Gözlerim hafifçe aralanmıştı. Hava karanlıktı.Baya uyumuştum.Ayağa kalktım. Çantama doğru ilerledim. Telefonum açmakta nekadar tereddüt etsemde yapılacak bir şey yoktu. Yaptığım şeyin büyüklüğünü şimdi anlıyordum. Şuan dün gece tanıştığım belirsiz birinin evindeydim. İstanbulda bile değildim bir şey gelse başıma ne yapardım diye düşünmekten kendimi alamadım. Içimi derin hüzünün yanına korkuda eklenince daha da kötü hissettim. Telefonumun açılma sesi tüm düşüncelerimden alıkoymuştu beni.Saat tam olarak 19.08 di. Nasıl yani tam bir gün uyumuşmuydum.Tam olarak 172 cevapsız çağırı ve 37 tane mesaj vardı. Aramaların hepsi Allahın belası babamdandı.Babam diye kayıtlı olan şahsiyeti telefonuma adıyla kaydetmeyi düşündüm bu bile azda olsa rahatlatıcakmış gibi hissediyordum. Hemen Yiğit diye kaydettim. Aramaların bir kısmı pis heriftendi diğer birkaçıda Aylindendi. Bunu görmek mutlu etmişti en azından bir tane beni düşünen bir dotum vardı , hemen numaranın üzerine basarak Aylin'i aradım. Bir kaç çalıştan sonra hemen açtı.
"Alo! Belçim nasılsın canım nerdesin? Olanları duydum hala inanamıyorum böyle birşeyin olduğuna , yerini söyle hemen geliyim." dedi endişeli ve şaşkın bir ifadeyle. Sesini duyduğum an gözlerimden teslim olmuşçasına yaşlar süzüldü.
"Aylin ben çok kötüyüm. Büyük bir boşluğun merkezindeyim , ne yapmam gerekiyor bilmiyorum." Ağladığım aşırı derecede belli edercesine hıçkırıklarla söylemiştim bu cümleyi. Aylin de ağlıyordu.
"Güzelim çok zor biliyorum. Güçlü olmak zorundasın. Babanı gördüm sitede çok kötü gözüküyordu. Eve giren hırsızı bulmuşlar öyle dedi yiğit amca." Allah bilir hangi masum insanın kanına girmişti bu sefer. Kaç para vermişti, zorlanmışmıydı. Bu yaşıma kadarda o herifin parayı nerden bulduğunu anlamamıştım. Annemin de bir bilgisi yoktu. Tek bildiğimiz gelen paraların temiz olmadığıydı. Aylin'in sözüne karıştım hemen,
" Üzgündü hee, çok kötü gözüküyordu. Annem kadar acımış mı canı bunu da sorsaydın." Sesim kinim ele gecirmişçesine nefret doluydu. Aylin şaşırmıştı tepkime. Söylemekle söylememek arasında kaldım. En iyisi kimsenin bir süreliğine bilmemesiydi.
" Belçim nasıl yani anlamadım dediklerinden , benim bilmediğim şeylerde mi var ?" Sesi ürkmüş ve telaşlı geliyordu. Hemen ortamı düzeltmeye çalıştım.
" Aylin benim iyiliğimi istiyorsan bu konuşmadan hiç kimseye bahsetme. Belirli bir süreliğine ortalıkta olmıycam. Beni merak etme." Aylin soluksuz konuşmaya başladı yine," Nasıl ya sen ne dediğinin farkındamısın! Senin nerede olduğunu bilmiyim buralarda bile olma , başına bu denli olaylar gelsin, birde olaylar sadece bildiğim kadar olmasın ama ben merak etmiyim."
Biran duraksadım. Gerçekten nekadar da şey gelmişti bir günde başıma. Ve ben hala ayaktaydım. Bunu düşününce daha da bir güç hissettim. Bir nebze içimdeki korkuyu almıştı.
" Haklısın Aylin ama beni anla tek kalmam lazım , çok zor günler geçiriyorum. Toparlandığımda görüşürüz. Uzun bir süre ulaşamayabilirsin. Tek isteğim kimseye bahsetmiyorsun bu konuşmayı. Beni düşündüğün için çok sağol." dedim ve Aylin'nin cevap vermesini dahi beklemeden kapattım. Her nekadar arkadaşıma soğuk olsamda onun sesi hıçkırıklara boğulmama yetmişti. Telefonu kapatıp koltuğun kenarına koydum. Bacaklarımı içime doğru çekip sıkı sıkı sarıldım. Ağlamak bu denli canımı yakmamıştı. Şuan sadece ağlıyordum ve bu okadar şiddetli oluyordu ki düşüncelerimi bir araya toplayamıyordum. Hepsi küçük küçük cam kırıkları gibiydiler ama ben toplamaya çalıştıkça elime batıyorlardı. Düşüncelerimi toparlamaya çalışmaya çalıştıkça da canım daha da yanıyordu. Artık ağlamanın en şiddetli dozundaydım. Kendimi yine koca bir karanlığın merkezinde hissetmişken kapı birden çaldı. Hemen duygularıma söz geçirmeye çalıştım ve başarılı olmuştum. Gözlerimi sildim , kendimi bir nebzecik toparlamış gibiydim.
" Girebilirsin." Ahh olamaz , iste tam olarak bundan nefret ediyordum. Duygularıma bile söz geçirebilirken sesimi kontrol altına alamamak beni deli ediyordu. Kapı kolu yavaşça aşağı doğru indi ve açıldı. Ali meraklı gözlerle yanıma yaklaştı. Oturduğum koltuğun önüne bir sandalye çekti ve havalı bir hareketle oturdu. Gözlerimiz bir biriyle buluşmasın diye elimden gelen çabayı gösteriyordum. Öylece konuşmadan karşımda oturmuş bana bakıyordu. Artık gözlerimi kaçıramayacağımı anladığımda Ali'ye yöneldim. Dirseklerini bacağının üzerine koydu ve hala gözleri gözlerimdeydi. Bu hareketi aramızdaki mesafenin azalmasını sağlamıştı.
" Anlatmalısın." Sesi hayırı kabul etmeyen bir anlam yüklüydü. Gözlerimi ondan kaçırdım. Ve gözlerimden yavaşça bir damla süzülerek Ali'nin eline düştü. Elimi hemen gözüme götürerek silmeye başladım. Durdurmak istiyordum. Başkasının beni ağlarken görmesi canımı daha da yakıyordu. Ali'nin eli çenemi bulmuştu ve başımı hafifçe yukarı doğrulttu. Sadece bakakaldım. Söylemem gereken kelimeleri seçemiyordum. Biran ağzımdan birkaç kelime çıkar gibi oldu ama kahrolası sesimden hiç birşey anlaşılmıyordu. Ali'nin yüzünde inanılmaz bir ciddilik vardı. Gözleri ürkütüyordu beni. Karanlığın ve siyahın tanımı gibiydi. Eli hala çenemdeydi.
" Ben çok kötüyüm. Ne yapacağımı bilmiyorum. Öylece kaybolmuş gibiyim. Ne bir adım ileri , nede bir adım geri atacak gücüm yok." Gözümden gelen göz yaşını sildikten sonra çenemi bıraktı.
" Bu kadar kırılgan olmamalısın küçüğüm. Hayata karşı, herşeye hazırlıklı olmalısın." Sesinde acımasız bir tavır vardı. Hafifçe yaklaştı ve kulağıma doğru eğildi onun bu tavrı kalbimin hızla çarpmasına neden oluyordu.
" Sarılmak istermisin Belçim? " Şuanki duruma yakışır bir tonda söylemişti bunu. Yavaşça kollarımı boynuna doladım ve yanlız olmanın verdigi korkunç bu duyguyla sımsıkı sarıldım. Kollarında güven vardı sanki, çözemediğim bir çok tavrı daha kapsıyordu. Sarılmamız bittiğinde koltuğa yanıma oturdu. Başımı alıp göğsüne doğru yaslandı. Sert bir vücudu vardı ama bir okadar da rahattı. Saçlarımla oynadı bir süre. Bu hareket oldukça rahatlamamı sağlamıştı. Biran içimde olanları birine anlatmam hissi uyandı. Rahtlamam lazımdı. Cesaretimi toplayıp konuşmaya başladım,
" Sesler geldi.Herzamanki kavgalar diyip geçiştirdim. Sonra ardından büyük bir ses ve yok o artık. Ben ne yaparım onsuz. Tek umudumu da kaybettim dün. Umutsuz bir insan ölü gibidir. Ben kendimi hissedemiyorum." dedim kedi yavrusu ses tonuyla. Ama şuan hiç birşey umurumda değildi.
" O kim ? " dedi tereddüt edercesine.
" O benim herşeyimdi nasıl aldılar onu benden annem tek dayanağım. Yok şimdi. " sesim tekrar hıçkırıklar içinde kaybolmuştu. Kafamı Ali'nin göğsünden kaldırdım. Bacaklarımı kendime çekerek sıkı sıkı tekrardan sarıldım. Kafamı dizlerime koydum ve hıçkırıkları bastırmaya çabaladım. Olmuyordu. Ali elime doğru uzanarak beni kendine doğru çekti. Koltuk tek kişilikti ama baya bir büyüktü. Uzandı ve benimde uzanmamı sağladı. Sırtım vücuduyla bir bütün gibiydi. Ardından elleriyle belimi kavradı ve daha çok birbirimize sokulduk. Şuan ki durum normalde izin vermeyeceğim tarzdanda olsa şuan tek hisetmemekten başka hiç bir isteğim yoktu.
" Gözlerini kapa ve iyi gunleri düşün. "
dediğini yapmaya başladım. Birsüre böyle kaldıktan sonra gözlerime hakim olamıyordum. Tam sersemleşmişken Ali'nin sesini duyar gibi oldum.
"Söyle bakalım küçüğüm ben sana nasıl kıyıcam. Bu kadar masum olmak zorundamısın..." Sesi kısıktı. Ne diycegimi kestiremeye çalışırken uyku tüm bedenimi esir aldı kendine. Uyuduğum en güven dolu uyku buydu. Sımsıkı kollar uyuduğum zamanki gibiydiler hala. Hafifçe kolunu üzerimden kaldırdım ve ona doğru döndüm. Uyuyormuydu acaba. Yüzünü incelemeye başladım. Yüz hatları kusursuzdu. Hafif hafif çıkmaya başlayan sakalları onu ürpertici şekilde kusursuz kılıyordu. Yüzünde elimi gezdirmek istedim biran. Elimi yanağına götürüp gezdirmeye başladım ki gözleri biran öyle bir açıldık ki kafamı hemen önüme eğdim. Biraz daha kendime doğru kapanınca yanında minicik kaldım.
"Bu kadar savunmasız olma." Sesinde uyarı var gibiydi. Burnum tişörtüne temas ediyordu. Aman Allahim bu nasıl bir koku , hayatımda ilk defa böyle erkeksi bir koku almıştım. Daha da içime çekince, Ali gülmeye başladı.
" Beğendin galiba küçük hanım." Deyince çok utandım. Yüzümü kendine doğrulttu.
"Benden çekinme." dedi ve burnuma bir öpücük kondurdu. Bu hareketi utanmamı iki katlamıştı. Sahi ne yapıyordum ya ben bu adamla. Bu halim neydi böyle. Ben bu kadar mı aciz biri olmuştum. Hemen doğruldum. Ne olduğunu anlamamışçasına bana bakıyordu. Ne yapacağımı bilemedim o an. Elimi dağılmış saçıma götürdüm hafifçe duzeltmeye başladım. Karnımdan büyük bir guruldama sesi çıkmıştı. Bu ses beni yine utangaçlığa sürüklemişti. Ali hızla ayağa kalktı ve bana doğru yaklaştı. Eli karnıma doğru gitti.
"Makarna severmisin? " dedi. Bunu duymak yüzümü gülümsetmişti. Evet anlamında kafamı salladım.
"İyi ozaman hadi gel " dedi sıcak bir tavırla. Kapıyı açtı ve ilerlemeye başladı bende arkasından ilerledim. Oturma odasındaki koltuğa attım hemen kendimi. Bunlar çok konforluydu. Ali mutfakta en sevdiğim yemeklerden birini yapmakla meşgulken. Bende televizyonu açmaya karar verdim. Bir kaç kanal dolaştım ama kafama uygun bişey bulamadım. Bir kaç kanal daha geçtikten sonra izlememeye karar verdim. Televizyondaki müzik listesine bakmaya başladım. Bu liste sanki benim telefonumdaki liste gibiydi. En sevdiğim şarkılar buradaydı. Dolaşırken Seksendört gurubunun seslendirdiği ~Dokunma~ şarkısı denk geldi. Hemen açtım sesini biraz daha yükselttikten sonrgözlerimi kapayıp şarkıya eşlik etmeye başladım. Sanki şuan burada değildim şarkı dinlemek beni rahatlatıyordu. Gözlerimi kapatıp kafamı geriye yaslandım. Şarkıda kaybettim kendimi derken şarkı birdenbire kapandı ve etraf karanlığa büründü. Biran duraksasamda korku her karanlıkta ki gibi şimdi de zaptetmişti beni. Hemen ayağa kalkarak mutfağa ilerlemeye çalıştım. " Ali nerdesin?? Yanıma gel lütfen." Korkuyu iliklerime kadar yaşıyordum. Karanlık en büyük korkularımdandı ve bu aralar hep bir karanlıkla karşılaşıyordum. Aliden ses gelmemişti. Bu benim daha çok ürkmemi sağladı. Nefesimin çıkmadığını hissetim. Gözlerim karanlığın içinden yeni bir karanlığa ulaşmak istercesine kapandı.****
Yorumlarınız benim için çok önemli yoruma ihtiyacım var :) Lütfen

ŞİMDİ OKUDUĞUN
UÇURUM
Teen FictionBabasının bir anlık bir hareketiyle tüm hayatı değişen bir kız .Büyük kayıplar, büyük hasarlar,acımasız insanlar ve inanılmaz karşılaşmalar. Keyifle okumanız dileklerimle.