5.Kaza

105 8 1
                                    

O zaman yarış başlasın.

...........

Aynı anda yarışa başladık. Şuan da ben öndeyim. Ama Mert bana çok yakın. Bi anda on kaldırarak beni geçti. Gaza daha fazla bastım. Aramızda çok az fark var. Bende arka kaldırarak onu geçtim. Arayı açtım. Ama fazla değil. Ve evet şimdiden yetişmeye başladı. Adi. Bırakta ben kazanıyım. Vicdansiz. Ben düşünürken o motorun üstünde ayağa kalkıp beni geçti. Ben de tam onu gecicekken o gazı kökledi ve arayı açtı. Biraz gittikten sonra ona yetiştim. Tam ayağa kalkıcakken viraja girdik. Dengemi kaybettim. Motora geri oturdum. Tam dengemi sağlamış virajı geçmişken ben ne olduğunu anlamadan kendimi yerde buldum. Ve etraf karardı.

"Berkannn"

"Berkannnnn"

"Git burdan Duru."

"Hayır. Bırakmam seni."

"Git kendini kurtar."

"Hayır Berkan seni burdan çıkarmam lazım." Ve bi patlama sesi.

"Berkaaannnnn" diye feryat ediyorum.

"Duruu"

"Duru. Uyan hadi güzelim. Ben burdayım."

"Duruuu" Adımı duyar gibiyim. Yavaş yavaş gözlerimi açtım. Mert kafamı kucağına almış. Yavaş hareketlerle dogruldum.

"Kalk hadi güzelim. Hastaneye gidelim."

"Yok iyiyim ben."

"Kafanı kötü çarptın. Hastaneye gitmemiz lazım."

"Hayır Mert. Gitmek istemiyorum. Hem iyiyim ben. Alt tarafı kafamı vurdum."

"Emin misin kafanı kötü çarptın."

"Meraba annee. Iyiyim dedim. Kalk gidelim."

"Iyi. Peki. Gidelim bari."

Motora bindim. Ve kaskı kafama geri taktım. Fazla hız yapmadan yola devam ettik. Sonra bizim her zaman geldiğimiz kafeye geldik. Motorları park edip içeri girdik. Her zaman oturduğumuz köşedeki masaya oturduk.  Sonra garsonu siparişleri verdik. Ben Cola ve Vişneli pasta istedim. Mert se çikolatalı milksehkle çikolatalı pasta istedi. Biraz manzarayı izledikten sonra Mert konuşmaya başladı.

"Anlat bakalım noldu fıstık?"

"Şey. Berkan onla şey yaptım sandı. Ve bana orosbu muamelesi yaptı."

"Naptı Naptı? Ne diyon kızım sen? Ağzınıza sıçarım lann. Öyle bi şey yapmadın demi?"

"Saçmalama lan. Sadece uyuduk. Tabi bu sabah kalktı bizi öyle gördü mal mal şeyler dedi. Bende 'Egoist pic' dedim odadan çıktım."

"Iyi yapmışsın. Ben ona sorarım bunu."

Garson siparişleri getirdi. Başka bi isteğimiz olup olmadığını sordu. Sonra gitti.

"Karışma. O hatasını nasıl olsa anlar. Ama burnundan fitil fitil getircem ben bunları."

"Peki güzellik öyle diyosun."

Sonra bi kaç saat daha oturduk. Şuan da çok güzel orman manzarası olan bi kafedeyiz. Kafe dağın tepesinde. Manzara mükemmel. Dağın bitiminde binalar var ama fazla değil. Sonrada tüm ihtişamıyla İstanbul boğazı.

"Hadi fıstık kalk gidelim"

"Oky baby."

Hesabı ödedi. Ben önden çıktım. Motoruma bindim ve yavaş yavaş hazırladım. Eldivenlerimi taktıktan sonra abim de dışarı çıktı. İkimiz de hazır olunca yola koyulduk. Zaten akşam oldu nerdeyse. Biz gidene kadar saat nerdeyse sekiz geliyodu. İçeri girdik. Siyahın o kasvetli havası hemen kendini belli etti. Ortam çok iyi. Hemen sonra bize ait olan yere oturduk. Daha kimse teşrif etmemiş mekana. Mert kolunu omzuma attı ve garsonu çağırdı.

¤¤ Egoist Piç ¤¤Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin