5.Karanlık

33 4 0
                                    

Gözlerim hafif hafif aralandı. İnsanların seyrek olduğu bir caddede durmuştuk. Ali'nin yanımda olmadığını farkettim. Araba karanlıktı. Çevrem her nekadar aydınlık olsada karanlık ürkütüyordu beni. Nedense kendimi bildim bileli karanlıktan korkardım. Tek olmak daha da korkutuyordu. Bu düşüncelerle arabanın kapısını açmaya çalıştım,kapı kilitli olmadığı halde açamamıştım. Panik oldukça daha da korkuyordum. Ardından pencerenin arkasında bir gölge gördüm. Nefes almakta zorlanıyordum. Kapı aniden açıldı. Nefesimi kontrol altına almaya çalışıyordum. Gözlerimin bir an kapandığını hissettim. Kapıyı açanın Ali olduğunu görünce bir nebze rahatlamıştım ama nefesimi kontrol edemiyordum. Ali'nin eli kapının kenarındaydı. Hızla tutunup ayağa kalktım.Dışarıda hafif esen bir rüzgar vardı. Rüzgar yüzme çarptıkça nefesim açılıyordu. Ali 'nin elini okadar sıkmıştım ki tırnağımın kırıldığını hissettim. Ona döndüğümde yüzünde acımasız bir bakış yakaladım. Hemen ardından yüzünü boş bir ifadeyle doldurdu. Elimi hemen elinden çektim. Artık kendi başımın çaresine bakmak zorundaydım. Böyle sanki ona muhtaçmış gibi hissediyordum. Elimi elinden çektiğimde tutunacak bir yer bulmak istercesine arabaya yaslandım. Beni bu halde kimsenin görmesine dayanamıyordum. Ben güçlüydüm. Kendi başımın çaresine bakardım diye düşünürken,durduğum yerde sendeledim. Kendimi yerde bulacaktım ki Ali'nin kolları belimi kavradı. Sırtım bedeniyle bir bütün gibiydi. Kalbimin güm güm atması yavaş yavaş azalıyordu. Birinin yanımda olduğunu hissetmek sakinleştirmişti beni. Kolları bedenimi daha sıkı saraken hafif bir rüzgar daha esmişti. Açık ve dağınık saçlarımın Ali'nin suratına değdiğini hissedebiliyordum. Bu sefer korkudan değil heycandan güm güm atmaya başlamıştı kalbim. Aramızdaki boy farkını gözle görünür biçimde fazlaydı.Başım onun omuzlarının bir iki santim altındaydı. Omuzlarına yaslanmış başıma eğildi,kulaklarıma dudakları çarpacak şekilde yakındı. Bir fısıldama edasıyla,
"Sakin olmalısın küçüğüm yoksa o minik kalbin yerinden fırlayacak." dedi. Nefesi sıcakcıktı. Bir an öyle kalakalmıştım. Dudaklarımdan sadece,
"Olamıyorum" çıktı.
"Derin, derin nefes al. Gözlerini kapa ve hayal et ." Sesi beni afallatan bir duygu yaratmıştı kalbimde.Yolun ortasında öylece duruyorduk. Bana sarılan ellerde bir poşetin olduğunu gördüm. Kendimi durduramadan sorma ihtiyacında bulunmuştum.
"Ali bunlar..." dememe kalmadan cümleyi tamamladı,
"Bunlar doktorun verdiği ilaçlar " dedi, soğuk bir sesle. Ellerimi ellerine kenetleyip beni kendine çevirdi. Gözlerine bakamıyordum. Şuan okadar koyu gözüküyorlardı ki içimi ürpertiyorlardı. Karanlıktan çok korkuyordum ve o gözler bugüne kadar gördüğüm en karanlık yerdi. Gözlerinde kaybolmaktan korkuyordum. Zifiri karanlık dedikleri bu olsa gerek.Başımı hafifçe kaldırdığımda gözlerinin uzerimde olduğunu farkettim. Bu anı bozmak ister bir ses tonuyla,
"Şeyy aslında hemen eve gidebilirmiyiz? Çok yorgunum." Ahh neden sesim yağmurda ıslanmış,üşümüş,korkmuş bir kedi yavrusu gibi çıkmıştı. Ben ki gündelik hayatmda bile erkek gibi davranan şort ve badiden başka bir sey giymeyen,özel günlerde bile makyaj yapmayan şahsiyet şuan sesim gerçekten mide bulandırıcıydı. Bu düşüncelerle yüzüm ekşimişti. Elimi istemsizce boğazıma götürdüm. Sanki boğazımda koca bir düğüm vardı. Ali gözlerimden gözlerini bir an olsun ayırmıyordu.Dip dibeydik. Bir eli kapiya yöneldi ama bir elide belimi sıkıca kavrıyordu. Kapıya eğilirken burnum boynuna değdi. Kendine has erkeksi bir kokusu vardı. Bir an tüm ciğerlerim onun kokusuyla dolmuştu ama çok geçmeden başımı hemen baska bir yöne doğru çevirdim. Yüzünde hafif bir gülümseme vardı. Burnum uzun süre boynundaydı ve öylece kokusunu içime çekmiştim. Tabiki anlıycaktı, ki anlamıştı zaten. En iyisi göz göze gelmemek diye düşündüm. Yavaşça kollarını belimden çekerek arbaya oturmamı sağladı. Arabaya bindiğinde. Elindeki poşeti arka koltuğa koydu ve ilerlemeye başladık.Biraz ilerledikten sonra koca beyaz müstakil,dubleks bir evin önünde durduk. Uzun zamandır gelinmediği belliydi. Bahçesindeki çiçekler solmuştu. Karanlık olduğundan ilk arabadan Ali 'nin inmesini bekledim .Ali iner inmez bende hemen indim.Bagajı açarak çantamı,bavulumu ve kendine ait olduğunu düşündüğüm bir bavulu çıkardı. Çantama uzanarak hemen aldım.Bavula uzanırken "saçmalma istersen" bakışı attı. Hasta halim olmasa diretirdim ama sadece öylece kaldım. İki bavuluda alıp eve ilerledi. Bense öylece arkasından kalakalmıştım. Bir an kendi kendime sordum " Ne yapıyorum ben ?" diye . Ama sonra aklımı ve kalbimi tekrardan bir acı bastı. Doğru ya kaybedecek birşeyim mi vardı sanki. Umursamaz bir tavırla arkasından ilerledim.Kapıyı açtığında direk içeri attım kendimi. Ali önümdeydi. Etrafta hiç birşeyi göremiyordum. Koskoca bir karanlıktı. Korkar adımlarla Ali'ye daha da yaklaştm. Aramızda bir nefeslik mesafe vardı. Şu sıralar nefret ettiğim bir sesle,
"Işıkları açar mısın?" diye fısıldadım. Bir kaç adım attıktan sonra ışıkları açtı. Birden bire koca salon aydınlanmıştı. Etrafta siyah,mavi ve mor hakimdi. Gerçekten burası zevkli birinin eseriydi. Karanlıktan korksamda siyah rengi severdim. Ikili rahat gözüken koltuğa oturdum hemen. Bacaklarım iflas etmişlerdi. Evin dikkatli bir şekilde her köşesini inceliyordum ki Ali 'nin sesi ona yönelmemi sağladı.
"Üstte üç tane oda var istediğinde kalabilirsin. Benim odamda alt katta birşeye ihtiyacın olursa seslenmen yeterli " dedi ve odasına ilerledi. Sesinde buz tutturucak bir ton vardı,bu gerçekten ürkütmüştü. Ev baya büyüktü,korkutmuştum. Üst kata çıkmak zor olucaktı benim için. Arkasından öylece bakakalmıştım. Omuzları baya bir genişti. Hemen koltuğa attım kendimi. Bedenim hiç bu denli yük olmamıştı bana. Kafamı geriye yaslandım. Gözlerim kapanmak istiyordu ama karanlıktan çok rahatsız olmuştum. Gözlerimi kapatıp şuan ki karanlığın üstüne bir karanlık daha ekleyemezdim. Gerçi hayatım artık zifiri bir karanlıktaki en masum ve en temiz siyah gibiydi. Ama bulunduğum durum beni iyice içine sindiriyordu. Doruldum ve Ali 'nin söylediği odalardan birine çıkmaya karar verdim. Bavulumu taşıyacak gücüm yoktu. Tedirgin adımlarla dış kapının önündeki bavuluma ilerledim koskoca evde tek benmişim gibi hissetsem de Ali 'nin içeride olduğunu bilmek rahatlatmıştı. Bir an önce bavulumdan pijamaları çıkarıp uyumak istiyordum. Pijamalarımı alıp korkak adımlarla yukarı doğru ilerlemeye başladım. Nedensizce dişlerimi sıkıyordum. Içimdeki korkuyu ancak böyle atlatırım diye düşünsemde canımın acıtmaktan başka bir şeye yaramamıştı. Ellimdeki pijamayı sıkı sıkı tutmuştum. En sonunda önüme çıkan ilk odaya girdim. En azından oda karanlık gözükmüyordu. Bembeyaz bir yuvarlak bir yatak,bir tane küçük aynalı dolap ve büyük rahat tekli koltuk vardı hepsi bembeyazdı. Biraz rahatladığımı hissettim. Koltuğun üstündeki pofuduk yastıklar renkli çiçeklerle kaplıydı. Perde de bembeyazdı. Duvarlar ise maviydi. Duvarın küçük bir kısmı duvar kağıdıyla kaplıydı. Odanın ışığını bulmak istercesine elimi duvarda gezdirdim ve ışığı açtım. Sade bir avize vardı. Odayı her noktasına kadar adyınlatmıştı. Yatağın yanındaki komidinlerin üstünde bir sürü melek biblosu vardı. Kapımı kapatıp pijamalarımı yatağın yanındaki koltuğa fırlattım. Yavaşça yatağa uzandım. Gözlerimi uykuya teslim ederken pijamların daha rahat ettirebileceği aklıma geldi. Doğrulmaya çalıştım. Her nekadar kuvvetim olmasada kalkmayı başarmıştım. Pijamalarımı hafifçe doğrulup aldım. Üstümdekileri çıkarıp yere fırlattım. Elimdekiler gayet konforlu gözüküyordu. Biraz erkeksi ve dümdüz de olsa rahattı sonuçta. Yani tam benlik. Ardından yatağa uzandım ve nihayet gözlerimi uykuya teslim edebildim.

(Yorum yapın lütfen.Yorumlarınızı sabırsızlıkla bekliyorum.)

UÇURUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin