6.Umutsuzluk

40 2 3
                                        

Gözlerim  hafifçe  aralanmıştı. Hava karanlıktı.Baya uyumuştum.Ayağa  kalktım. Çantama doğru  ilerledim. Telefonum açmakta  nekadar tereddüt  etsemde yapılacak  bir şey  yoktu. Yaptığım  şeyin  büyüklüğünü şimdi  anlıyordum. Şuan  dün  gece tanıştığım  belirsiz birinin evindeydim. İstanbulda bile değildim  bir şey  gelse başıma  ne yapardım  diye düşünmekten kendimi alamadım. Içimi  derin hüzünün  yanına korkuda eklenince daha da kötü  hissettim. Telefonumun açılma  sesi tüm  düşüncelerimden alıkoymuştu beni.Saat tam olarak 19.08 di. Nasıl  yani tam bir gün  uyumuşmuydum.Tam olarak 172 cevapsız  çağırı ve 37 tane mesaj vardı. Aramaların  hepsi Allahın belası  babamdandı.Babam diye kayıtlı  olan şahsiyeti  telefonuma adıyla kaydetmeyi düşündüm  bu bile azda olsa rahatlatıcakmış gibi hissediyordum. Hemen Yiğit  diye kaydettim. Aramaların bir kısmı pis heriftendi diğer  birkaçıda Aylindendi. Bunu görmek  mutlu etmişti  en azından  bir tane beni düşünen  bir dotum vardı , hemen numaranın  üzerine  basarak Aylin'i aradım. Bir  kaç  çalıştan  sonra hemen açtı.

"Alo! Belçim nasılsın  canım  nerdesin? Olanları  duydum hala inanamıyorum böyle  birşeyin olduğuna , yerini söyle hemen geliyim." dedi endişeli  ve şaşkın  bir ifadeyle. Sesini  duyduğum an gözlerimden teslim olmuşçasına yaşlar  süzüldü.
"Aylin ben çok  kötüyüm. Büyük  bir boşluğun  merkezindeyim , ne yapmam gerekiyor bilmiyorum." Ağladığım aşırı  derecede belli edercesine hıçkırıklarla söylemiştim bu cümleyi. Aylin de ağlıyordu.
"Güzelim çok  zor biliyorum. Güçlü  olmak zorundasın. Babanı  gördüm sitede çok  kötü  gözüküyordu. Eve giren hırsızı  bulmuşlar öyle  dedi yiğit  amca."  Allah bilir hangi masum insanın  kanına  girmişti bu sefer. Kaç  para vermişti, zorlanmışmıydı. Bu yaşıma  kadarda  o herifin parayı  nerden bulduğunu  anlamamıştım. Annemin de bir bilgisi yoktu. Tek bildiğimiz  gelen paraların temiz olmadığıydı. Aylin'in sözüne  karıştım hemen,
" Üzgündü  hee, çok  kötü  gözüküyordu. Annem kadar acımış mı canı  bunu da sorsaydın." Sesim kinim ele gecirmişçesine nefret  doluydu. Aylin şaşırmıştı  tepkime. Söylemekle söylememek arasında  kaldım. En iyisi kimsenin bir süreliğine bilmemesiydi.
" Belçim nasıl  yani anlamadım dediklerinden , benim bilmediğim şeylerde mi var ?" Sesi ürkmüş ve telaşlı  geliyordu. Hemen ortamı  düzeltmeye çalıştım.
" Aylin benim  iyiliğimi istiyorsan bu konuşmadan  hiç  kimseye  bahsetme. Belirli  bir süreliğine ortalıkta  olmıycam. Beni merak etme." Aylin soluksuz konuşmaya  başladı  yine,

" Nasıl  ya sen ne dediğinin  farkındamısın! Senin nerede  olduğunu  bilmiyim buralarda bile olma , başına  bu denli olaylar gelsin, birde olaylar sadece bildiğim  kadar olmasın  ama ben merak etmiyim."

Biran duraksadım. Gerçekten nekadar da şey  gelmişti  bir günde  başıma. Ve ben hala ayaktaydım. Bunu düşününce daha da bir güç  hissettim. Bir nebze içimdeki korkuyu almıştı.
" Haklısın Aylin ama beni anla tek kalmam lazım , çok  zor günler  geçiriyorum. Toparlandığımda görüşürüz. Uzun bir süre  ulaşamayabilirsin. Tek isteğim kimseye bahsetmiyorsun bu konuşmayı. Beni düşündüğün için  çok  sağol." dedim ve Aylin'nin  cevap vermesini dahi beklemeden kapattım. Her nekadar arkadaşıma soğuk  olsamda onun sesi hıçkırıklara boğulmama yetmişti. Telefonu kapatıp koltuğun kenarına  koydum. Bacaklarımı içime  doğru  çekip sıkı  sıkı  sarıldım. Ağlamak bu denli canımı  yakmamıştı. Şuan  sadece  ağlıyordum ve bu okadar şiddetli oluyordu ki  düşüncelerimi bir araya toplayamıyordum. Hepsi küçük  küçük cam kırıkları  gibiydiler ama ben toplamaya  çalıştıkça  elime batıyorlardı. Düşüncelerimi  toparlamaya çalışmaya çalıştıkça da canım  daha da yanıyordu. Artık  ağlamanın  en şiddetli  dozundaydım. Kendimi yine koca bir karanlığın  merkezinde hissetmişken kapı  birden  çaldı. Hemen duygularıma söz  geçirmeye çalıştım  ve başarılı  olmuştum. Gözlerimi sildim , kendimi bir nebzecik toparlamış gibiydim.
" Girebilirsin." Ahh olamaz , iste tam olarak bundan nefret ediyordum. Duygularıma bile söz  geçirebilirken sesimi kontrol altına  alamamak beni deli ediyordu. Kapı  kolu yavaşça aşağı  doğru indi ve açıldı. Ali  meraklı  gözlerle  yanıma  yaklaştı. Oturduğum  koltuğun  önüne bir sandalye çekti ve havalı  bir hareketle oturdu. Gözlerimiz bir biriyle buluşmasın diye elimden gelen çabayı  gösteriyordum. Öylece  konuşmadan karşımda  oturmuş  bana bakıyordu. Artık  gözlerimi  kaçıramayacağımı anladığımda  Ali'ye yöneldim. Dirseklerini bacağının  üzerine  koydu ve hala gözleri  gözlerimdeydi. Bu hareketi aramızdaki  mesafenin azalmasını  sağlamıştı.
" Anlatmalısın." Sesi hayırı kabul etmeyen bir anlam  yüklüydü. Gözlerimi  ondan kaçırdım. Ve gözlerimden yavaşça bir damla süzülerek  Ali'nin  eline düştü. Elimi hemen gözüme  götürerek  silmeye başladım. Durdurmak istiyordum. Başkasının  beni ağlarken  görmesi canımı  daha da yakıyordu. Ali'nin  eli çenemi bulmuştu ve başımı  hafifçe  yukarı  doğrulttu. Sadece bakakaldım.  Söylemem  gereken kelimeleri  seçemiyordum. Biran ağzımdan  birkaç  kelime çıkar  gibi oldu ama kahrolası  sesimden hiç  birşey  anlaşılmıyordu. Ali'nin  yüzünde inanılmaz  bir ciddilik vardı. Gözleri ürkütüyordu beni. Karanlığın ve siyahın  tanımı gibiydi. Eli hala çenemdeydi.
" Ben çok  kötüyüm. Ne yapacağımı  bilmiyorum. Öylece  kaybolmuş  gibiyim. Ne bir adım ileri , nede bir adım geri atacak gücüm yok." Gözümden  gelen göz yaşını sildikten sonra çenemi bıraktı.
" Bu kadar kırılgan  olmamalısın küçüğüm. Hayata karşı, herşeye  hazırlıklı  olmalısın." Sesinde acımasız  bir tavır  vardı. Hafifçe  yaklaştı ve kulağıma  doğru  eğildi  onun bu tavrı  kalbimin hızla  çarpmasına  neden oluyordu.
" Sarılmak  istermisin Belçim? " Şuanki duruma yakışır  bir tonda söylemişti  bunu. Yavaşça  kollarımı  boynuna doladım ve yanlız  olmanın  verdigi  korkunç  bu duyguyla sımsıkı  sarıldım. Kollarında  güven  vardı  sanki, çözemediğim  bir çok  tavrı daha kapsıyordu. Sarılmamız  bittiğinde  koltuğa  yanıma  oturdu. Başımı  alıp  göğsüne doğru  yaslandı. Sert bir vücudu  vardı  ama bir okadar da rahattı. Saçlarımla oynadı  bir süre. Bu hareket oldukça  rahatlamamı sağlamıştı. Biran içimde  olanları birine anlatmam hissi uyandı. Rahtlamam lazımdı. Cesaretimi  toplayıp  konuşmaya  başladım,
" Sesler geldi.Herzamanki kavgalar diyip geçiştirdim. Sonra ardından büyük  bir ses ve yok o artık. Ben ne yaparım  onsuz. Tek umudumu da kaybettim dün. Umutsuz bir insan ölü  gibidir. Ben kendimi hissedemiyorum." dedim kedi yavrusu ses tonuyla. Ama şuan  hiç  birşey  umurumda değildi.
" O kim ? " dedi tereddüt  edercesine.
" O benim herşeyimdi nasıl  aldılar onu benden  annem tek  dayanağım. Yok şimdi. " sesim tekrar hıçkırıklar içinde  kaybolmuştu. Kafamı  Ali'nin  göğsünden kaldırdım. Bacaklarımı  kendime çekerek  sıkı  sıkı  tekrardan sarıldım. Kafamı  dizlerime koydum ve hıçkırıkları  bastırmaya  çabaladım. Olmuyordu. Ali elime doğru  uzanarak beni  kendine doğru  çekti. Koltuk tek kişilikti ama  baya bir büyüktü. Uzandı  ve benimde uzanmamı sağladı. Sırtım vücuduyla bir bütün gibiydi. Ardından  elleriyle belimi kavradı  ve daha çok  birbirimize sokulduk. Şuan  ki durum normalde izin vermeyeceğim  tarzdanda olsa şuan  tek hisetmemekten başka  hiç  bir isteğim  yoktu.
" Gözlerini kapa ve iyi gunleri düşün. "
dediğini  yapmaya  başladım. Birsüre böyle  kaldıktan  sonra gözlerime hakim olamıyordum. Tam sersemleşmişken Ali'nin  sesini duyar gibi oldum.
"Söyle bakalım  küçüğüm ben sana nasıl  kıyıcam. Bu kadar masum olmak zorundamısın..." Sesi kısıktı. Ne diycegimi kestiremeye çalışırken  uyku tüm  bedenimi esir aldı  kendine. Uyuduğum en güven  dolu uyku buydu. Sımsıkı  kollar uyuduğum zamanki gibiydiler hala. Hafifçe  kolunu üzerimden kaldırdım ve ona doğru  döndüm. Uyuyormuydu acaba. Yüzünü  incelemeye başladım. Yüz  hatları  kusursuzdu. Hafif  hafif çıkmaya  başlayan  sakalları onu ürpertici şekilde  kusursuz kılıyordu. Yüzünde  elimi gezdirmek istedim biran. Elimi yanağına götürüp gezdirmeye başladım ki gözleri biran öyle  bir açıldık ki kafamı  hemen önüme  eğdim. Biraz daha kendime doğru  kapanınca yanında  minicik kaldım.
"Bu kadar savunmasız  olma." Sesinde uyarı  var gibiydi. Burnum tişörtüne temas ediyordu. Aman Allahim bu nasıl  bir koku , hayatımda  ilk defa böyle  erkeksi bir koku almıştım. Daha da içime  çekince, Ali gülmeye  başladı.
" Beğendin galiba küçük hanım." Deyince çok  utandım.  Yüzümü  kendine doğrulttu.
"Benden çekinme." dedi ve burnuma bir öpücük  kondurdu. Bu hareketi  utanmamı  iki katlamıştı. Sahi ne yapıyordum  ya ben bu adamla. Bu halim neydi böyle.  Ben bu kadar mı  aciz biri olmuştum. Hemen doğruldum. Ne olduğunu  anlamamışçasına  bana bakıyordu. Ne yapacağımı  bilemedim o an. Elimi dağılmış  saçıma götürdüm hafifçe  duzeltmeye başladım. Karnımdan büyük  bir guruldama  sesi çıkmıştı. Bu ses beni yine utangaçlığa sürüklemişti. Ali hızla  ayağa  kalktı  ve bana doğru  yaklaştı. Eli karnıma doğru  gitti.
"Makarna severmisin? " dedi. Bunu  duymak yüzümü  gülümsetmişti. Evet anlamında  kafamı  salladım.
"İyi ozaman hadi gel " dedi sıcak  bir tavırla. Kapıyı  açtı  ve ilerlemeye başladı  bende arkasından  ilerledim. Oturma odasındaki koltuğa  attım  hemen  kendimi.  Bunlar çok  konforluydu. Ali mutfakta en sevdiğim yemeklerden birini yapmakla meşgulken. Bende televizyonu açmaya  karar verdim. Bir kaç  kanal dolaştım  ama kafama uygun bişey  bulamadım. Bir kaç  kanal daha geçtikten  sonra izlememeye karar verdim. Televizyondaki müzik  listesine bakmaya başladım. Bu liste sanki benim telefonumdaki liste gibiydi. En sevdiğim şarkılar  buradaydı. Dolaşırken  Seksendört gurubunun seslendirdiği  ~Dokunma~ şarkısı  denk geldi. Hemen açtım sesini biraz daha yükselttikten sonrgözlerimi  kapayıp  şarkıya  eşlik  etmeye başladım. Sanki şuan  burada değildim  şarkı  dinlemek  beni rahatlatıyordu. Gözlerimi  kapatıp kafamı  geriye yaslandım. Şarkıda kaybettim kendimi derken şarkı  birdenbire  kapandı ve etraf karanlığa  büründü. Biran duraksasamda korku her karanlıkta ki gibi şimdi  de zaptetmişti beni. Hemen ayağa  kalkarak mutfağa  ilerlemeye çalıştım. " Ali nerdesin?? Yanıma  gel lütfen."  Korkuyu iliklerime kadar yaşıyordum. Karanlık  en büyük  korkularımdandı ve bu aralar hep bir karanlıkla karşılaşıyordum. Aliden ses gelmemişti. Bu benim daha çok  ürkmemi sağladı. Nefesimin çıkmadığını  hissetim. Gözlerim karanlığın  içinden yeni bir karanlığa  ulaşmak istercesine kapandı.

****
Yorumlarınız benim için  çok önemli  yoruma ihtiyacım var :) Lütfen

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 17, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

UÇURUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin