Arranged Future
Yazar: inuko678
Yoongi son günlerde boş zamanlarının hepsini olmasa da çoğunu, Jimin'le geçiriyordu. Geçen birkaç hafta boyunca nasıl hemen yakınlaşabildikleri hayranlık uyandırıcıydı, bu durum Yoongi'nin lisedelerken neden Jimin'le bu kadar az konuştuğunu merak etmesine sebep oluyordu. O zamanlar Jimin'in, değerli vaktine değmeyeceğini mi düşünüyordu? Bu çocuk cidden şu ana kadar tanıdığı en ilginç ve eğlenceli insanlardan biriydi... oldukça çekici olduğunu dile getirmesine gerek bile yoktu. Aile şirketinin ve kendisinin geleceğini tartışmadan yalnızca vakit öldürmeyeli uzun zaman olmuştu.
Jimin'in hiç bitmeyen doğaçlama isteklerinden biri sonucunda gecenin üçünde 24 saat açık bir kafede oturuyorlardı. Kim gece saat üçte kahve içerdi ki? Görünen o ki Jimin içiyordu. "Bu yeri nereden buldun?" Yoongi gerilerde kalan, siyah, yuvarlak bir masaya otururlarken sordu. Jimin gülümseyerek omuz silktikten sonra açıkladı, "İşten eve dönüyordum ve ne bulabileceğimi görmek için karşı kaldırımdan yürümeye karar verdim."
"Etrafta çok dolanıyorsun," Yoongi sıcak kahvesini garsondan alırken belirtti. Jimin tekrar omuz silkti, bunun nedeni oldukça basitti, "Kolaylıkla sıkılıyorum."
"Benimleyken fazla gezmiyorsun," büyük olan çabucak düşüncesini dile getirdi. Jimin çenesini avcuna yaslarken yumuşakça cevapladı, "Yakışıklı yüzün ilgimi çekiyor." Yoongi iltifatla afallamıştı, bu Jimin'in ona yakışıklı dediği ilk seferdi. Ama Jimin'e şaşırdığını belli edemezdi, o yüzden kibirli bir ses tonuyla söyledi, "Yüzümün insanları etkilediği doğrudur." Jimin arkasına yaslanarak kahkaha attı ve tapılası bir gülümseme eşliğinde sordu, "Birazcık kendini beğenmişsin, değil mi?" Siyah kahvesinin birazını yuttuktan sonra Yoongi cevabı yapıştırdı, "Sen de öylesin. Karın kaslarından bahsetmeden bir gün bile geçiremeyeceğini düşünüyorum."
Genelde sohbetleri bu şekilde ilerliyordu: oyuncu şakaları takip eden kurnaz iltifatlar ve onları izleyen daha fazla oyuncu şakalar. Konuşmaları her zaman devam ediyordu, garip duraksamalar veya boş yere ara vermeler yoktu.
"Ne diyebilirim," genç olan kendine özgü kibirli ses tonuyla söyledi, "Onlar benim en değerli varlıklarım." Yoongi kafasını sallayarak belirtti, "Hayır, gözlerin ve gülümsemen senin en değerli varlıkların." Jimin sıcak kahvesini yudumladı, birazcık genzi yanmıştı. Boğazını temizledi ve konuyu değiştirdi, "Nasıl bir kahve içiyorsun?" yavaşça sordu. Pekala, belki ara sıra garip duraksamalar oluyordu. Yoongi fincanındaki kahveyi döndürerek açıkça cevapladı, "Sade."
Jimin sevimlice suratını buruşturdu, "Sade kahvenin tadı spor çorabının teri gibi," hafif iğrentiyle söyledi. Yoongi ona sırıtıp alayla konuştu, "Peki sen terli spor çorabının tadının tam olarak nasıl olduğunu nereden biliyorsun?" Jimin dilini çıkararak kahkaha attı, "Bu tam da bir dördüncü sınıf öğrencisinin vereceği cevaptı," Yoongi bu görüntüyle sarhoş olduğunu hissetti, "Okuldan bahsetmek, sana sormak istediğim bir şeyi aklıma getirdi," Jimin'in başını sallamasıyla devam etti, "Neden lisedeyken hiç birlikte takılmadık? Ortak arkadaşlarımız olduğunu biliyorum ama sen ve ben gerçekten onlar etrafta değilken asla konuşmadık."
Genç olanın bakışı ona, kendisinin haberdar olmadığı bir şeylerin olduğu izlenimini veriyordu, "Koca bir pislik veya onun gibi bir şey miydim?" Yoongi sorguladı. Jimin kafasını salladı ve aceleyle cevapladı, "Tahminimce o zamanlar aslında ne kadar uyuştuğumuzun farkına varamadık." Büyük olan bu cevaptan tam olarak memnun kalmamıştı çünkü Jimin'in anlamlı bakışları hâlâ bunun dışında bir şeyler olduğunu bağırıyordu ama bu konuyu yalnızca bir kenara atmaya karar verdi. Genç olanın daha rahat hissetiği bir zaman kendisine söylemesini umuyordu. Gök gürültüsünün gümbürtüsü ve şimşeğin ışığı ikisinin de dikkatini pencereye yönlendirdiğinde Yoongi arkadaşına sordu, "Şemsiye getirdin mi?" Jimin hızlıca kafasını iki yana salladı. "Caramel macchiato için paket yaptırman gerek o halde," büyük olan bilgilendirdi, kendisinin koyu kahvesi çoktan bitmişti.
---------------------------
"Bu kadar hızlı koşabildiğin hakkında hiçbir fikrim yoktu," sırılsıklam olmuş Jimin daire kapısının kilidini açarken kahkaha attı. Sağanak yağmur başlamadan yolun yarısına gelmeyi başarmışlardı ve yağmurun şiddetlenmesiyle kalan yolu koşarak tamamlamak zorunda kalmışlardı. Yoongi genç olana baktı, "Başka seçeneğimiz var mıydı sanki? Yağmura yakalanmaktan nefret ediyorum." Jimin biraz daha yüksek sesle güldü, "Sen en azından kahveni bitirebildin, benimkisi mahvoldu." caramel macchiatosunun kalanını lavabodan dökerken suratını astı.
Yoongi iç çekerek arkadaşının hasırının yanına lop diye oturdu, "Bana kuru bir tişört verebilir misin?" nazikçe istedi. Jimin kendi tişörtünü üstünden çıkarıp çekmecesine ilerlemeden önce çamaşır sepetine fırlattı. Yoongi çekmecesini karıştıran üstsüz çocuğu seyretti, bu çocuğun eve geldiği anda üstündeki tişörtü çıkarmak gibi bir huyu olmalıydı; Yoongi bunun için aynı zamanda hem minnettar hem de meraklıydı. Jimin Yoongi'ye düz, siyah bir tişört uzattı ve yanına oturdu. "Hyung sana lisede neden birlikte takılmadığımızın gerçek sebebini söyleyeceğim ama vereceğin tepkiden korkuyorum," aniden söyledi.
Yoongi'nin soğuk parmakları genç olanın boynunun arkasına gitti, "Sadece söyle bana," yumuşakça rica etti, parmak uçları diğerinin koyu saçlarını okşuyordu. Jimin'in gergin bakışları büyük olanın ciddi suratında gezindi, gözlerinin derinlerinde saklanmış cesareti bularak derin bir nefes bıraktı. "Pekala," onayladı, "birlikte takılamamamızın sebebi lise boyunca senden kaçmak için elimden gelenin en iyisini yapmış olmamdı." Yoongi'nin kaşları çatıldı ve genç olana kafa karışıklığıyla baktı. "Neden?" başparmağı Jimin'in boynundaki çıkıntılı damarı okşarken sordu.
Jimin'in gözleri büyüdü ve yanakları kırmızıya büründü, "Çünkü sana aşıktım." Yoongi küçüğe inanamayarak baktı, bir aşk ilanı beklemiyordu. Bu onu hayrete düşürmüştü ama aynı zamanda rahatlatmıştı da, belki duyguları tam olarak tek taraflı değildi. 'Bunu anlamanın tek yolu var,' diye düşündü. Jimin'i boynundan tutarak kendine çekti ve dudaklarını ateşli bir öpüşme için genç olanın pembe ve ıslak dudaklarıyla birleştirdi. Muhtemelen bu, bugüne kadar yaşadığı en heyecan verici öpüşmeydi.
"Güzel, çünkü şu anda sana aşığım," geri çekildiğinde boğuk sesiyle itiraf etti. Jimin sırıttı ve rahatlayarak nefesini verdi. "Güzel," taklit etti, "çünkü hâlâ sana aşığım."
Bu, o geceki karşılıklı laf atışmasının sonuydu. Yoongi dudaklarını tekrar genç olanınkilerle birleştirdi ve onu arkaya doğru ittirdi, arzularını yeterince uzun süredir bastırıyordu.
Y/N: Sıradaki bölüm bunun devamı olacak!
Ç/N: Arkadaşlar devamı olacak demiş de sonraki bölümün en başında sabahı anlatıyor, birkaç cümle haricinde smut içeren bir şey yok, haberiniz ola. #_#
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arranged Future → YoonMin (ÇEVİRİ)
FanfictionYazar: inuko678 - http://www.asianfanfics.com/story/view/805055/arranged-future-romance--yoonmin-yoongi-jimin-bts-bangtan - Yoongi sarhoş olup liseden beri karşılaşmadığı Jimin'le çarpışır... Neşeli ve güler yüzlü çocukla daha fazla vakit geçirdikçe...