Telefonun titreşimiyle birlikte kafamı hafifçe kaldırıp tek gözümle ekrandaki yazıyı okumaya çalıştım."Burcu ile akşam sözleşmiştim, aklımdan çıkmış. Yerime bakar mısın? Öptüm."
İki dakika daha boş gözlerle ekrana bakmaya devam ettim. Geçen haftalarda sırf uykumu bölmemek için anneannemin hayali komşusunu öldürüp Tunç'a yerime bakması için borç mesai istemiştim. O da tam yine uykumun zirvesini yaşayacağım günü bulmuş gerçekten. Ağzına tüküreyim senin de Burcu!
"Neyse Yeşo kalk kızım." deyip kendimi koltuktan zar zor ayırdım. Her seferinde bir daha asla şu koltukta yatmayacağım dememe rağmen her gece yine burada sızıp kalıyorum. Bu duruma bir son vermek lazım.
Televizyonu mu yatak odasına taşımalıyım yoksa salona koltuk yerine yatak mı koymalıyım? İkisi de kulağa harika geliyor.
Banyodaki işlerimi halledip mutfağa yöneldim. Barı öğleye kadar açmasak dünyada hiçbir şey değişmez o yüzden dilediğim gibi kahvaltı yapıp hazırlanabilirim diye düşündüm. İç sesim dünyanın bir numaralı akıl hastası şizofrenik Bora'nın siniriyle nasıl baş edeceksin diye sorsa da aldırış etmedim. Biz de az manyak değiliz çok şükür.
Youtube'a girip kendime nefis bir şarkı patlattım. Barmenliği bir kenara bırakıp dj'lik yapmalıyım. On parmağımda on marifet çok şükür. Paraya kıyıp aldığım lüks çay makinemi çalıştırdım. İlk maaşımı herkes kıyafete yatıracağımı düşünmüştü ben de tüm Türkiyeyi şaşırtıp çay makinesi almıştım. Çünkü çay demlemek pek benim tahammül edebileceğim bir şey değil. Sallama çay da midemi bulandırıyor. Ben de işte o zaman karar verdim. Bu arkadaşı almayı. Gerçekten de harika bir karar olmuş bizzat etrafımda bu kadar fayda veren birisi daha yok.
Şekil1: Tunç kişisi
Muazzam kahvaltı olarak bahsettiğim bir kupa çayı içtikten sonra odama geçip hazırlandım. Bugün kıyıda köşede uyuklayamayacağım için eşofman seçeneğini geçtim. Bir pant üzerine de büstiyer tarzı önden düğmeli hırka giydim. Sabah kurutmadığım saçımı fönleyip nude bir ruj da sürdüm mü tamamdır.
Yeşim'in kıyafeti
Eşyalarımı çantaya koyup çorap ve vanslarımı da giydikten sonra evden çıktım. Kulaklığımı takıp Mustafa Sandal - Aya Benzer konseri vermeye başlamadan önce Mine'yi aradım.
"Yeşim?"
"Aşkım neredesiniz?"
"Dükkandayız acele et."
(Ve Aya Benzer repertuvarım iptal olur...)"Tamam çok açım bekleyin" deyip koşmaya başladım. Saat tam 12.20 olduğuna göre saat 1.30 gibi barı açmış olurum. Cafeden içeri girip bizimkilere doğru yürüdüm.
"Good morning bebeklerimm." Gelen Ozan kişisin görünce "Sen hariç." diye ekledim.
"Seni kim çağırdı?"