DELİ KIZ

Uyuyan Panda

Hangi mal zil sesini çatlak abisi ile yaptığı kavga yapar¿ tabiki de o akıllı benim. Sabahın daha 5 inde başlayan alarmları başarıyla 10 kere takmadığım için düzenli olarak en az 20 alarm kurardım. Yine öyle klasik bir günde odam anne baskını ile sarsıldı.
"Tuğba hemen yataktan çıkıyorsun yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim! Hem uyanmıyorsun hem bizi uyandırıyorsun!"
"Anne tamam 5 dakka daha vallahi kalkıcam..."
Sesim yorganın altından boğuk ve anlamsız çıktığından olsa gerek annemin keçiler benim üzerime doğru hücuma geçti. Birden inatla yorgan kavgasına döndü, olay. Üzerimde ki yorgana inatla asılırken annem de bir o kadar karşı ataktaydı.

Ve her zaman ki gibi kazanan anne kraliçe olmuştu. Ama hala inatla kalkmadığımdan olacakki.
''Biz seni yapamamışız evladım, sen olmamışsın" diyip odamdan çıktı. Kadına da hak vermiyor değildim. Bildiğin yapamamışlar beni. Ama yine de bu lafın altında kalmamak lazım diyip,laf sokma listeme bir tane anne kraliçe ekledim. Tekrar uykunun sıcak kollarına dalıcağım sırada birden buz gibi suyu tenimde hissettim. Ve bastım çığlığı.
"Ananı....Siiiiii....." aklıma annemin yanımda olduğu geldi ve çevir kazı yanmasın taktiğiyle...
"Aaaa anne sen yaşlanıyor musun¿ Aaaa bak gözlerinde çizgiler belirmiş bence sen bir git kremlen."
İşte annemi tanıyordum. O an o panikle eline aldığı terliği indirip hemen aynaya koştu.
"Ayyy yaşlandım ben. Tuğba vallahi kız napıcam." diyip cevabımı beklenmeden kendisini kendi odasına attı. Allah babama sabır versin çünkü şu dakikadan sonra kredi kartı baya zorlanacak.
Saate baktığım da saatin daha 6.10 olduğunu gördüm. Bu iki rakam beni hem moralsiz hem de mutlu yapmıştı. Uykumu alamasam da duşumu alacağım kesindi. ^^
Hızlıca yapılan duşun ardından. Popoma uzanan saçlarımı zorda olsa taramayı başardım. Ayna karşında ki çirkinlik abidesi kıza küfür savurup. Klasik Tuğba edasıyla. Siyah dar paça pantolon ve elime geçen ilk kazakla hazırdım. Saçlarımı da serbest bıraktım.Çantama 1defter 2 kalem ve şarj aletimi tıkıştırıp,Deri siyah ceketimi alıp aşağı daki beni bekleyen şölene koştum. Allah benim belamı vermesin. Annem o şokla kahvaltı hazırlamamıştı. Sessizce küfür savurup kendimi otobüs durağına attïm. Telefonu hızlıca tuşlayıp mesaj attım,bizimkilere. Aybüke mesajımı bekliyor gibi 2 dakika olmadan yanımda bitti. Diğerleri ile metroda buluşacağımızdan gelen 490 otobüsüne bindik.
"Tuğba bişi mi oldu¿"
Öyle bir demişti ki ben bile kendimden şüphelenmiştim. Kendime gelmem uzun sürmedi. Kız haklıydı. Sonuçta benim erken kalkıp ondan önce otobüs durağında olmamın ihtimali ajdar ın eurovision yarışmasına katılıp, kazanması kadar imkansızdı. Ama olmuştu belki ajdar....peki peki o kadar da değil xjjxjsj.
''Sabah yağmur yedim sorma ismailim. Valide hanımın uyandırma denemeleri. :("

"klasik sema sultan ya xjdjs iyi olmuş iyi. Hem kaç kere bana ismail deme diyeceğim millet beni travesti sanacak!"

Otobüste bağırmaya başladım. Aybüke ise benden uzaklaşıp bu şahsiyeti tanımıyorum havalarına girmişti.
"Yanımda gördüğünüz bu kız varya aslında o erkek. Kendisinin adı İsmail'dir. Kendisi travesti olur ve ben onla aşk yaşıyorum. Yaşasın lgbt!!!!!"

Bağırışlarımla bütün gözler bana çevrildi. Aşağılayıcı ve dedikodu kokan o bakışlar... Söylediğim bariz yalandı ve insanlar buna kanabilecek kadar saf mıydılar? Hem aybüke çok güzel bir kızdı. Yani dönme olmadığı her halinden belliydi. Herkesin canı cehenneme diye düşündüm. İç sesimle biraz daha içli dışlı olacak olursam şizofrene bağlayacağımdan korktum. Ben paralel evrene yolculuğa geçiş yapacakken kolumdaki çimdirik hissiyle bastım çığlığı. Çığlığımın arasından bir teyzenin bana,

"Kızını dövmeyen dizini dövermiş. Al al bak örnek kız terbiye yoksunu olmuş. Tüüü......." Ve üstüme gelen yağmur damlaları...