KURALLAR

45 12 9
                                    

Sanırım kahvaltımı yemeyip didiklemem yalnız Mary'nin değil erkek arkadaşım Jason'un da dikkatini çekmiş olacak ki sormaya karar verdi. " Reb tatlım neyin var?"

"Sence?"

"Gerçekten anlayamıyorum. "

"Jason, sen ve Mary'nin bu kadar rahat olmasını gerçekten anlayamıyorum. İki gün sonra Savaş Oyunları başlıyor ve siz hiç tedirgin görünmüyorsunuz!"

"Rahat ol bebek! Unuttun mu biz en iyileriz tedirgin olmanı gerektirecek bir durum yok ortada."

"Hatırlatırım en iyisi olan sadece biz değiliz rakip okul öğrencileri hatta bu okulun geri kalan kısmı da bizimle aynı seviyede J. "

Jason'a destek olan Mary'de beni rahatlatabilmek için sözü devraldı. "Unutma benim görebildiğim en iyi keskin nişancı sensin. 6 yılda kendini ne kadar iyi geliştirdiğini ikimiz de biliyoruz."

Bu okula 12 yaşımda girdim. Ve benim gibilerin hafızasında aile kavramı yok oldu. Çünkü bizi himaye altına aldıkları zaman geçmişimize dair hepsini unutturdular. Benim için aile buradaki arkadaşlarım demek...

6 yıldır buradayım ve beklenilen büyük gün yalnızca 48 saat uzaklığımda.

Yemekhaneye hışımla giren okulun havalı çocuğu Brant ön sıralarda oturan çocuklardan birinin içtiği su bardağını aldı ve yere döktü. Ardından diğer çocuğun elindeki çatalı alarak elindeki bardağa çatal yardımıyla ritmik bir şekilde vurmaya başladı.

"Hey susun sizi ezikler! Bay Steven yemek sonrası konferans salonunda bizi bekliyor. "

Demesine kalmadan herkes elimdeki çatal bıçağı tabağına geri bıraktı ve çıkışa doğru harekete geçti.

Salona girdiğimizde ön sıralardan 4 sıra orta sıralardan iki sıra ve en arkadan yaklaşık 5 sıra boştu. Üç kişi olduğumuz için ortadaki seçeneği eledik. Arkaları da hiçbirimiz tercih etmezdik. Mecburen öndeki 4 koltuğun üçüne Mary,Jason ve ben yerleştik.

Salondaki herkes yerini aldığında nükleer programlama öğretmenimiz Philip Steven sahneye çıktı. Bay Steven neredeyse bütün öğrencilerin sevdiği bir eğitimciydi.

Aile kavramını yitirdiğimizde kendimizi boşlukta hissettik ve okulla birlikte derslere de adapte olamadık. Bay Steven bunun farkındaydı. Bizim, birbirimize sıkı sıkıya bağlanıp birbirimizi de aile gibi görmemiz konusunda bolca çalışmış ve bunun sonucunu da almıştı.
Elbette okuldaki herkesle bu durum geçerli değildi. Belirli kişilerle olan arkadaşlığım daha iyiydi.

12 yaşında buraya geldiğimde önce Mary'i buldum. 15 yaşındaki kızlar Mary'i kendilerine hizmet etmesini yani bir nevi uşaklık yapmasını istemişlerdi. Buna gerekçe olarak da kendilerinin büyük olduğunu öne sürmüşlerdi.
Mary bunu elbette kabul etmemişti. Hatta onlara diklenmiş sonunda da iyice hırpalanmıştı.

Yatakhaneye girdiğimde duvarın köşesinde dizlerini çekmiş ve sesini kimseler duymasın diye de yastığın tekini ağzına kapatmış masallardan fırlamış güzellikte bir yaşıtımla karşılaşınca çabalamama gerek kalmamıştı.  Ayaklarım benden bağımsızlığını ilan etmişçesine yanına ulaşmış ve önünde eğilmişti.
Ona benden korkmamasını söylemiş ardından yaralarını temizleyip elimizden geldiğince sarmıştık. İşte o gün benim için kardeş kavramı oluşmuş ve birbirimize kopmaz bağlarla kenetlenmiştik.

Jason ise okula 14 yaşında alınmış, bizden iki yaş büyük, şu an ise 20 yaşında.

15 yaşındayken ona platonik bir şekilde tutulmuştum. O tabi ki benim farkıma bile varmamıştı. Ben de bir nevi aşkımı kalbime gömmüş onu unutmayı başarmıştım. Ancak kadere bakın ki 16 yaşımdayken nişancılık dersinde aynı gruba düşmüş 1 yıl boyunca aynı sınıfta  nişancılık dersini almıştık. Derse,  ilk zamanlarda onu izlemekten odaklanma sorunu yaşamış dersteki düşüşüm sonunda da yönetim tarafından uyarı almıştım. Onu kalbimden uzaklaştırmayı bir süre başarmıştım.

Okul döneminde 9 ay ders işleyip kalan 3 ayda ise yaz oyunları etkinlikleri yapılıyordu. Bu oyunlar bizi olası bir savaşa hazırlamak konusunda çok önemliydi.

Kaderin cilvesine bakın ki Sanal Savaş oyununda Jason ile aynı gruba denk gelmiştik. Bizi kristal bir meydana bırakıyor ve simülatör yardımıyla yapay bir savaş ortamı yaratılıyordu. çeşitli yaratıklarla mücadeleye giriyorduk ve vurulan yanıp oyun dışı kalıyordu.

Bu oyun sayesinde Jason'la birbirimizi daha yakından tanıma fırsatı edinmiştik. Onun söylediğine göre de benden hoşlanmasının sebebi bu oyunmuş... Bundan üç ay sonra ise bana çıkma teklifi etti ve o günden beri birlikteyiz.

Üçümüz birbirimize çekirdek bir aile olduk.

"Çocuklar lütfen susun artık!"

Bay Steven'ın uyarısıyla beynimdeki düşünceleri uzaklaştırıp konuşmasına dikkatimi verdim.

"Sizi buraya niçin çağırdığımı tahmin edebiliyorsunuzdur elbet"

Savaş oyunları hakkında çağırdığını hepimiz biliyorduk.

"Tahmin ettiğiniz gibi sizi buraya Savaş oyunları hakkında bilgi vermek için çağırdım." Oyunların kuralları 6 yıl öncesinden yani siz daha buraya seçilmeden önce belirlenmişti.
Biliyorsunuz ki Hector devletinde de sizin gibi bir okul var. Biz eğitimciler altı yıl boyunca iki okula da denk eğitim vermeye çalıştık. Hiçbirinize diğerinden fazla özen göstermedik. Hiçbirinize de az destek vermedik. Bu eğitim sonucunda tahmin ediliyordu ki  eğitimi tamanlayamayan diğerlerinden biraz daha eksik kalanlar olacak. Bunları devletler çürük elma gibi görüyor ve yine tahmin edersiniz ki çürükleri ayıklamak için bir şeyler yapmaları gerekiyor.  Buna alternatif olarak Savaş Oyunlarını düzenleme kararı aldılar. Peki sonuç olarak bu ayıklamayı nasıl yapacaklarını merak ediyorsunuz elbette. Bu okuldan 10'ar kişilik 5 grup diğer okuldan da 10'ar kişilik  5 grup oluşturulacak ve bir arenaya 2 saatliğine bırakılacaksınız. Elinizde yalnız bir tane silah ve onun içinde yalnızca 5 adet mermi olacak diğer her şey ise serbest. Hayatta kalmak için 2 saat arenada dayanmanız gerekecek. Sonuçta kalanlarla bir yenilmezler ordusu oluşturmuş olacağız."

Bay Steven konuşmasını bitirdiğinde şaşkınlıktan ağzım açık kalmıştı. Sonunda kendimi toparlayıp kafamı kaldırdım ve çevredekileri süzdüm. Onların da benden aşağı kalır yanları yoktu. Hepimizin aklındaki soruysa eminim şuydu: Yani biz birer piyon muyuz? Hükümetler de bizi kendi selametleri için feda mı edecek?...

İSTİLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin