GEÇMİŞ OLSUN

11 4 0
                                    

Multi Çınar.

ÇINAR:

Bugün Hale'yle buluşacaktım. Çok heyecanlıydım. Onu ilk kez restorana iş görüşmesine gelince görmüştüm. Açıkçası hoşlanmıştım ondan. Çok güzel bir kadındı. Ama benim bir sevgilimin olması elimi kolumu bağlıyordu.

Sevgili?  Meğer sevgilim dediğim, canımdan çok sevdiğim Alara bana boynuzu takmış da haberim yokmuş. Kimle?  En az Alara kadar adi olan amcamla. Neyse sinirlenmemeliydim.

Hale'ye yeri ve zamanı mesaj attıktan sonra hazırlanmaya başladım. En güzel takımlarımı giydim. En güzel kravatımı taktım. Artık hazırdım.

Aslında ona aşık değildim. Ama yine de beni mutlu ediyordu. Arabama bindim ve 19:45'te rastorandaydım. Beklemeye başladım. Tam 20:00'da restorandaydı. Ne dakik insan bu ya. "Meraba."
"Meraba ne kadar dakiksin tam zamanında geldin. " Dedim gülerek ve saatini göstererek.
"Evet öyleyim. " Dedi o da bana gülümseyerek.
Siparişleri verip beklemeye başladık.
"Aslında bu yemeğe seni davet etmemin bir nedeni var. Bana yaptığın iyilik için bir kez daha teşekkür ederim. Ve bir şey soracağım. Benimle çıkar mısın? " Dedim.

"Ya aslında benim bir sevgilim var. Kusura bakma. " Diye cevap verdi.
"Peki ama ne zaman istersen ara buluşalım. Seninle vakit geçirmek güzel. " Dedim. Bunun Türkçe'si: 'Sevgilinden ayrılırsan gel.'di. Teşekkür edip makyaj tazeleme yalanını söyleyerek lavaboya gitti. Benden soğumuştu galiba. Keşke damdan düşer gibi söylemeseydim. Gelmesini bekledim uzun süre ama bir türlü gelmemişti. Acaba beni bırakıp gitti mi? Yok canım yapmazdı öyle şey. Yapmazdı değil mi? En sonunda merakıma yenilip lavaboya gittim. Bayanlar için olsa da girdim.  Kimse yoktu. Tuvalet kapılarını tıklattım. Yine ses seda gelmeyince dışarı bir göz gezdirdim. Ama içeride de olabilirdi. Görevliye kamera kayıtlarını açtırdım. Evet restorandan çıkmıştı. Kesin benden ve sorumdan rahatsız oldu. Aradım ama açmıyordu. Kızdı bana heralde. 'Neyse ben de gideyim. Yarın evini öğrenir, gidip bir özür dilerim.' Diye düşünerek arabama doğru gittim.  Yol çok karanlıktı. Arabamın yanına geldiğimde ayağımın altında bir şey hissettim ve kırılma sesi duydum. Korktum açıkçası. Hemen geri dönüp restorana haber verdim. Ellerinde taşınabilir lambalar olan görevliler geldi.  O an yerde bir kadın yattığını farkettim. Yüzü tamamen kan içindeydi. Ürpermiştim. Dikkatli bakınca onun Hale olduğunu anladım. Ağzımdan istemsizce "Hale!" Diye bir feryat koptu. Çekilin diyerek onu kucağıma aldım ve arabaya bindirdim. Olabildiğince hızlı bir şekilde hastaneye giderken arada dikiz aynasından onu kontrol ediyordum. Ölmüş olamazdı değil mi? Yok canım daha neler. Onun bu halinden kendimi sorumlu tutuyordum. Hepsi benim yüzümdendi. Hepsi. "Kahretsin!" Diye bağırdım. "Kahretsin ki koruyamadım seni!"

Hastaneye varınca direk sedyelere yatırarak ameliyathaneye götürdüler onu. Uzun süre bekledim. Bir doktor çıktı ve "Hale hanımın yakını mısınız?" Dedi.
"Evet."
"Bakın Hale Hanım başına darbe almış. Baş, vücuttaki en hassas organdır. Vücudumuzun faaliyetlerini yöneten beyin, kafatasının içinde bulunur. Hale Hanım alın kemiğine sert bir darbe almış. Bu darbe kemiğin çatlamasına ve bazı damarları keserek kanamaya yol açmış. Kanama çok var anca durdurabildik ama o kadar çok kan kaybetmiş ki kurtulması imkansız gibi bir şey. Yine biz kan takviyesi yaparız. Ama kafatasının içerisindeki damarların kopması hasta açısından ölümcüldür. Hastamızı  özel bir hastanede en ünlü beyin cerrahlarının eline bırakacağız. Çünkü biz bu hastayı kurtaramayız artık. Zaten öğrendiğimize göre Hale Hanım lösemiymiş bu durumda lösemi tedavisi aksayacak. Zaten vücudu şuan komada iki tedaviyi aynı anda kaldıramaz. Kafatasında hasar önlense bile kanserden ölür. Ama yine de siz bir özel beyin cerrahı ayarlayın Allah'tan umut kesilmez. Geçmiş olsun. "

PARAGÖZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin