49

269 9 0
                                    

Oysa ben mutluydum ama mutlu olmama izin vermiyordu bazı şeyler ve ben bunu anlatamıyordum insanlara.

Bundan bir sene önce, yıllardır yanımda taşıdığım bir yaratığın sözlerine yenik düştüm. Artık onu tek başıma duymaktan kendimi alıkoyamayacağımı fark ettim. Çünkü gittikçe büyüyordu ve gittikçe gökyüzünü kaplıyor, güneşin bana dokunmasını engelliyordu. O büyüdükçe ben küçülüyor ve kendi içimde kayboluyordum. Çevremdeki insanlara ulaşmama izin vermiyordu. Her sabah uyandığımda neden yataktan kalmam gerektiğini soruyordu bana ve verdiğim hiçbir cevabı beğenmiyordu. Beni yatakta tutuyordu. Onu o kadar çok görmezden gelmeye çalışmıştım ki artık boş bir şekilde karşımda duran duvara bakıyor olarak bulmuştum kendimi. Kaçmak istedim ondan hep. Ama bir yolunu buluyor ve yine karşıma çıkıyordu. Ve bir gün kendimi yalnız olarak buldum. Gerçekten yalnız. Çünkü zamanla çevremde bulunan insanları iteklemiştim istemsizce. Telefonum artık çalmıyor, odamın kapısı artık çalınmıyordu. Derslerim daha da kötü gidiyor ve yemek yemek bile istemiyordum. Yapmak istediğim tek şey uyumaktı. Onu bile yapamıyordum. Boş bir kafa ile yatıyordum sadece yatakta. Eskiden yapmayı sevdiğim şeyleri yapamıyordum artık. Sevdiğim bir şarkıyı sonuna kadar dinleyemiyordum, izlediğim filmi yarıda bırakıyordum, kitapların kapaklarını bile kaldırmıyordum.

Birkaç kişi fark etti bunu çevremde. "Sen durgunsun" son zamanlarda dediler. Oysa ben hayatımın bir döneminde yaşamıyordum. Partiler, yeni insanlar, yeni yerler, her şey o kadar korkutucu geliyordu ki gözüme susuyordum sadece. Yıllarca dayanabilmiştim buna çünkü ve dayanmaya da devam edebilirdim. Kendim. Tek başıma. Güçlüyüm!Güçlüydüm. Alkol, sigara, bağımlılık yapan maddeler her şey gitmişti hayatıma ve ben kendimi artık güçlü hissetmiyordum. Birinin elimden tutmasının zamanının geldiğini, yoksa dibe vurarak hayatıma saçma bir yolla son verebileceğimi düşünmeye başlamıştım.

Kimseye söylemeden doktora gittim. Çünkü çevremdekilerin çoğu ruhsal hastalığa inancı olmayan insanlardı. Sen mutlu olmak istersen mutlu olurdun, mutsuz olmak istersen mutsuz.Oysa ben mutluydum ama mutlu olmama izin vermiyordu bazı şeyler ve ben bunu anlatamıyordum insanlara. Doktor ile ilk seansım garipti. Bana "Neden buradasın?" diye sordu. "Bilmiyorum" dedim. Çünkü nasıl anlatacağımı bilmiyordum. Burada yazmak istemediğim birkaç olayla birlikte anlattım her şeyi. Hayatımın nasıl da güzel olduğunu, arkadaşlarımın sevimli insanlar olduğunu, mutlu bir ailemin olduğunu, yirmi yaşında olmama rağmen editör olup, senarist olup çalıştığımı ve bir yandan Türkiye'nin en iyi okulunda okuduğumu. Her şeyi. Hayat çok güzeldi. Mutluydum. Ama bir şey vardı. Arkama döndüm oturduğum sandalyede. "Orada, köşede bir şey var ve sürekli beni takip ediyor. Beni eleştiriyor ve nasıl yapıyor bilmiyorum ama hayattan alacağım tüm zevki sömürüyor" Anksiyete ve majör depresyon teşhisi koyup ilaca başlattı.

Dört gün sonra dersteydim. Ben yine hayattan soyutlanmış biçimde dolaşıyordum ortada. Uyku, okul, yemek, uyku, daha çok uyku şeklinde geçiyordu o haftam. Derste iken kalp atışımın hızlandığını hissettim. Neden hızlandığını anlayamadım. Karnımda ılık bir şey var gibiydi ve tüm vücuduma yayılıyordu sanki. Ellerim ve ayaklarım uyuşmaya başlıyor, nefes alamıyordum. Kalbim daha da hızlı çarpıyor ve göğsümü parçalayıp çıkmak istiyordu sanki. Yanımdaki çocuk bir şeylerin ters gittiğini anladı ve iyi misin dedi. Ama onu ne duyuyor ve konuşabiliyordum. Kaskatı kesilmiştim. Nefes alamıyor, kalp atışım daha da artıyordu. Öleceğimi düşündüm. Ölüyorum ve hayatım burada sona eriyor. Her şeyin sonu. Büyük karanlık. O sırada ders iptal oldu. Hoca geldi, insanlar açıldı. Ambulans aradılar. Bir süre sonra ambulans geldi. Hastaneye gittiğimde testler yapıldı. Tansiyon çıkması dışında herhangi bir fiziksel sorun yoktu. Kullandığım ilacı da duyunca doktor panik atak geçirdiğimi söyledi bana. Daha önce duyuyordum bu iki kelimeyi ama hiç bu kadar korkunç olacağını düşünmemiştim. Bana iki tane xanax verdiler ama yine de geçmiyordu atağım. Kendimi rahatlatmaya çalışıyordum ama yanımdaki canavar buna izin vermiyordu.

Birçok kez atak geldi. Dışarı tek başıma çıkmaya korkuyordum. Ya kimsenin beni tanımadığı yerde atak gelirse, ne yapacağım diyordum kendime. Sonra, sakin olacaksın ve her şey geçecek. Bir şey yok çünkü. Sadece sakin olup derin nefes alman gerekiyor Mehmet! Yine de korkuyordum.

Zamanla doktorum bana yoga ve meditasyon gibi zihin rahatlatıcı ve nefes teknikleri öğretici sporlar ile uğraşmamı söyledi. Çünkü hastalıklarımızdan çoğu doğru nefes almamaktan ve stresten kaynaklı. Bu ikisini kontrol altına alırsak her şey ile başa çıkabilirdik. nefes egzersizlerine başladım. Bu arada kullandığım ilaçtan dolayı çok hareketli rüyalar görüyor ve sabah yorgun uyanıyordum. Egzersizleri yaparken kendimi daha çok zorladım dışarı çıkmak için, insanlarla kaynaşmak için ve yanımdaki yaratığa söz hakkı vermemek için.

Şu an ilaca hala devam ediyorum. Son bir aydır herhangi atağım olmadı ama son birkaç gündür kendimi yine kötü hissediyordum. Eskiye dönmekten korkuyorum. Çünkü depresyon ve anksiyete ile geçen dönemimde yaşamamış olarak görüyorum kendimi. Yaptığım tek şey yatmak çünkü. Ölü gibi.

Çağımızda birçok kişi bu ruhsal hastalıklardan şikayetçi ne yazık ki ve yine ne yazık ki fiziksel hastalıklar kadar önemsenmiyor. Oysa önemsenmediği zaman fiziksel hastalıklardan daha da kötü sonuçlara yol açabiliyor. Bu konu hakkında birçok soru aldım, bunlarla nasıl başa çıkabiliriz, nasıl kurtulabiliriz, tamamen geçer mi şeklinde. O yüzden bu uzun yazıyı yazmak istedim.

Söylemek istediğim tek şey var, her şey sizin elinizde. Bunu sakın "düşünmemeye çalış mutlu olursun" olarak algılamayın. Yaşadığım için biliyorum bu böyle çözülmüyor. Doğru nefes teknikleri öğrenin. NEFES ÇOK ÖNEMLİ. Sandığınızdan daha fazla. Her gün birkaç dakikanızı zihninizi boşaltmaya ayırın. Bırakın televizyonu, telefonu, bilgisayarı, interneti ve dikkatinizi dağıtacak şeyleri ve birkaç dakika hiçbir şey düşünmeyin. Evet, hiçbir şeyi düşünmeyin. Instagramda kaç beğeni aldığınızı, tumblrda kaç reblog aldığınızı bir unutun. Mesajlar biraz bekleyebilir, facebook bildirimleri de. Birkaç dakika kapatın gözlerinizi ve boşaltın zihninizi. Kendinize yeni hobiler bulun. Hayatınızda bir değişiklik yapın. Önceki hayatınızı size hatırlatmayacak bir şey ve bir süre ona odaklanın. kendinizi zorlayın. Biliyorum en zor kısmı bu ama zorlayın. Bunu yenmenin başka yolu yok, tek çare sizsiniz ve güçlü olmalısınız. İlaçlara sarılmayın, onlar sadece bu yolda size birazcık destek veren şeyler. Bir gün onlarsız hayata devam edeceğinizi düşünerek devam edin.

Umarım atlatırsınız bu günleri.
Çünkü atlatabiliyorsun.

Ve psikolojik hastalıkları hafife almayın. Çevrenizde depresyonda olan varsa ona yardım edin. Çünkü o kendi yapamayacak halde.

Bu yazıyı da paylaşın, isterseniz. Belki ihtiyacı olan birisi okur ve küçük de olsa bir yararı dokunur.

Mutlu hayatlar hepinize.

BANA İKİMİZİ ANLAT... #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin