Bu Maçta Şike Var

28 7 2
                                    

- Hoş geldin Burak.

- Hoş buldum , uyanmış Berna, sonunda uyanmış.

- Rabbime şükürler olsun.

- İyi mi şimdi, onu görebilir miyim?

- İyi olmasına iyi ama...

- Aması ne Orhan abi, neden kapının önünde duruyorsun, içeri girmemi istemiyor gibisin.

- Bilmediğin şeyler var Burak, seni görmek istemiyor.

- Biliyorum Ahmet abi şu doktorun yanına götürdü beni Aysel hanım dı heralde. Durumu biliyorum, neden beni görmek istemediğini de biliyorum.

- Ahmet abi sende bir şeyler söylesene.

- Orhan bey, Berna mı görmek istemeyen?

- Ne yazık ki Ahmet bey, görmek istemediğini söyledi.

- Oğlum hazır değil demek ki, hadi gel , zaman tanı ona biraz.

- Anlamıyorsunuz, Berna'yı görmem lazım.

- Evladım sesine hakim ol biraz, duyacak, hazır değil demek ki seni görmeye, bırak kendine gelsin kız biraz.

- Hiçbir şey anlamıyorsunuz değil mi? İçeri girmem gerek diyorum size, Berna'yı görmem gerek.

- Neyi anlamıyoruz evladım, bizim bilmediğimiz ne geçti aranızda.

- Çok şey Orhan Baba çok şey, şimdi lütfen çekilin önümden, yoksa zorla girmek zorunda kalacağım.

- Evladım bir sakin ol, kız görmek istemiyor işte.

- İstiyor... istemeli... ben onu görmeyi çok istiyorum çünkü.... Aylardır uyanmasını bekledim... neden anlamak istemiyorsunuz... o benimle bir gün geçirdi... ben onunla haftalar, aylar geçirdim... çok mu inanılmaz geliyor size... sen değil miydin Ahmet abi eşine sadece gördüğün bir fotoğrafla aşık olan.... ta Kars'tan Edirne'ye bir resim uğruna giden... onunla karşılaşır karşılaşmaz evlenme teklif eden sen değil miydin... ben aylardır onunlayım diyorum size.

- Tamam da evladım bizim zamanlarda olurdu öyle şeyler.

- Yapma Ahmet abi, sizin zaman bizim zaman diye bir şey yok.... Hem sensin bu olanların sebebi, iki yıldır beni ne zaman görsen iki lafın arasında Berna aşağı Berna yukarı... sen soktun onu aklıma... sen değil miydin sizi tanıştırayım diyen... tanıştık işte... ne diye engel oluyorsunuz bana şimdi.

- Ah bu deli gençlik... evladım... Orhan bey, ne diyeceğimi bilemiyorum... siz bilirsiniz ama bırakalım da girsin içeri.

- Burak evladım kalbi çok zayıf, bu kadar heyecan ağır geldi ona, sabretsen biraz.

- Benim için bir yabancı olduğunu düşünüyor Orhan abi, o yüzden beni görmek istemiyor... çekilin önümden artık.

- Eğer onu üzecek bir şey yaparsan... peki... tamam, gir.

Ne olur kalbim tut kendini biraz, ne meraklısın hayal kırıklığına uğramaya. Düşlerindeki gibi bakmayacak sana gözleri, muzip cümleler dökmeyecek önüne, tutmayacak ellerini, sarıp sarmalamayacak... ne kadar gücün kaldı ki tepinip duruyorsun göğsümün içinde. Komada ölmedin, aşktan mı ölmek istiyorsun. Rüyaydı işte duydun, kendi kurgundan başka bir şey değildi senin o mükemmel erkeğin. Hani tecrübeyle sabitti mükemmel erkek diye bir şey olmadığı, çok fazla romantik film izledin sen, çok fazla bekledin gözlerini kamaştıracak o adamı, şimdi onu bulduğuna inanmak istiyorsun...

- Hiçbir şeyi normal yapamazsın değil mi? Komada bile rahat durmadın.

- Ne işin var burada, seni görmek istemediğimi söylemiştim...

- Gözlerime bak Berna, gözlerime bak ve beni görmek istemediğini söyle.

- Saçmalamayı keser misin lütfen? Tanımıyorum bile seni.

- Ah Berna ah, anlattıkları kadar varsın... o kadar çok dinledim ki seni... babandan, halandan, arkadaşlarından.... Ahmet abiden... ben seni tanıyorum Berna.... Sende beni tanırsın... tanıştırırım.

Çıldırmış bu çocuk, neyin içine girdiğinin farkında bile değil, üstelik beni de sürüklüyor. O bakışlar işte, o içini delip geçen arsız bakışlar. Resimlerden mi aşinayım yok sa bana bakışına mı özlemim bilemiyorum ki. Aynı iğneli, alaya alır laflar, belki de bende seni dinledim. Öyle dedi ya Ahmet bey, şarkılar dinlemişiz, konuşmuşuz birlikte, senin neler anlattığından habersizliğim ve benim kendinde olmayan suskunluğumla konuşmuşuz günlerce. Oradan mı tanıdık bu tavırlar, düşlerimden mi?

- Tamam... ne gördün rüyalarında bilmiyorum... rüyanda gördüğün Burak değilim belki de... Bu kadar tesadüften sonra şimdi şu kapıdan çıkıp gideyim mi istiyorsun?

Bilsem ben ne istediğimi, kal desem ne olacak, git desem pişman olacağım, öyle gelip otobüsten de almayacaksın beni. Kal desem ne olacak... sana aşık ben düşlerimi yaşamaya devam mı edeceğim, sonra senin O olmadığını anlayıp her şeyi geride mi bırakacağım... Sus yahu gönlüm, senin bildiğin gibi değil işler... Rüyaymış işte anlasana... hem topal tombalak ne gümbürdeyip duruyorsun öyle.. aletlerin sesi değişecek şimdi... doluşacak herkes odaya... istemesem de çıkaracaklar Burak'ı odadan. Vay be Burak ne usta topçuymuşsun, hiç düşünmeden çaktın golünü gönlüme, ofsayt oğlum, ofsayta düştük biz, saymıyor hakem golünü, boşa sevindik boşa karıştık birbirimize, bu kıyasıya maç benim saçma sapan düşlerimden ibaret, yedeğe düştü heyecanımız anlasana.

- Berna.... Gözlerime bak... kal de güzelim... yorma bizi... bırak ne olacaksa birlikte görelim...

�S�g�

Yarının Aşıkları- #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin