Giriş

54 1 0
                                    


             Nereden başlasam? biraz karışık aslında çünkü anlatacaklarım çoğunuza saçma gelecek. Evet kabul ediyorum, genel bilgiyi açıklama kısmında verdim ama detay kısmını sizlere bölüm bölüm anlatacağım. Öncelikle, ben sıradan biriyim üniversite okudum orta halli bir ailede yetiştim herkes kadar insanım. 

            Ailemizde tek farklı olan kişi amcamdır. Kafası kel ama kenarlarında saçı vardır he birde Viking leri andıran turuncu kalın bıyığını unutmamak lazım verin eline balta falan isyan çıkarsın savaşsın. Kişiliği de isyankardı her gittiği yerde bağırır çağırır işini bitirirdi. Mesleği mi neydi? o bir arkeolog. Gerçi son 15 yıldır birden delirdi ve akıl hastanesine yatırdık. Neden olduğunu kimse bilmiyor onu en son gördüğümde çocuktum suratı bembeyazdı bıyıkları bile beyazlamıştı durumu siz düşünün ölü gibiydi ve siyah giyen adamların arasında hastanede yerini bulmuştu. Siyah giyen adamlar bize hiçbir açıklama yapmadı veya yaptılar da durum benden saklanmıştı. Onu çok severdim ziyaret etmemiz bile yasaktı onu orada ölüme terk etmek zorunda kalmıştık. Yaşıyor muydu acaba? Her neyse. Başıma gelen çoğu bokun sebebi ki o bok beni buldu belki bende biraz fazla kurcalamıştım bilmiyorum ama bok amcamdan geliyor. 

         Bir arkeologu neden paldür küldür  dört duvar arasına kapatırsın ki? Çok saçma. O gezerken keşfederken mutluydu. O kapatıldıktan sonra, bende büyümeye başlamıştım  artık internet çağındaydık ve her şeyi google a soruyordum. Bende meraklıyımdır fazlaca hatta çoğu şey meraktan geldi başıma. Araştırma yaparım özellikle içimin söylediği cümleleri takip ederim. Bir söz vardır ya meraktan ya... neyse devamını getirmeyeceğim anlayan anladı. Bana meraktan geldi. Üniversiteyi amcamın mesleği ile alakasız bir bölümde okudum işte mezun oldum iş güç bulmaya vakit ayırmadım çünkü evren hakkında kendi teorilerimi yaratmak bana daha güzel geliyordu. NASA'da çalışsam belki teorilerim doğru çıkardı belki de çoğu şeyi çözmüştük. Yine araştırma yaparken, aklıma amcam geldi. Fazla üzerinde durmamıştım o yoktu artık. Bir gün; hayat kafama adeta balyozla vurdu bildiğim tüm her şeyi biranda kenara atmak zorunda kalmıştım. Ailemi toprağa verdikten sonra,  kocaman evde yapa yalnız kalmıştım. Annemin son sigara kutusunu açıp sigaraya başlamıştım beni affetsin. Yaklaşık bir hafta kadar evde yas tutmuştum, geceleri ışık bile açmıyordum onların yokluğu beni derinden sarsmıştı. Kendime gelince, ailemden kimin kaldığını düşündüm. Amcam çoktan eşinden ayrılmıştı yani yengem yoktu. Kardeşim falanda yoktu aile oldukça dardı. Anne tarafından hiçbir tanıdığım yoktu herkes toprak altındaydı. Geriye sadece Viking kalıyordu. Eğer yaşıyorsa onu bulmalıydım yoksa kafayı yiyecektim. Gene derin, oldukça derin araştırmalar yapmaya başladım. Yukarıda sizlere bahsettiğim o bokun kenarından geçtim ama bir şey bulamadım. Elimde bir tek adres oluşmuştu, belki bu bir başlangıçtı. O gece erken yatıp, içeriye girme planları yaptım siyah giyen adamları unutamıyordum. Hala mı ulaşılamazdı? bilmiyorum. O yüzden sabah erkenden paldür küldür onun yattığı yere gidecektim her ne olursa olsun kafamda baya kurmuştum.Siyah giyen adamlar ya beni yakalarsa? ya vurursa? ya sorguya çekerlerse? Amma tırsmıştım he tüm cesaretimi toplayıp babamın bana aldığı minik arabama binmiştim. Hala annemin geçen yolculuktan kaldığı geçen yolculuk dediğim bir sene önceki şapkası kalmıştı. Neden mi öldüler? Yaşlanınca öbür tarafa gidiyorsun kimse sonsuza kadar yaşamıyor. Tahminen amcam yaşıyorsa seksen yaşında olması lazımdı. Gidince göreceğim diyerek gaz pedalına abanmıştım. Teknoloji sayesinde yattığı akıl hastanesine ulaştım. Burası eski bir malikaneyi andırıyordu, kocaman bembeyaz eski bir bina ve ona ait kocaman havuzlu bir bahçe. Havuz dediysem yüzme havuzu falan değil bildiğin ufak süs havuzu. Güzel bir mekan gibi görünüyordu. Her ihtimale karşı ciddi bir kıyafet giymiştim kendimi bir an iş adamı gibi hissetmiştim ya neyse. Kapıya yaklaştım, görevli bana gelmeye başladığında terlemeye başlamıştım. Ayak üstü milyonlarca bahane üretebilecek bir beynim var ama entrika katmak istemiyordum olaya. Görevli geldi, ve gayet normal bir şekilde amcamın ismini verdim. Adamın güleç suratı bir anda soldu  aha boku yedim derken benden biraz uzaklaştı ve elindeki telsizle bir şeyler konuştu sonra yanıma tekrar geri dönerek nazikçe bana yol verdi. Tüm gece kurmuştum kafamda ama şuana kadar siyah giyen adamlar veya tetikçi veya bana doğru koşan birileri yoktu.Arabamı park yerine doğru sürerken, insanların arasından geçiyordum. Kaderleri burada birleşmişti her ne olduysa oldu. Uygun bir yer bulduktan sonra, minik arabamdan indim ve malikaneye doğru yürümeye başladım. Burası mezar gibiydi, ölmeden mezara girmiş gibi hissettim. Devasa eski kapıdan içeriye girdiğimde hol ün Türk hamamından farksız olduğunu gördüm. Yer gök mermerle kaplanmıştı ayak sesim yankı yapıyordu. Biraz yürüdükten sonra, karşımda beyaz bir masa gördüm ve adımlarımı hızlandırdım. Görevli bayan sorgular gözlerle bana bakıyordu. Az çok insanların gözlerinden ne olduğunu anlayabiliyordum ve bu kadın tamamen delirmişti. Bozuntuya vermeden amcamın ismini verdim. Kadın önündeki bilgisayardan ismini tarattı ve bana geri döndü. 

EquironHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin