Eve gelir gelmez banyoya girdim. En sevdiğim duş jeli olan çikolatalı duş jeliyle vücudumu yıkadım. Sonra da en sevdiğim şampuanla da saçımı yıkadım. Saçlarım ıslak olduğu için saçlarımı havluya sardım. Üzerimi de giyinip mutfağa, abimle birlikte yemek yemeye indim. Annem işten akşam sekiz gibi çıktığı için benim de dışarı çıkmam pek sorun olmuyodu. Mutfağa indiğimde "vay be! Küçük kız kardeşi abisi ilk defa güzel buluyor! Aferin, bak böyle giyin işte. Senin hep böyle giyineceğini bilsem her akşam seni kahve içmeye gönderirim" dedi abim. "Saçmalama abi. Altı üstü bi kahve içip geri gelicem. Hem, ayrıca ben o sünepenin o teklifini de boş bulundum da kabul ettim. Yoksa hayatta kabul etmezdim" dedim ve saçımı taramaya odama çıktım tekrar. O sırada kapı çaldı. Merdivenlerden koşarak indim. Bizim kızlar gelicekti! Ben onlara verdiğim sözü nasıl unuttum?! Hemen kapıyi açtım ve tam da tahmin ettiğim gibi kızlar gelmişti. Abim "kızlar siz Almira'ya bakmayın o unutmuş bugün sizin geleceğinizi. O yüzden de dünyalar yakışıklısı biriyle dışarı çıkıcaklar. Siz içeri geçin" dedi.
Berna "o zaman yürü Almira. Odana çıkalım hep beraber" diyip beni kolumdan çekerek odama sürükledi.
"Saat kaçta buluşucaksınız Almira'cım?"
"Akşam 7 gibi dedi."
"Berna hadi, çabuk ol geç kalıcak kızcağız. Sevgilisiyle randevusu var!" Sonra bana döndü. "Bizden habersiz ne ara sevgili yaptın Almira'm yaa?" Sinem'in bu sözü üzerine bakışlarımı ona çevirdim. "Canlarım, sevgili arkadaşlarım. Biz onunla sevgili değiliz. Bu birincisi. İkincisi ise onun bir adı var. Ege." Benim bu sözüm üzerine biraz üzülmüş olacaklar ki Asya "o zaman ne diye bizi unuttun?" Kızlara döndü ve piç smile yaparak sözlerine devam etti. "Kızlar madem bu kız bizi unuttu o zaman ne diyoruz?" Neşeli bir şekilde evin ortasında bağıra bağıra "Almira, Ege'yi seviyo!" diye dolaşmaya başladı. Kızlar da Asya'nın peşinden gidiyolardı ki kollarından tutup ikisini de oturttum yatağıma. "Asya!" diye hep bir ağızdan Asya'ya seslendik. Geldi ve onu da yatağa oturttum ve konuşmaya başladım. "Kızlar, anlıyorum ben sizi ama bu tek seferlik birşey. Siz benim sevgilim olmasını istiyosunuz. Ama ben Serdar'dan sonra hiçbir erkeğe güvenemem." dedim ve ben de yatağımın yanındaki armut koltuğuma oturdum. "Hiiiiii! Saat yediye çeyrek vaaarr! Almira kalk en azından saçını düzleştirelim!" Haklıydı. Saçım baya bir kabarmıştı. Banyodan sonra hep böyle olur zaten.
Ege
Almira'yı düşünmeden edemiyordum. Ne güzel bir kızdı. Sarı ve uzun saçları, ince beli, kahve rengi gözleri, kıvrak yürüyüşü... Ben tam Almira'yı düşünürken içeri Barış daldı. Daldı diyorum. Çünkü hayvan gibi kapıyı açtı öküz. Bi gün kapıyı kırıcak ya neyse. "Olum şu kapıyı bi gün de insan gibi açsan ölür müsün lan hayvan herif!" diye çıkıştım. Barış küçüklükten beri benim en yakınımdı. Kardeş gibiydik hep onunla. Gerçi hâlâ da öyle ya neyse.
"Abi bana kızmayı kes de kızla buluşmaya giderken ne giyinceksin ona karar ver."
"Verdim bile" diyip yatağımın karşısında duran sandalyeyi gösterdim. Sonra da saate gözüm ilişti. Hiiii! On beş dakika sonra kızı almam gerek. İyi de ben onun numarasını da almayı unuttum evinin adresini de! Ne bok yicektim ben şimdi? Aklımı okur gibi "sen bu kızın telefonunu almadın dimi abi? Neyse ben hallettim onu. Nasıl olduğunu sorma vallahi söylemem abicim" bunları piç smile gülüşü yaparak söylemişti. "Ne o lan kızın arkadaşlarından biriyle mi konuştun?"
"Eh. Biraz. Ama kız arkadaşlarından biri. Abi şu Sinem var ya ne hoş biri lan."
"Lafa tutma beni. Ben şimdi duşa giricem beş dakika sonra çıkarım. Adresi bi kağıda yaz." Ben bunları söylerken Barış hiç de duymuş gibi değildi. Yatakta çocuklar gibi dönüyodu. Onun bu haline gülüp duşa girdim. Çikolata aromasını severim. O yüzden parfümüm, el sabunum ve duş jelimi hep çikolatalı alırım. Gerçi ben çikolataya da ayrı bir bayılırım ya neyse. Duştan çıktım ve hemen hazırlanmaya başladım beş dakika sonra hazırdım. Komidinin üstünde duran adresin yazılı olduğu kağıdı da aldım ve evden çıktım.
Almira
Berna, Asya ve Sinem sayesinde daha çabuk hazır oldum. Ben tam aşağı inerken kapı çaldı. Koşarak inip kapıyı açtım. Tam da beklediğim gibi gelen Ege'ydi. Gülümseyerek "hazırsan çıkalım" dedi. Sinem'in seçtiği kıyafetime uygun olan çantamı da alıp çıktım.
Ege'nin beni götürmek istediği kafeye geldiğimizde bir kez daha gördüğüm şeyle olduğum yerde kaldım.