mutlu olduğunu göreyim. Kendisi sana gelemez, e sen zaten ona gitmezsin. Ben yapmak istedim, sana söylemek istedim. Eğer istemezsen anlarım ama yaparsan bir insanı gerçekten ve tam manasıyla mutlu etmiş olacaksın. "

Kim olsa şok olurdu. Ben de oldum. Önce inanmadım.

Kıza arkadaşının ismini ve sınıfını sordum. Biraz araştırdım kendi çapımda. Sessiz sakin içine kapanık bir tipti.

Çok düşündüm bir insana yalan söylemek onun mutluluğu için bile olsa doğru mu diye.         

Sonra onun mutluluğunun daha önemli olduğuna karar verdim ve bir sabah sınıfının bulunduğu koridorda dalgın dalgın yürürken çarptım ona.

Kafasını kaldırıp karşısında beni gördüğünde yüzünün ifadesi öyle bir değişti ki beni sevdiğine o an inandım. Özür dilerim görmedim, dedim ve gülümseyerek sınıfıma indim. Daha sonra kantinde sırada tam arkasına kaynak yaptım. Kantinci abiye seslendim kız beni fark etsin diye, sesimi duyar duymaz arkasını döndü.

Yüzünde yine aynı ifade vardı. Sevgi ve hayranlık yüklü nemli gözleriyle bana bakıyordu. 

Onun bakışları içimi delip geçmiş ve üzmüştü beni.

Yanlış mı yapıyordum? kalbim hayır diyorsa da mantığım evet diye haykırıyordu! fakat ok yaydan çıkmıştı artık.

Bana gelip durumu anlatan kız arkadaş sınıfıma uğradı,

"sen ona çarptın ya hala onun etkisinde belki yüz kere anlattı daha şimdiden onu çok mutlu ettin" dedi.

Beraber plan yaptık. Okul çıkışı onlar bir kafeye gidecekler, tesadüf bu ya ben de aynı kafede olacaktım. Sonra selamlaşacaktık ve ben masalarına oturacaktım. Sonra ne olacaktı bilmiyordum.

Planımız işledi. Harfi harfine hem de. Bir tiyatro oyuncusu gibi sahneler planladım ve onları hayata geçirdim...tanıştık konuştuk. İnanılmaz bir mutluluk ve şaşkınlıkla, ne yapacağını şaşırmış bir halde bana bakıyordu konuşurken, güldürdüm onu birkaç kere, utandırdım. Muhabbet öyle koyulaştı ki saat geçmiş fark etmedik.

Onu evine bırakabileceğimi söyledim. Evet demedi ama hayır da demedi. Kızardı, utandı, ne diyeceğini bilemedi. Diğer arkadaş bizden ayrıldıktan sonra beraber yarım saat yürüdük.

Ben konuştum o dinledi. O zaten az konuşan ve sustuklarını içinde yaşayan bir kızdı. Vedalaşırken yanağına bir buse kondurdum. Utanarak ve hızla eve girdi.                                               

O gece yatağımda dönüp durdum.

Acaba şimdi ne yapıyor dedim. Mutlu mu? Neler düşünüyor? İçi kıpır kıpır mı? Sırıtıyor mu sebepsiz yere? Ne yapıyor şu an...Tabi o dönem cep telefonumuz olmadığı için haberleşme imkanı sınırlıydı. Nasıl olduğunu görmek için ertesini günü beklemek zorundaydım. bu şekilde tam on gün beraberce gezdik konuştuk tanıdık birbirimizi.                                                                   

HAYATIM  BİR ROMANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin