⭐2. Bölüm⭐

61 8 2
                                    

Metroya bindiğim gibi yine farklı yüzlerle karşılaştım.Köşede bir koltuk bulup oturdum.Kahverengi başörtümün düzgünlüğünden emin olup sırt çantamdaki kitabımı çıkartıp okumaya başladım ilk satırlarını;
'Televizyon bir şamardır.'
-Cahit Zarifoğlu
Kitaptan okuduğum bölümü bitirince kafamı kaldırdım ve kapının üstündeki yer belirtecine baktiğimda daha dört durak kaldığını gördüm. Bende kitabımı çantama koyup üstümü düzelttim ve kafamı yere eyip düşünmeye başladım bu gün olacakları.

Önce ney kursuma gidicem ardındanda Huzur Kıraathanesine -buluşma yerine- geçicem. Emin değilim. Şu an... Ne yapıcağımı , doğru yapıp yapmadığımı bilmiyorum. Evet belki hayatım boyunca sonsuz güvenime sahip olan abim ve abimin eşi Canan ablamın bana olan desteği üzerine kabul ettim ama ne biliyim işte korkuyorum.
Hem yaşım küçük sayılır tabikide hemen evlenemeyiz onun daha işini oturtması para biriktirmesi lazım...

Ayrılık Çeşmesi durağına gelince metrodan inip marmaray hattına geçtim Üsküdar'a gitmek için.

Üsküdar meydanına çıktığımda hızlıca yürüyüp ney kursunun yapıldığı yere ilerledim. Yedi Güzel Adam kütüphanesinin bi üst sokağıydı ve bu benüm çoğu zaman işime geliyordu.
Ahşap evde yapılıyordu derslerimiz. Burda yalnızca ney değil aynı zamanda hat ve edebi şahsiyetler dersine de katılıyordum. Hızlıca zili çaldım ve kapının açılmasını bekledim fakat açan olmayınca zilin sesini dinlemeye çalışarak bir daha bastım ve zilin çalışmadığını anladım. Betül ablayı arayıp geldiğimi haber verdim ve kapıyı açmasını bekledim. Kapı açıldığında hızlıca içeri girip ayakkabılarımı çıkarttım. Ayakkabılarımı ayakkabılığa koyup beraber en üst kata, has odaya çıktık. Burayı sevmemin en büyük nedeni ev gibi olması . Her neyse bu gün küçük bir sınav yapacaktık. En son ben üfliycektim ney e.
Sıra geldiğinde içimi kemiren sorularla üflemeye başladım.
İnsan sanki kendini buluyordu.

Dinle neyden ki hikâye etmede,
Hep ayrılıktan şikayet etmede

İnsanda tıpkı Ney gibi nefes saklarmış içinde.
İnsanın içindeki her sözde bir özlemin ve ayrılığın hikayesi varmış.
İnsanın iç çekişleri ,aslından ayrı olmanın hüznünü yuvadan uzak olmanın sancısını yaşatırmış.

İnsan kalbi, tıpkı ney gibi, fena ve zevalin, ayrılık ve yokluğun yaşandığı bu dünyada, inceden inceye feryad etmekmiş.
İnsan ruhu olması gereken yerde değil; geçmişe ait hüzünler ve geleceğe ait kaygılar, aslında hep bu uzaklığın sözsüz ve sessiz ağlayışından ibaretmiş.

...

Neyi üflemeyi bitirip kafamı kaldırdığımda yanağımdaki ıslaklığı farkedip hemen sildim. Karşımda oturanlara baktığımdaysa onların gözleri dolu dolu beni izlediklerini gördüm.

Zordu NEY'i üflemek ve dinletmek. Herkes dinletemezmiş. Ben bile dinletemediğmi düşünürdüm. Bir derdim olsa derdim . Vardı güya derdimiz ;
Müslümanız ya! Ağltamadık şu Nefesle.
Şimdi bak gör Allah'ım halimi bir sevgi için yanıp tutuşmuşum. Bu mudur benim halim.

Bazen diyorum ki bütün insanlar ney üflemeyi öğrensede ağlatır ya da ağlatamaz derdim bu dediklerinin önünde çalsın ne olacak sonuç. Acaba kimimiz derdiyle samimi olduğunu gösterecek.

Herkes çok içli üflediğimi söyledi. Eminim neden böyle olduğunu sormak istiyorlar ama sormadılar şükür ki.

Ordan çıkıp buluşucağımız Huzur Kıraathanesine doğru yürümeye başladım.

Biliyorum neden böyle dertlisin diye soranınız var. Benim derdim bu şahıs veya başka biri değil. Benim en büyük derdim sevgi. Ben küçüklüğümden beri ne sevgimi belli eder nede sevdirirdim. Aslında gelseler sevseler izin var ama neden bilmiyorum seviyeliymişim insanlara karşı. Korkuyorum. Belki çocukça ama ergenlikten yeni çıkmış hatta çıkmamış denebilcek biri olarak arkadaşlarımı ailesiyle çok samimi görmek açıkçası beni kırıyodu. Evet bende ailemle vakit geçiriyorum ama ne biliyim işte bir yere giderken öpsün sarılsın...
Çok az arkadaşım var. Çevrem geniştir sohbetimin ileri olduğu bir çok kişi vardır ama sadece sınırı geçen tek bir arkdaşım var.

Bende görüşeceğim kişiden çok kırılgan biri olarak bana karşı sevgisi , saygısı ve merhameti olsun istiyorum.

İki buçuk yıl beklemiş beni ve bunun sadece bir kandırmacadan ibaret olmadığına inanmak en başta güvenmek istiyorum.

Buluşma yerine vardığımda gözlerim canlandı yine. Canlı mavi ,kırmızı,beyaz ve turuncu renklerinin uyumunu kullanarak masaları şemsiyeler eşliğinde süslemeleri kenarada küçük bir kitaplık atmları ve buranın sessiz bir yerde olması buranın adının hakkını veriyor. Elinde kitapla onu gördüğümde yanına yaklaşmaya başladım. Genzimi temizkeyip dikkatini üzerime çektim ve selamımı verdim. Oda beni görmesiyle oturduğu mavi sandalyeden ayaklanıp selamımı aldı ve karşısındaki sandalyeye buyur etti beni.
____________
Bu benim ilk hikayem ve hatalarım eminimki fazlasıyla çok. Ben hatalarımı gördükçe düzeltmeye çalışıyorum. Eyer sizde bu tür durumları bana söylerseniz çok memnun olurum ;) esselamu aleykumm

BalaynHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin