Oturduğumuzdan beri beni endişeyle süzen Lauren'ı sabırla bekledim.
"İyi olduğundan emin misin?"
Ona anlatamazdım,Matt'e söyleyebilirdi,ki bu olaya kimsenin müdahale etmesini istemiyordum.
"İyiyim.Sadece uykum var ve uyuyamıyorum.Depresyonda falan değilim.Uyku ilacına ve on iki kişilik frambuazlı pastaya ihtiyacım var"dedim ve kocaman-gülümsedim.
"İyisin."dedi ve güldü.Ardından telefonu eline alıp pasta getirmelerini söyledi.Kral dairesinde oturuyorduk,ne olursa getiriyorlardı.
"Matt'le buluşacağım.Sinemaya gideceğiz"dedi ve parmaklarını salladı.
"Arka sıralarda bol şanslar.."dedim ve bende gülmeye çalıştım.
Bir an durdu ve gülümsemesini çekti.
"Anlamadığımı sanma.Eve gelince konuşacağız."dedi ciddiyetle.Ciddiyeti beni bir an için de olsa titretmişti.
"Birşeyim yok.Uykusuzum ve Aidan beni bugün çok yordu.Yağmurda da ıslandım,hasta oldum."
"Götüme konuş Evelyn.Eve gelince görüşeceğiz."dedi ve telefonunu alıp çıktı.Odada yalnız kaldığımda Hayes'in sözlerini tekrar aklıma geldi ve ruhum çekilmiş gibi hissettim.Onu incitecek birşey yapmamıştım.O beni tekrar tekrar öldürüyordu.Haaas
Geri dönerken doğru mu,yanlış mı yaptığımı düşünüyordum.Yanlış yapmıştım,tamamiyle yanlıştı.Ona söylediğim son cümlelerin üzerinde büyük etki bıraktığını anlamıştım.Bedeninden yayılan yoğun öfke ve nefreti,sol göğsünün üzerinden,diğer duyguları delip geçen hayal kırıklığı beynime ateş saçmıştı.BÜYÜK HATA!Islak zemine çakılıp kaldım.Şuan hissettiğim korku ve endişe götümden terler akıtmama sebep oluyordu.Kendine zarar vermesi düşüncesi beynimi yiyordu.Bu düşünceye aldırmamak istesemde bir türlü gitmiyordu.Şimdi gidemezdim,çok geçti artık.
Hani iki gün önce gördüğüm ayakkabıyı o an alamayıp,ertesi gün koşarak ayakkabıyı almaya gidersin de numarası kalmaz ya.O kadar gecikmiştim işte.Yürümeye devam ettim,restoranta girdim ve merdivenleri çıktım.Oturduğumuz masaya gerginlik hakimdi.İçimde büyüyen kıskançlık ve endişe duygusu ruhumu emiyordu.
Senin Evangeline'i emdiğin gibi mi?
Jake ve Nash koltuğa gömülmüşlerdi,Evangeline'den de çıt çıkmıyordu.Sandalyeme oturdum.Islaklık rahatsız ediciydi.Cebimden telefonumu çıkarıp masaya koydum,Evelyn'i arama dürtüsünü akciğerlerimin derinliklerine ittim.Nash diğerlerini umursamadan,nadiren kullandığı ses tonunu kullandı.
"Ona ne dedin?"
"Hiçbirşey"
Alayla sırıttı cevabıma karşı.Çenesini sıvazlamasını ürkmeme sebep oluyordu.
"Gidelim mi?"diyen Jake'in tuhaf bulduğum sesi,cılızca parladı.Telefonumu alıp toparlandım,benimle birlikte onlar da kalktı.Nash masaya bir miktar para bıraktı ve merdivenlere yöneldik.Nash gerilim havasını eve kadar getirmişti.Ev dediğim,dağ evine gelmiştik.Ben duşa girmeye yeltendiğimde omzumdan tutup koltuğa oturttu.Karşıma geçti ve psikopatča beni süzdü.
"O kızı üzdüğün yetmedi mi Hayes?Daha ne kadar ona haksızlık edeceksin?"
"Bilmediğin şeyler var."dedim.Ayağa kalkmamı,yine onun sert bakışları engelledi.
"Öyle mi?Bilmediğim şeyler neymiş?Ne zamandır birbirimizden sır saklıyoruz?"
"Bunu söyleyemem Nash."
"Söyleyeceksin.Seni bu kadar alçak birine dönüştüren sebep nedir?"
"Babası."dedim tıslarcasına.
Şuan sinir krizinin ortasındaydım ve bu bana cesaret veriyordu.Bir daha bu cesareti zor bulacağım için herşeyi anlatacaktım.Nash 'Babası' cevabına haklı şekilde şaşırmıştı,çünkü babasının yıllar önce öldüğünü sanıyordu.Hala duvar halısını incelerken,
"Öldüğünü sanıyorsun,"
"ama yanılıyorsun."
"O ölüydü Hayes.Gözlerimle gördüm.Ayaklarımın dibindeki o görüntü dün gibi aklımda."dedi.
"Bende senin kadar hatırlıyorum Nash."
"Hayır.Sen şuan saçmalıyorsun.O öldü.Deliriyor olabilirsin çünkü bu imkansız."dedi,ama kendisi delirmişti.
Bende sinirden delirecektim.
"Sus ve dinle!"diye bağırdım.
"Dinliyor musun?"
Kafasını salladı.
"Biz çok yakın arkadaştık,hatırlıyor musun?Evelyn ve ben?"
"Hı-hı?"
"Biraz büyüdüğümüzde,arkadaşlığımız,farklı şeylere bürünmüştü ve Morgan'ın bana tiksintiyle baktığı günleri unutamıyorum."
"Buraya gelmeden,7ay önce gölün kenarındayken oturduğum banka oturdu.Onu farketmemiştim.
"'Uzun zaman oldu.' demişti çatallı sesiyle.Yanıma bakamamıştım.Beni kendine çevirip yeşil alayla bakan gözlerine bakmaya zorlamıştı ve bana aynen şöyle demişti;'Kızımdan uzak duracaksın.Meydanı asla boş bırakmadım küçük veled.Ne senin başına,ne de küçük aşkböcüğün Evelyn'in başına bela açmak isteyeceğini sanmıyorum,ki onun kılına zarar gelse dünyayı devireceğini sanıyorum.'"
"Bu imkânsız!"
"Lanet olsun Nash!"
"Ona zarar gelmemesi için herşeyi yapıyorum."
"Bir baba kendi kızına zarar verir mi Hayes?Beyin oradaki,toprak değil."
"'Blöf yapıyorsun' demiştim,ukalaca.Bir hafta sonra Evelyn ve Marlen kaza yaptı Nash.Evelyn'e birşey olabilirdi."
Ensesini kaşıdı,
"O hayatta.Yemin ederim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Came For You(H.G. fanfiction)
FanfictionI'm your dream I'm your eyes I'm your pain I'm your hate I'm your life I'm you Sad but true