SAVAŞ OYUNLARI BAŞLASIN

30 2 2
                                    

Bay Steven konuşmasını bitirdiğinde şaşkınlıktan ağzım açık kalmıştı. Sonunda kendimi toparlayıp kafamı kaldırdım ve çevredekileri süzdüm. Onların da benden aşağı kalır yanları yoktu. Hepimizin aklındaki soruysa eminim şuydu: Yani biz birer piyon muyuz? Hükümetler de bizi kendi selametleri için feda mı edecek?...

Ayaklarım tekrar benden bağımsız bir şekilde hareketlendi ve ayağa kalktım ağzımdan cümleler dökülmeye başladı. "Ne yani bizi iki hükümetin iktidar hırsları yüzünden mi feda ediyorsunuz?" Gözlerimi Bay Steven'ın gözlerine kenetlediğimde gözlerinden şaşkınlık endişe ve yoğun olarak da korku aktığını gördüm.

"Bayan Carter siz ne dediğinizin farkında mısınız? İki hükümetin de amacı Dünya'mızın sonsuz güvenliğini sağlamaktır. Başkanların icraatları sorgulanamaz. Bu dediğinizin tekrarı olmasın lütfen aksi halde sizi disiplin kuruluna sevk etmek zorunda kalırım."

Sözleri salonda soğuk duş etkisi yaratırken salondan onaylamaz sesler yükselmeye başlamıştı bile. Bay Steven'ın gözleri salonda bir süre oyalandıktan sonra beni buldu ve soğuk bir sesle artık çıkabileceğimizi belirten cümleleri söyledi ve salonu terk etti.

Salondan uzaklaşan ayak sesleri ve fısıltılar tamamen kesildiğinde iki kolumdan koltuktan havalandım ve ayağa kaldırıldım o an bacaklarımda, ayağa kalkacak gücü bulamamış olduğumu fark ettim. Bir koluma Mary diğerine Jason girerek yürümeye başladık. Bahçedeki kafeteryaya indiğimizde Jason; Mary ve bana kahve almak için gitti. Mary elbette daha fazla duramamıştı: " Reb sence yaptığın ne kadar mantıklıydı?

"Bilmiyorum Mary o an sadece doğru olduğunu düşündüğüm şeyi yaptım."

"Söylediğin şeylerin bir bedeli olabileceğini düşünmen gerek. "

"Lütfen bana akıl vermeye kalkma bugün benim için çok yorucu bir gün oldu yatakhaneye çıkıp uyuyacağım. Neyse görüşürüz."
Tam arkamı dönüp yürümeye başlamıştım ki aklıma gelen şeyle duraksayıp arkama döndüm.
"Ha bu arada Jason'a da söyle beni merak etmesin. Aynı şey senin için de geçerli."

"Peki iyi uykular sana"

Yatakhaneye çıkıp dişlerimi fırçaladım ve pijamalarımı giydim kafamı yastığa koyar koymaz günün stresinden uzaklaşıp uykuya daldım.

    **********************

Güneş ışıklarının yüzüme vurmasıyla gözlerimi araladım. Yatar vaziyette çevreme bakındım ve ben hariç herkesin uyuduğunu gördüm. Saate baktım ve dün erken yatmış olmanın faydasıyla yaklaşık bir saat erken uyanmış olduğumu gördüm. İlk önce banyoya girip duş aldım ve dişlerimi fırçaladım. Üstüme günlük bir şeyler giyip kahvaltıya inmeye karar verdim. Mary'nin hâlâ uyuduğunu görünce uyandırmak istemedim ve yalnız başıma yemekhaneye girdim. Yemekhanenin boş olması avantajıyla sıra beklememe gerek kalmadan tabağıma bir şeyler alıp cam kenarındaki masaya oturdum.

Oldukça yavaş yemiş daha doğrusu pencereden manzarayı izlemekten doğru düzgün yemek yiyememiş olmalıyım ki henüz tabağımı yarılayamadan Mary şen şakrak haliyle yanıma geldi ve karşımdaki sandalyeye oturup  tabağını masaya koydu.

"Günaydın bebekk"

"Günaydın Miyavv" ona böyle dememden her zaman rahatsız olurdu ben de onu bu kelimeyle sinir etmekten oldukça keyif alırdım.

"Oldu ben gideyim o zaman" deyip hareketlenmesiyle alelacele kolundan tuttum.

"Lütfen sadece şaka yaptım Mary. Bu kadar kolay kızma."

"Tamam Tamam kızmadım. Ee Jason nerede?" Demesine kalmadan Jason seslendi:

"Günaydın kızlar"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 17, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İSTİLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin