Bu bölümün adında neden come on diye haykırdım bilmiyorum. Aslında biliyorum sinirlerim bozulunca haykırdım ( garip garip huylarım var kabul ediyorum.) ben neden sinirlendim? Geçen bölümün sonunda yere yığılmıştım ya? Ayılınca kendimi nerede buldum bilin bakalım? Sarayın kapısında merdivenlerde uyurken. Bende sanmıştım ki; bir gizem çözülecek falan filan ama bir bok olmadı. Havada kararmıştı, geçen gece beni misafir eden aile beni tekrar misafirliğe davet etmişlerdi. Evlatları gibi hissediyordum anasını satayım.
Ertesi gün uyandığımda yine karnım zil çalıyordu ( geçen günkü meyveyle duruyordum) bana yine o meyveden ikram ettiler ama bu sefer akıllıca davrandım, ikram meyveleri tabakla birlikte alarak direkt köyün dışına çıktım o sıçtığım yere ( şortumu gömdüğüm yer) gittim ve orada yedim. Bunun ne bok yapacağı belli köyü birbirine katmanın bir anlamı yok. Meyveleri ağzıma götürmeden önce, üzerinde düşündüm. Şimdi ben onun parlak çekirdeğini toprağa gömsem, o parlak toz gelecek ( Tanrı'nın nefesi) acaba diyorum o toza dokunabilir miyim? Her neyse, meyveleri güzelce yedim artık alışmış gibiydim ya rahattım yani. Sonra vücudumdan hunharca çıkmasını bekledim önce gurultular başladı (ses başlayınca daha ıssız bir yer aramak zorunda kaldım) sonra ter ve sancı başladı ( tuvaletimi bulmuştum) ve jöle gölünün öbür kıyısında ve biraz daha ormana doğru olan bir bölgeye içimde ne var ne yok boşalttım sonra yine jöleye girdim ve temizlendim ( bu sefer gömmedim banane ya!) bu arada da meyvelerin parlak çekirdeklerini de atmadım he (işim var) beş tane çekirdeği avuçlarımda rahatça taşıyabiliyordum böyle tatlı bir ısı veriyordu ne yakıyor ne terletiyor çok tatlıydı. Hepsine birer isim bile takmıştım ( ateş, su, toprak,tahta,hava) sonra şehre geri döndüm. Şimdi gözlemlerime dayanarak söylüyorum o şehrin ticaret anlayışını çok merak ediyordum ve bu elimdeki çekirdekler hemen meyveye dönüşebiliyordu. Bu gezegene biraz dünyalı pazarlamacı lazım! elimde çekirdekler toprak alanı aranıyordum. Boş yer bulmak imkansız gibiydi herkes parsellemiş (arazi mafyalığı sırası) yürümeye devam ettim ve boş bir toprak alanı bulunca anlık parselledim. Equiron'lıların yaptığı gibi toprağı parlak tabakaya gelinceye kadar kazdım ve bir tane tohumu yani çekirdeği oraya yerleştirip toprağı örttüm (güle güle hava) güzelce şeklini verdikten sonra tozun gelmesini bekledim. Ulan bekle bekle gelmez bekle bekle gelmez... sonra o çekirdeği çıkarttım ve toprağın parlak tabakasını da kazmaya başladım parlak tabaka üst katman gibi değildi biraz daha macunumsu bir yapısı vardı bu sefer oraya koydum yine kapattım yine bekledim yine YOK!
Tutulmuştum oracıkta o gezegeni yakabilirdim. Ben sadece o parlak tozu... ( neyse ilerde okursunuz!) Yine kazdım yine çekirdeği çıkarttım bu sefer daha derine indim indikte parlak tabaka ısı kazanıyordu sıcaklamıştım içim yeter artık dediğinde çekirdeği koydum ve bekledim yirmi dakika sonra, artık yere bağdaş kurmuş küçük çocuklar gibi toprakla oynuyordum tam ümidimi kestiğim anda bir dişi bana doğru yaklaştı ayırt edemiyordum ama erkeksi dürtülerim bu dişinin... Hassiktir !(bana tecavüz eden kadın! bir oğlun veya kızın oldu diyecek ve ben anlamayacağım! sakin olmalıyım!)Kız bana yaklaşırken her yerini süzdüm bir bozukluk yoktu kusursuz hatları yine aynı duruyordu. Neyse bana doğru yaklaştı önümde diz çöktü ve parlak kocaman yeşil gözleriyle bana baktı ( evet manzara seks kokuyordu!) sonra çekirdeği gömdüğüm alana elleriyle bir şeyler yaptı böyle şekil mekil verdi saçma sapan ve gülümseyip ayağa kalktı. Kısa bir süre sonra o parlak toz geldi ve toprağa giriverdi. Şimdi geçen gün yaptığım araştırmalara göre bu toz bunlar için kutsaldı! ee şimdi bu karıda gitmiyor ben bu toza bir şey yaparsam ne olur bilmiyordum o yüzden efendice ağacın çıkmasını bekledim. Büyüdükten sonra, tecavüzcü dişi el kol yaparak gülümseyerek uzaklaştı (kur yapmadı, belki de yaptı! evine mi davet etti! siktir et!) şekle baktım bu bir mesaj gibiydi ama o şekli hafızama kazımayı başardım ve diğer çekirdekleri kendim ektim parlak toz gidip gidip geliyordu. Artık beş tane ağacım vardı kimse de bir şey diyemedi dünyada bunu yapsam ohohoho kan gövdeyi bile götürebilirdi her neyse. Her şey tamamlandıktan sonra daldan bir tane meyve kopardım yumuşaktı avucumun içinde onu bir güzel ezdim yere döküldü çekirdek gene elimde kaldı ama bol suluydu. Ben bunların ne tepki vereceğini merak ediyordum ve dahice bir fikir buldum hahahaha! bunların meyvelerini bunlara meyve suyu diye satacaktım! şişe lazımdı veya bardak her ne bok kullanıyorlarsa ve bir masa tabi görebilirsem. Derhal beni misafir edenlerin evine koştum karşılıklı bir şeyler konuştuk ama ne ben onu anladım nede o beni her neyse mutfağa gittim gözüme kestirdiklerimi aldım "insanca" aldım ve gidiyorum geri getireceğim anlamında beden dilimi kullandım ve gittim (anlamamıştı boşverin)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Equiron
General FictionDeli amcanın yarım bıraktığı onu buldu o bundan kurtulmaya çalıştı ama tüm çabası boşa çıktı. Gizlenmiş bir durum avuçlarının arasında duruyordu. Artık geri dönüş yoktu, o bir başlangıçtı inanılmaz şeylerin başlangıcı aslında delirmiş gibiydi oda i...