MULTIMEDYA- Mina
Şarkının ismi : Move Together by James Bay cover by Alice Kristiansen
Motorun durmasıyla Batunun beline doladığım kollarımı çektim ve motordan indim. Deniz kenarında bir kafeye gelmiştik içeri girdik ve denize en yakın olan masalardan birine oturduk. Yaz ayında olmamıza rağmen hava esiyordu. Yemek siparişlerimizi verdikten sonra bir süre ikimizde sessizce denizin dalgalarının izledik. Suyun berraklığı, güneşin parıltısı bu manzarayı eşsiz kılıyordu. Ben manzaranın güzelliğine dalmışken aramızdaki sessizliği bozan Batu oldu.
"Peki ya üniversite ?"
Konuya bu şekilde girmesini beklemiyordum. Bu konuyu öyle ulu orta açmazdı, elbetteki beni buraya getirmesinin sebebi buydu. Ne zaman önemli veya özel bir şeyden bassedicek olsa böyle sakin ve huzurlu mekanlara getirirdi beni. Okumamı en çok isteyenlerden biri de Batu ve bu konuda hiç pes etmeden beni sürekli ikna etmeye çalıştı, bu yaz da şansını denemeye gelmişti. Onu kırmak bu dünyada en son isteyeceğim şeylerden biri bile değil. Lise yıllarımda sırf onun için okumaya devam etmeye çalıştım kendimi bırakmadım fakat bunu daha ne kadar devam ettirebilirim bilmiyorum.
"Yine itiraz edip durucak mısın ?"
Batunun sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım. Elimde parça parça yaptığım peçteyi bir kenara bıraktım ve derin bir nefes aldım.
"Ne yapıcağımı bilmiyorum Batu, sanki kapana kısılmışım gibi nereye gitsem duvara çarpıyorum"
Öne eğildi ve ellerini masadaki titreyen ellerimin üzerine koydu. Bu onun beni iyi hissettirme şekliydi.
"Mina senin okumanı en çok abin isterdi... lütfen birazcık da olsa olanları geride bırakmaya çalış ve geleceğine odaklan"
"Yoruldum artık Batu. Yaşamak benim için büyük bir yük. Bundan sonraki hayatım bir daha eskisi gibi olmayacak. Yaşananlar biz unutmaya çalıştıkça daha çok beynimize kazınacak"
"Sen güçlü bir kızsın Mina, inan bana atlatıcaksın bunu"
"Atlatamıyorum... gücüm kalmadı. Piskologlar, doktorlar, ilaçlar... dayanamıyorum artık kaçıp gitmek istiyorum"
Sadece gözlerime baktı. Artık teselli laflarının bir işe yaramayacağını biliyordu. Yemeklerimiz geldiğinde ellerini ellerimden çekti. Ikimizde yemek boyunca hiç konuşmadık. Sanki bir şey düşünüyor gibiydi ama benimle paylaşmıyordu. Yemeklermiz bittiğinde hesabı ödeyip kalktık. Motora biner binmez gazladı. Refleks olarak hemen Batuya sarıldım. Yola çıktığımızda farklı bir yere gidiyorduk ne Batunun evi ne de bizim eve gidiyorduk. Kaskımın camını açarak Batunun sol omzunun üstünden Batuya seslendim.
"Nereye gidiyoruz ?"
Rüzgarın şiddetinden ve motorun sesinden beni duyamayacağını sanmıştım fakat cevap verdiğinde beni duyduğunu anladım.
"Sana neyin iyi geleceğini biliyorum"
Diye bağrıdı kaskın içinden, sesi çok net olmamasına rağmen ne dediğini anlamıştım. Fakat beni nereye götürdüğünü kestirememiştim. Buraları hiç bilmiyordum. Şehir merkezinin az ilerisinde bara benzeyen bir yerde durduk. Kaskımı çıkarır çıkarmaz elimi tuttu ve beni peşinden götürmeye başladı. Peşinden sürüklendiğim sırada soru sormayı da ihmal etmiyordum.
"Burası neresi Batu ?"
"Çok konuşmada yürü"
Içeri girdiğimizde sıcak hava tüm vicudumu ısıttı. Içerisi pek de bara benzemiyordu. Değişik bir tasarımı vardı. Içerisi güzel ışık alıyordu. Küçük bir mekan sayılmazdı ama büyük de değildiç Ortada yüksek sandalyeler ve masalar vardı duvar kısmındada koltuklar vardı. Benim en çok dikkatimi çeken bar tezgahının yanındaki küçük sahneydi, sahnede bir gitar ve yüksek tabure gördüm onun üzerinde de bir mikrafon vardı. Mikrafon bana ne kadar uzun zamandır şarkı söylemediğimi hatırlattı. Şarkı söylemeyi çok severdim, söylediğim şarkıları abim yazardı. O gitar çalardı ben söylerdim. Her bunu yaptığımızda sesimi çok beğendiğini beni dinlemekten zevk aldığını söylerdi. Beni bir kaç kere böyle bir sahneye çıkarmak için uğraştı, başardı da. Lisede beni müzik klubünün de yardımıyla beni bir kaç kere sahneye çıkardı, çok heycanlanmıştım bana sahnenin önünde beni izliyor olucağını ve bir sorun olmayacağını söylemişti. Batunun yanımda olmadığını gözümü sahneden ayırınca farkettim. Içerisi az önce bomboşken, şimdi insanlar dolmaya başlamıştı. Görüş alanıma karşımdaki koridorun sonundaki odadan çıkan Batu girdince ona doğru çevirdim bakışlarımı, yanında tahminen ellili yaşlarında olan bir adam vardı.
Yanıma geldiklerinde Batu bana "Seni Hakan abiyle tanıştıracağım, kendisi buranın sahibi ve babamın çok yakın arkadaşı" dedı ve Hakan abi olduğunu var saydığım adama dönerek beni göstererek konuştu.
"Bu da sana bassettiğim sesi güzel olan ve burada çalışacak olan kişi, Mina"
Burda çalışma dediğimi duyduğumda şaşkınlıktan küçük dilimi yutucaktım. Çalışmakta nerden çıkmıştı şimdi ? Batu soru soran bakışlarıma maruz kaldığında bana döndü ve konuştu.
"Nee ? Bakma bana öyle. Tekrar şarkı söyleyebilmek istediğini ikimizde biliyoruz"
Şarkı söylemek dediğinde, işin garsonluk veya barmenlik olmadığını anladım.
"Ben şarkı söylemeyi bıraktım Batu unuttun galiba"
"Iste bizde tam olarak bunun için burdayız" daha tam olarak ne olduğunu anlayamadan beni elimden tuttuğu gibi sahneye çıkardı ve mikrafonu elime tutuşturdu. Sahneden inmeme izin vermedi ve gitarı eline aldı. Bana hangi şarkıyı çalacağını söyledi. Abimin tüm şarkılarını biliyorudu, bende sözlerini. Işaret verdiğinde şarkıya girdim. (Multimedyadaki şarkıyı başlatın) Mekandaki uğultuları benim tiz çıkan sesimle beraber son buldu. Derin bir sessizlik oluştu, aslında bunu yapmak istemiyordum ama kendime engel olamadım. Gözlerimi kapadım ve kendimi şarkının melodisine bıraktım. Içerideki insanlar mırıldanarak şarkıya eşlik ediyorlardı. Şarkının ortalarına doğru alışmaya başladım ve bu beni rahatlattı, sesim daha gür çıkmaya başladı. Şarkı söylemek bana kim olduğumu hatırlatıyordu. Arada bir yanımdaki taburede gitar çalan Batuya bakıyordum, halinden mutluydu. Tıpkı abim gibi gülümsüyordu. Bu şarkıyı abimde ne kadar da söylemiştik, sanki şimdide yanımda oturan oydu. Sanki o gitarın tellerine dokunan oydu...
Şarkı bittiğinde ıslıklar ve alkışlar yükseldi, girdiğim hayaleden çıktım ve beni izleyen insanların olduğu sahneye geri döndüm. Ne kadar da çok insan vardı. O hayale o kadar dalmıştım ki bu kadar insanın beni izlediğinin farkına bile varmadım. Hemen sahnenin arkasındski perdeyi itip çıktım. Burası depo gibi bir yerdi arkamdan da perdeyi itip Batu geldi. Sinirle ona döndüm ve konuştum.
"Naptın sen ? Kendime söz vermiştim, bir daha şarkı söylemeyecektim !"
"Saçmalama ! Kendi sesine haksızlık etmiş oluyorsun. Insanlar seni çok beğendi, ayrıca seni şarkı söylerken gördüm çok mutluydun. Hemde hiç olmadığın kadar"
Hiçbir şey söylemden siyah demir kapıya yöneldim ve dışarı çıktım. Batuda arkamdan geldi ben taksi durdurmak için elimi kaldırdığım sırada.
"Özür dilerim" dedi. Cevap vermedim, özürün bir anlamı yoktu benim için hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Ben sesimi çıkarmadığımda o cümlesine devam etti.
"Mutlu olursun sanmıştım"Kolumu indirip Batuya döndüm.
"Oldum zaten ! Sorun da bu. Mutlu olmak istemiyorum, beni mutlu edicek şeyleri kendime yasakladım ben"
"Saçmalıyorsun ! Buna izin vermem. Gençlik yıllarını sencede yeterince heba etmedin mi zaten ? Ömrün boyunca abinin yasını mı tutucaksın ? tamam özlüyorsun, anlıyorum. Bende en yakın arkadaşımı, can yoldaşımı kaybettim, benim için de bu duruma alışmak çok zor ama sana onu tamamen unut demiyorum, sadece hayata dönmeyi dene, bir şeyleri başarmayı dene, kendini mutlu etmeyi dene !"
O da benim gibiydi. Ne kadar dışarı yansıtmamaya çalışsada beceremiyordu, mutsuzdu. Konuşmaya devam etti
"Bak... gençsin , güzelsin , akıllısın hala bir şeyleri denemen için geç değil. Abin ölmedi Mina, abin her zaman tam burda" dedi kalbimi işaret ederek.
Gözlerim dolmuştu.
"O bunu hak etmedi Batu. Daha yapıcak çok fazla şeyimiz vardı. Böyle olmamalıydı"
Bana sarıldı ve fısıldayarak konuştu.
"Onun için söyle şarkılarını, ona armağan et. Eminim ki seni dinliyor olucaktır"
Umarım bölümü beğenirsiniz. Yanlışlarım varsa özür dilerim :)
Eğer şarkıyı açamadıysanız ismini yukarı yazdım ordan bakabilirsiniz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnızlığın Melodisi
Teen FictionBazen bir dokunuş bir bakış her şeyi unutturur insana. Sadece o ana odaklanırsın. Karşındaki yalnız olmadığını hatırlatmak istercesine sarılır sana, elini tutar... mutlu olmanı ister senden. Böyle bir şey senin için o ana kadar imkansızdı, ama şimdi...