KALBİMİ GERİ VER !

41 14 0
                                    

Multi tatlı paragözümüz :) Taner bana dik dik bakarken ben de gülerek "Tabii ki kabul ediyorum. Senin gazabına uğrayacak değilim. " Dedim. Yüz hatları gevşedi. Çapkınca gülümseyerek "Hadi gel sevgilim. Kayınvalideni ziyaret edelim. "Dedi ve yastığı işaret ederek "Bebeğimizi almayacak mısın ?" Diyerek güldü. Ne güzel gülüyorsun seni şapşik. Ben senden çocuk bile yaparım. Diye düşünürken aklıma önceki sevgilimden bana zorla sahip olması sonucu oluşan, aldırmak zorunda kaldığım bebeğim geldi. Gözlerim doldu. Daha cinsiyetini bile bilmiyordum. Ama o adamdan intikamımı almıştım. Onu kiralık katilime teslim edip ağır bir ölüme sebep olmuştum. Düşündükçe gözyaşlarım bana sormadan akıp gidiyordu. Bana bakan ve "İyi misin Hale?" Diyen oyundan sevgili olduğum adamın sesiyle kendime geldim. Iyiyim demek isterdim ama kahretsin ki iyi değildim. "Değilim." Diyerek Taner'e sarıldım. O da bana sarıldı. Omuzunda bir süre ağladıktan sonra "Hadi gidelim artık." Dedim. Karnıma yastık sokup kapımın yanındaki aynada akan makyajımı düzelttim. Apartmandan çıkıp Taner'in arabasına bindik. Yolda giderken geçmişimi düşündüm. Annemle babamın çok mutlu bir evliliği vardı. Ben de çok mutluydum o zamanlar. Sonra annemin babamı aldattığı ortaya çıktı. Babam yıkıldı. Annemle tek celsede boşandılar. Ben ortada kalmıştım. Babam beni istemedi. Annem istedi ama bu sefer ben onu istemedim. Yetiştirme yurduna verildiğim ilk gün hala gözümün önünde. Babam haklıydı. Beni neden istesin ki ? Ben de kendimden annemin kızı olduğum için utanıyorum sonuçta. O yetiştirme yurdu dedikleri hapishane gibi yerden kaçtığımda daha 17 yaşındaydım. Ben babamın beni istemediği , benden utandığı günden beri annemin bana öğrettiği ahlaki değerlerin hep tersini uyguladım. En büyük ilkesi kimsenin malını çalıp çırpmamaktı. Bundan başladım annemin öğrettiklerine karşı gelmeye. 17 yaşından beri kiminin cüzdanını çaldım, kiminin kalbini çaldım. Pişman mıyım? Asla! Asla pişman olmadım. İkinci ilkesi namusunu koru olmuştu. Korumadım. Ona inat korumadım. Bara arkadaşlarımla gittiğimizde kör kütük sarhoştum tanımadığım bir adam sayesinde annemin ikinci ilkesini yıktım. İlk birlikteliğimi 18 yaşındayken yaşadım. Sonra sevgilimle birlikteliğimiz sonucu aldırdığım bebeğim için kimseyle birlikte olmadım. Olamadım. Sevgilim de olmadı. Çalıp çırparak eski yaşamıma dönmeye çalıştım. Döndüm de zaten. Bu oyunu oynayana kadar aklıma bile getirmedim geçmişimi. Şimdi de unutmasını bilirdim. Taner'in "Geldik sevgilim bu kadar düşünme. Bebeğimize zarar gelsin istemeyiz değil mi?" Demesiyle tebessüm edip indim arabadan. Hiç tedirgin değildim doğrusu. Sonuçta milletten para koparmak için yapmadığım oyun, uydurmadığım senaryo kalmamıştı. Şimdi de bu yeteneğimi kullanarak bu oyundan alnımın akıyla sıyrılacaktım. Taner elimi tutarak apartmandan içeri soktu beni. Asansörü beklerken yapmamam gerekenleri söyledi: "Sakın annemin yanında suspus oturma. Eğer seni severse birşey yapmana gerek yok iltifat falan edersen daha çok sever. Sevmezse iğneleyecektir. Sen de ona karşı gelirsen memnun olur. Kendini ezdirmeyen kızlara hayrandır. Bu yüzden onun deyimiyle savaşçı ol!" Duyduklarım beni tedirgin etmeye yetmişti. Asansör geldi. Çıkana kadar hiç konuşmadık. Asansörden çıkıp çelik kapısı olan dairenin zilini çaldı. Kapıyı hizmetçi açtı."Anneniz içeride Taner Bey."Dedi. İçeri geçtik. Sirke suratlı bir kadın Taner'e "Geldin mi hayırsız evladım hoşgeldin."Dedi. Sonra memnuniyetsiz gözlerle bir süre beni izledi. Taner'in de dediği gibi sevmeyecekti galiba beni. Diye düşünürken kadın "Hoşgeldin kızım." Diyerek yanına çağırdı ve bana sımsıkı sarıldı. Annesizliğimin yokluğunu doldurmak istercesine sıkı sarıldı. Sevmişti beni evet hissediyordum. Çok mutluydum. Çocukluğumda bile görmemiştim annemden bu sevgiyi. Benden ayrıldı ve "Ayakta kalma güzel kızım."Dedi. Ben de elimde Taner'in eli arkadaki koltuğa oturdum. Her şey gerçek gibiydi. Sanki ben gerçekten Taner'in sevgilisiydim. Sanki karşımdaki kadın benim güleryüzlü kimsenin sahip olamayacağı kaynanamdı ve karnımda da Taner'in çocuğunu taşıyordum gerçekten. Böyle düzenli bir hayatım olsun isterdim aslında. Hak etmediğim halde isterdim. Kimsenin saatini, parasını çalmamış olmayı dilerdim. Ama ilk defa pişman oluşumdu bu benim. Yine de eğer böyle bir insan olmasaydım Taner'i, bu yakışıklı insanı tanımayacaktım. O yüzden yine de pişman değilim. Ben düşüncelere dalmışken Kaynanam "Eee nasılsın kızım? Annenler nasıl?" Benim içim yine boşlukla doldu. "Ben iyi olmaya çalışıyorum. Annemler ben küçükken ayrılmışlar. Beni de yetiştirme yurduna vermişler. Bu yüzden ne durumda olduklarını bilmiyorum. Merak da etmiyorum." Derken gözlerim doldu. Gözyaşım gözümdeki rimeli de alıp götürerek yere düştü. Yere bakıyordum utancımdan. Kaynanam "Vah yavrum demek öyle! Çok üzüldüm. İnan üzmek istemedim seni. Bilmiyordum ki. Bu Taner olacak evlat anlatmadı. Ama ben sana annelik de yaparım. Babalık da. İçin rahat olsun kızım. Sen de artık benim kızım sayılırsın. Benim sadece Taner'im oldu. Kız çocuk da istememe rağmen olmadı rahmetli erken bıraktı beni." Deyip güldü. "Ama sen tam benim istediğim gibi bir kızsın. Oğlum seni çok aradı heralde. Bu devirde sen gibi kız bulmak cidden çok zor." Ben de Taner'in gözünün içine baka baka "Evet Anneciğim çok aradı beni Taner." Dedim. Kullandığım 'anneciğim' sözcüğüyle Taner şaşırdı. Kaynanam sevindi. Bana beğenmiş gözlerle bakarak "Kızım şimdi çok sevdim seni bak. Ben söyleyecektim sana bana anne de diye. Ama üzülürsün diye söylemedim. Bu hareketin çok hoşuma gitti. Artık bana hep anne demeni istiyorum." Dedi. İşime gelirdi doğrusu. Taner kıskançlıkla "Anne bu gidişle pabucum dama atılacak. Bu ne ya bir sevgilimi getirdim ilgi odağı oldu. Yok sana sevgili falan. Bir daha getirmeyeceğim." Deyince kaynanamla biz güle güle bir hal olduk. Kaynanam da bana sevgi dolu gözlerle bakarak " Onun senden daha çok sevgiye ihtiyacı var." Dedi. Ben bu kadını yerim ya aynı Taner . Çok şeker. Keşke gerçekten annem olsaydı. Bana ve karnıma bakarak " Torunum da bayağı büyümüş ha? Taner 8 aylık dedi. Az kalmış torunumu görmeme. Ee peki evlenmeyecek misiniz? Hadi evlenmeden çocuk yaptınız. Tamam bir şey demiyorum. Sonuçta ben de Allah'ın izniyle torunumu sevebileceğim ölmeden önce. Ama evlenmeden aynı evde kalamazsınız. Size laf söylemelerine dayanamam. Ona göre.Bir an önce evlenmelisiniz." Ben 'Allah'ım ne olur evlenelim' Diye Allah'ıma yalvarırken Taner " Düğünümüz iki hafta sonra anneciğim. Ama ne yazık ki sen gelemiyorsun." Dedi ben içimden horon tepiyordum. Ama gerçek değildi biliyorum. Olsun söylemesi bile güzeldi. Annesi oğlum gelemem zaten halimi görmüyor musun? Aman siz torunumu bana getirin. Ben başka bir şey istemem." Dedi. O an aklıma dank etti. Biz çocuğu nereden bulacaktık? Neyse bakalım Taner'den öğrenirim. Taner " Peki madem anneciğim. Biz geliriz çocuğumuz olunca. Hadi artık buz kalkalım sevgilim. Dedi. Ben de kaynanamın yanına gidip sıkıca sarıldım. O bana felçli olmasına rağmen daha sıkı sarılıyordu tek eliyle. Yanaklarından öpüp Taner'in peşinden gittim. Asansöre binip inene kadar konuşmadık. Arabaya doğru giderken yağmur çiselemeye başladı. Koşarak arabaya bindik. Ben hemen sordum "Ayıptır sorması biz çocuğu nereden bulacağız Taner?" Dedim. O da "Yetiştirme yurdundan." Dedi buz gibi bir ses tonuyla. Ben de "Peki ne düğünü? " Dedim. O da "Düğün falan yok. Boşuna sevinmeni istemem. Şimdi seni evine bırakacağım ve 1 ay sonra annemin yanına bebek götüreceğiz. Tamam mı? Umutlanma sakın. Sonra üzülen sen olursun." Dedi. Bu neydi böyle ya? Bana bilerek soğuk davranmaya başlamıştı. Ortada hiçbir şey yokken hem de. Dolan gözlerimi ovaladım. Elime kirpikler geldi bir sürü. Umursamadım. Evimin önüne geldiğimizde kapıyı açıp bir şey söyleme gereği duymadan çıktım. Yağmur hızlanmıştı. Koşarak eve girdim. Işığı hiç açmadan direk çekyata yattım. Ki hemen zil çaldı. Ben de 'Aman bir uyutmadınız. Bu saatte kim acaba? ' Diye söylene söylene açtım kapıyı. Taner bana bakıyordu. Hem de sırılsıklamdı. "Geç içeri üşüteceksin!" Diyerek içeri aldım. Koltuğa oturmuştu. Ihlamur yapıp götürdüm. İçerken dik dik bana bakıyordu. Hem de çok dikkatli bir şekilde bakıyordu. "Ne var ne bakıyorsun öyle dik dik" Dedim. Birden dudaklarıma yapıştı. Onu ittirdim. Bana bakarak bağırmaya başladı. "Yeter kadın yeter! Şeytan tüyü mü var sende anlamadım ki. Beni bu kadar nasıl etkiliyorsun? Ben şimdiye kadar bir kişiyi sevmiştim. O da öldü. Kahretsin ki öldü. Kimseyi sevmeyeceğime yemin etmiştim. Durum ne peki sana sırılsıklam aşığım. Bak yalan söylemiyorum. Dokun istersen sırılsıklam aşığım sana! Kalbimi geri ver lütfen." Duyduklarımla büyük bir şok geçirdim. Tabi mal beynim o anın şokuyla şunları söyledi": "Veririm ama sen de benim kalbimi geri ver! "



PARAGÖZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin