Son gün... Mezun oluyoruz. Damla'ya sarılıyorum. Ağlıyor.'Üzülme Damla'm biz hep görüşücez, hep birlikte olucaz.' Yavaşca yaslandığı omzumdan kaktı göz yaşlarını sildi ve derin bir nefes aldı. 'Ondan şüpem yok be Masal' ım seninle görüşürüm elbet, peki ya o...' başını kaldırdığı omuzuma tekrar yüzünü gömdü. Derin bi iç çektim, kız haklıydı onu bidaha göremeye bilirdi. Damla'nın başını yavaşca omzumdan kaldırdım 'Kuzum hadi kantine gidelim, son kez.' Başıyla onayladı. Yavaş adımlarla kantine ilerlemeye başladık. Kantinin kapısından girmemizle Damla'nın gözleri büyüdü, şaşırmış ve heycanlanmış olsa gerek. Gözleri parlıyordu. Evet... Karşı masada o vardı. Can... Damla'nın platonik aşkı. Üç yıldır aynı sınıftalar ama Can'ın Damla'yı tanıdığını bile sanmıyorum.
Evet Can okulun popüler çocuklarından, fazla yakışıklı. Ne yakışıklısı taş mübarek. İşte bu yüzden Damla ona aşık olsa gerek. Kafamı sağa çevirdim Can'ın yanında Doğu vardı. Doğu, Can'ın en yakın arkadaşı, çok yakışıklı, basketbol takımının kaptanı, yakışıklı, en az Can kadar popüler ve yakışıklı, çok çok yakışıklı...
Kafasını kaldırdı. Gözlerimin içine baktı. Çok sinirli bakıyordu. Hemen gözümü kaçırdım. Onu gördüğümde heycanlanıyorum, aniden bildiğim herşeyi unutuyorum. Ama ona karşı ne hissettiğimi bilmiyorum. Bu hisler belki hayranlıkta öye birşey değildir, belkide... Aşk. Ona karşı hislerimi kimse bilmiyor. Ben daha ne hissettiğimi kendime itiraf edememişken başkasına nasıl söyleyebilirim ki. O benim herşeyim ama hiçbiş...
-Masal kızım nereye daldın? Hadi çabuk ne alıcaksak alalım ve gidelim burda durdukça kalbim acıyo.
Bu kızmı çok dramatik banamı öyle geliyo. Başımı olumlu anlamda salladım ve sıraya girdim. Çok çok kalabalık olan o sıraya. Bu ne kalabalık sanki kantin yavru ejderha satıyo da insanlar onun için sırada. Tabi ya Doğu ve Can bey var... Ve onları kesmek için sıraya giren onlarca kız.
En sonunda sıra bana geldi. İki tane gazoz aldım ve Damla'nın yanına gittim. Bir tanesini onun eline tutuşturmamla kantinden çıkmamız bir oldu. Yürümeye başladık ama daha iki adım atmadan Damla durdu. Arkasını döndü. Can'a uzun uzun baktı, gözünden süzülen bir damla yaşı gördüm ama hemen silmişti. Beni kolumdan çekiştirdi ve okulun bahçesine vardık. Ne kadar belli etmesemde içim acıyordu. Peki bu acı Doğu'yu birdaha göremeyeceğim için miydi yoksa, en başında ona aşık olduğum için kendimemi kızıyordum. Ama aşık olunmayacak gibi değildi ki. Sadece gülüşüne bile aşık olunurdu. Sanki yazın yağan yağmur gibi insanı mutlu edebilirdi bir bakışıyla...
Neyse işte, ne diyorum ki sonunçta imkâns... 'Masağlll kızım yine daldın gittin ha' Damla'ya derin bir off çektim ve hızlı adımlarla yürümeye başladık. Evimiz uzak değildi. Zaten Damla'yla altlı üstlü oturuyorduk. Tanışmışlığımız bundan.
Damla doğduğundam beri İstanbul'da bende bir yaşındayken gelmişim. O gün bu gündür hiç ayrılmadık onunla. Kerdeş gibiyiz.
Hızlı adımlarla eve vardık.
-Kuzum gelsene bize biraz laflarız hem.
Hiç havamda değildim. Eve gidip uyumak istiyordum sadece.
-Başka bi zaman kuzum ben çok yoruldum gidip biraz uyuyacağım. Damla tamam anlamımda başını salladı, bana kocaman sarıldı ve eve girdi. Bende merdivenlerden çıktım. Kapıyı çaldım açan olmadı, anahtarlarımı çantamda aramaya başladım. Allah'ım ne dağınık bi kızım ben ya anca 10 dakika sonra bulduğum anahtarlarla kapıyı açtım. Aniden Koda üstüme atladı. Sırtım yerle öpüşürken Koda tepeme çıkıp suratımı yalamaya başladı.
Koda benim köpeğim 4 yaşında, tabi köpek yaşına göre 28 oğluşum benim ya şişkom. 'Tamam dur oğlum kalk üstümden' yavaşça ayağa kalktım. Mutfağa ileredim dolaptan çikolata aldım ve iki dakika geçmeden bitirdim. Tabikide obur diğilim saçmalama.s, Koda'ya da mama ve su koydum. Sonra odama fırladım. Kıyafetlerimi bile değiştirmeye tenezzül etmeden kendimi yatağa attım. Pufi'ye sarıldım -kendisi oyuncak pandam olur- gözlerimi kapadım ve çok geçmeden de uykuya daldım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaz Yağmurum
RomanceAma aşık olunmayacak gibi değildi ki. Sadece gülüşüne bile aşık olunurdu. Sanki yazın yağan yağmur gibi mutlu edebilirdi insanı bir bakışıyla...