-Büşra
Masadayken herkes birbirine o kadar iyi davranmıştı ki resmen Arda ile Kerem kan kardeşi, Can hepimizin abisi falan sandım. Ama olay çok farklıymış meğerse... Kafamı çevirip yan masalara baktığımda anladım bunu. Herkes bize.. nasıl desem? Bir değişik bakıyordu. Hayır dudak okuyabilsem yamuk bir şey söyleseler direk yürüyeceğim ama Allah o yeteneği bahşetmemiş bana. Neyse herkes masada 'kırk yıllık ahbap' imajı verirken Can omzuma dokunup,
"Bizim kız, daldın gittin. Neyse yarışa az kaldı kalkalım biz, frenlere falan bakalım bir." Diyerek beni düşüncelerimden kurtardı. O çıkışa doğru yürürken bende peşinden gittim.
Yeşil Kawasaki görüş açıma girdiğinde şaşırdım. Normalde Honda kullanıyordu, demek ki yarış için değiştirmişti motorunu. Bu motor çok güzeldi. Bu bile demeye içim varmıyor. Kawasaki Ninja abi, boru değil sonuçta.
"Yarış bizde diyorum ben direk." Düşüncelerimi Can'a belirterek cesaret toplamasını diledim ama pek cesarete ihtiyacı varmış gibi durmuyordu.
"Başka kimde olacaktı? Ha bu arada yarışta beni sinirlendirmeni istiyorum senden. Sinirlenirsem parkuru bile yakarım." Diyerek göz kırptı bense sadece güldüm.
***
Yarış çizgisinin önüne yerleşen bebeklere tek tek göz attım. Honda, Yamaha, Suzuki neler neler.. Ama ben inanıyordum. Can bu işin ehli diyebileceğim insanlardandı, abimden sonra. Çünkü abim neredeyse 15 yıllık bir motorcuydu. Zaten ailemde motor sürmeyen tek kişi annemdi.
Bizde çizgiye yerleşirken gözüme tanıdık bir sima takıldı yine. Kimdi bu oğlan ? Nerede görmüştüm ben bu veledi ? Ha şu Hazal'ın tipitipinin yanında gezen.. Sinan. Daha önce motor kullanmamış gibi bir havası vardı. Bunu motora bindiğinde debriyaj manetini; fren ve vites pedalını; gaz sanmasından anladım. Birkaç dakika sonra, muhtemelen deneme yapmak için motoru çizgiden alıp boş araziye doğru yol aldı.
"O kim? Tanıyor musun? " Can'ın sorusuyla Sinan'ı takip etmeyi bıraktım.
"Pek sayılmaz. Fakat yarışa katılması onun adına iyi olmaz diye düşünüyorum." Deyince Can 'boşver' manasında elini salladı. Bende sorun etmedim. Üç turdan oluşacak yarış o kadar saat boyu beni heyecanlandırmamışken, yarışın başlamasına yarım saat kala karnımda kelebeklenmeler başlamıştı. Tabii kimseye heyecanlı olduğumu fark ettirmiyordum. İzleyiciler arasında beni izlemek için gelen arkadaşlarıma özellikle... Hazal, Arda ile beraber dikilmiş bana bakıyorlarken gözlerim Nes'i aradı. Neden yoktu? Belki de işi vardı, abi kız çalışıyor sonuçta diyerek rahatlamaya çalıştım. Sakinleşmek için saçma sapan şeylere kafamı takıyordum. Hatta yan taraftaki kızın gecenin ayazında şortla üşüyüp üşümediğine bile. Manyağım çünkü ben!
Yarım saati atlattıktan sonra yarışı başlatacak kontrol görevlisinin bayrağını bekliyordu herkes. Can'da hala bir heyecan belirtisi yoktu. 'Benim neyim eksik?' diyerek ciddiyete büründüm bende. Ve sonunda 'start' ın verilmesiyle yarışa konsantre oldum. Bu şey mükemmel hissettiriyordu. Yarışmak, hem de kalabalık bir grupta yarışmak. Can'ın motorun sesinden ve kasktan dolayı bana ulaşan boğuk sesi görevimi bana hatırlattı.
"Heeey, beni sinirlendirmen gerekiyor ortak. Önümüzde neredeyse otuz kişiden fazla yarışçı var." Dedikten sonra düşünmeye başladım. Ulan şimdi sövseeem olmaz. E sövmesem ben bu adamı nasıl sinirlendirebilirim?
"Can, hayatta en değer verdiğin kişi kim? " diye motorun sesini bastırmak için bağırarak sordum. Hoş duymuş muydu onu bile bilmiyorum. Fakat bir anda öyle bir hızlandı ki bu cümlede nereye takıldığını anlayamadım bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşlerimizdeki Hayat
Teen FictionÜç yakın arkadaş krem rengi bir halının üzerinde oturmuş, gerçeğe dönüşeceğinden habersiz üniversite hayatlarının hayalini kuruyorlardı ki Hazal kendini yine belli ederek "Kanka duydunuz mu? Exo'nun en zengini Suho değil,Luhan'mış."dediğinde Neslişa...