Kitapçı

15 8 1
                                        

Bence en güzel aşklar kitap karakterleriyle yaşanır. Sen istersen severler. Ne istersen yaparsın onlarla. Duvara yapıştırdığım kitap karakteri posteriyle öpüşmüşlüğüm var benim. Müzik ve kitap tek tutkum. Film izlemem genelde. Bir müzik dinlerken kurduğum hayaller bir ömre bedel. Ve müziği dinlerken okuduğum o kitap. Uyurken aklıma gelen sayfalar ve kitabın o kokusu.

Koşarken attığım adımlarımın su birikintisine girip kuşları uçurması güzel bir kare olabilir. Sabah okuduğum kitap aklımdan çıkmıyordu. Kanser olan iki insanı anlatıyordu. Açılmış bağcığımı kapatmak için eğildim. Beyaz eşofman ve bebek mavisi kapşonum üşümememi engelliyordu. Bağcığımı bağlarken omuzuma birinin çarpmasıyla dengemi kaybettim ama yere düşmeden tekrar dengemi sağladım. Kafamı kaldırdım bu Emrenin benle zoru neydi bilmiyorum ama amacına ulaşmış gibi dudakları kıvrıldı. Ona cevap verirsem belki de istediğini yapmiş olucaktım o yüzden hiç birşey olmamışcasına kitapçıya doğru koşmaya devam ettim. Çok geçmeden orda oldum.

"Kusura bakma atilla abi 1 dakika 15 saniye geç kaldım." Dedim tepefonu cebime koyduktan sonra. Kafamı karıştırdı.

"O zaman bugün bizde değişiklik yapıp seni birazdaha uzağa gönderelim. Bana kahve al kendinede." Gözlerimi devirdim. Bu benim için sorun değildi. Atilla abiye kahvesini bıraktım. Kendime almadım. Paramız olmadığı için burda çalışmıyordum. Atilla abi babamın yakın dostuydu. Yardım gerektiğini söyledi bende buraya müsait olduğum bir zaman geliyordum. Haftada bir gün gelmek zorundaydım. Evde boş oturmaktan iyiydi. Yarı yıl tatilinde olduğumuz için geleceğim gün sorun yaşamıyordum. İçeriye kızıl saçlı bir kadın geldi. Elinde bir sürü poşet vardı. Benden istediği kitapları ona verdim. Oysa kitap böyle seçilememeli. Zaten gelmeden önce kafanda bir kaç fikir vardır ama yinede kitabı ellerinin arasına almalısın sonlara yakın sayfalarda bir kaç sayfa okumalısınız.
"425 Tl efendim." Kadın parayı verip çıktı. İçeri bir müşteri daha geldi. Gelen Derya teyzeydi. Yani Emrenin ananesi.

"Günaydın kızım sen burdamı çalışmaya başladın." Yanındaki Emreyi umuramamaya çalışıyordum. Tam gözlerimin içine bakıyordu. Ona bakmamak için ayrı bir savaş içerisindeydim. Kafamı onaylarcasına salladım. Derya teyze bana istediği kitapların adını verdi bende onu o rafa yönlendirdim. Arkasından gitmeden önce emreye dönüp 'sen hayırdır' dercesine Kaşlarımı kaldırıp indirdim. Cevap vermeyince tekrar işime dönecekken bileğimden tuttu.

"Ne var?" Tekrar suratıma baktı. Ama bu sefer verdiği tepki başkaydı. Tahmin edin naptı. Hadi tahmin edin. Kahkahayı bastı.

"Biraz gül. Sürekli somurtuyorsun. Eminim gülmek daha çok yakışır." Yüzümde tek mimik oynamamıştı.

"Hay inadına senin." Gibi şeyler homurdandı. Bende onu yalnız bıraktım. Derya teyzeyle kitaplara baktık kasaya geldik.

"Anane sen arabaya geç. Ben parayı ödeyeceğim." Kadın kafasını salladı ve arabaya ilerledi.

"Ne kadar tuttu?" Hesap makinesine döndüm.

"156 Tl" cüzdanınfan 200 lira çıkardı. Poşeti alarak dükkandan çıktı.

"Paranın üstünü unuttun." Önüne geçmesem oralı olmıyacaktı.

"Biliyorum. Paranın üstünü alma gereği duymadım. Kendine birşeyler al."

"Ne diyosun sen ya? Benim durumum gayet iyi. Ama sen bi doktora görün istersen. Gerçi ordada doktorları delirtirsin." Parasını eline verdim. Dükkana doğru ilerledim. Kurtulamayacak mıydım ben ya? Arabasına basıp gitti. Akşama kadar bir kaç müşteri geldi. Yağmur şiddetini arttırmıştı. Atilla abide bir saat önce çıkmıştı. Saat 8'di bende artık çıkabilirdim. Kapşonumun şapkasını başıma geçirdim. Dükkanı kilitleyip yürümeye başladım. Annemi dinlemeyip şemsiye almadım. Aslam iyi olurdu. Ama yine olsa yine almazdım. Spor ayakkabılarım çamur olmuştu. Daha fazla ıslanmamak için kestirmeden gittim. Biraz daha yürüdüm. Gözümün kamaşması ile elimi gözlerime siper ettim. Bu arabayı bugün görmüştüm, Emrenin arabasıydı. Burda.ne yapıyordu ve neden kornaya basıyordu.

"Hadi geç arabaya." Ona sadece baktım.

"E hadi geçsene." Yağmurda daha fazla ıslanmamak için arabanın önünden dolaştım ve şoförün yanindaki koltuğa geçtim. "Bunu neden yapıyorsun?"

"Sabah biraz kaba davrandığım için olabilir."

"Hayır ondan bahsetmiyorum. Neden sürekli yoluma çıkıyorsun."

"Bilmem kader." Kestirip attı. Gözlerimi devirdim eve geldiğimde saat 9 olmuştu. Annem Emreye ne kadar yemek için kalmasını söylesede reddetti. Gerçi benim istemediğimi fark ettiği için de olabilirdi orası ayrı. Yemek yedikten sonra. Yatağa gittim. Gözlerimi kapamamla uykuya dalmıştım...

KALPSİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin