3.Bölüm

61 7 3
                                    

"Dostum, Mary ile romantik bir pikniğe gittiğine inanmıyorum.Sen ondan nefret edersin." Jeremy, yemekhane masasına dayandı ve tepsimdeki patateslerden bir kaçını ağzına attı. "Ki bu nefretinin platonik bir aşk olduğuna emininim, tam bir klişesin."

Bu çocukla neden arkadaş olduğumu bilmiyordum.Mary'ye aşık olduğumu söyleyip beni sinir etmekten ve yemeklerimi aşırmaktan başka yaptığı bir şey yoktu.Ah bir de ne kadar mükemmel olduğu ile ilgili zırvalıkları vardı.

"Onunla romantik bir pikniğe gitmedim, ona aşık değilim ve lütfen yemeğimden kıskaçlarını çek." diye mırıldandım.Dün gece uyuyamamıştım ve konuşacak kadar bile gücüm yoktu.Hayır, uyuyamama nedenim Mary'yi düşünmem değildi.(Y.N:Cidden klişesin Max)

Tabaktaki son iki patatesi de ketçapa bulayıp ağzıma attım. "Biliyorsun, eğer onunla pikniğe gitmeseydim beni rahat bırakmazdı.Evimin önüne kamp kurabilirdi.Ciddiyim, yan komşumuzun  "Mahallede bir sapık var!" çığlıkları uğraşabileceğim bir şey değil."

Güldü ve omzumu pat patladı. "Sen öyle diyorsan.Her neyse, neler duyduğuma inanmayacaksın."

Gözlerimi devirdim, konuyu açan oydu ve şimdide geçiştiriyordu.Günün olaylarını bana anlatırken yanımıza diğer çocuklarda geldi.Mary konusunun arada kaynadığına sevinmiştim çünkü Jeremy olayları abartan biriydi, şuan anlattığı kavga olayının da abartıdan ibaret olduğuna emindim.Eğer çocuklara bir şeyler söyleseydi akşama kadar okulda dedikodular döner, çıkış saatinde evlendiğimiz için tebrikler alabilirdim.

"Max, yemeğin bittiyse gidelim.Ders birkaç dakikaya başlayacak." Düşüncelerimden sıyrılıp ayağa kalktım, çantamı omzuma astım.Boş tepsiyi ve tabakları ilerideki bölüme koyup koşarak çocukların yanına gittim.

Bay Hedge'in dersine geç kalmak ölüm turuna bedava bilet almak demekti.Kıvırcık, onu deli bir bilim adamı gibi gösteren dağınık saçları ve uzun sopasıyla "SİZİ APTALLAR!" diye bağırır, kısa bacakları ile ordan oraya koştururdu.Komikti ama aynı zamanda  korkunçtu.

                                                                                                   ***

Kıl payı Bay Hedge'in dersine yetişmiştik, ondan sonra sınıfa giren birkaç çocuğu azarlayışını eğlenerek izliyorduk.Başına gelmediği sürece eğlenceli bir durumdu.

Defterime rastgele çizikler atarken arka sıradan önüme atılan kağıt ile irkildim.Buruşturulmuş kağıdı elime alıp arkama döndüm.Lily duvar kenarındaki sırasında büzüşmüş, eliyle Mary'nin sırasını işaret ediyordu.Sıra boştu.Onu tanıdığım süre boyunca hiç devamsızlık yaptığına şahit olmamıştım.O ölecek kadar hasta olsa bile okula gelen tiplerdendi.Ya oldukça önemli bir şey olmuştu yada Mary bugün biraz asilik yapmak istemişti.

Önüme dönüp kağıdı açtım.Lily'nin bozuk el yazısıyla;

"Okul çıkışı basketbol sahasının oraya gel.Konuşmamız gerekiyor, ACİL!"

yazıyordu.Lily, Mary'nin en yakın arkadaşıydı.Boş sırasına ve nota bakarak konun Mary ile olduğunu tahmin ettim.Arkaya dönüp hızla kafamı salladım.O ise tahtaya yazılanları defterine geçirmekle meşguldü.Ben de önüme dönüp dikkatimi derse verdim, yoksa bu Bay Hedge'in dersini son alışım olmayacaktı.

                                                                                                  ***

Günümün geri kalanını derslere odaklanmaya çalışarak ve teneffüslerde etrafı soruşturarak geçirdim.Anlaşılan kimse Mary'nin neden gelmediğini bilmiyordu.İlk önce birkaç arkadaşlarının ağzından laf almaya çalıştım.Aldığım tek şey alaylar ve kahkahalar oldu.Katıldığı kulüplerdeki ve ortak ders aldığı birkaç kişinin de bir bilgisi yoktu.

Mary ve MaxHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin