-Hı hı evet o zaman haftaya tekrar bekliyorum.
Tamam o zaman haftaya dedi koyu kestane saçlı Lewis kotlu kadın. Çantasından Rayban'larını çıkarıp gözüne yerleştirdi hoş bir şekilde gülümsedi ve kapıyı çekip çıktı.
Eylül duvardaki saate baktı 12.35 . Seanstan biraz erken ayrıldı diye düşündü.
-Ya tabi anlatacak sorun olmayınca neden ayrılmasın zaten. Aoov sesli düşünme.
Bugünlerde çok sık olmaya başladı nedense bu şey.
Tamam şimdi işimden biraz bahsetmem gerek galiba. Aslına bakarsanız klinik psikoloji aklımın ucundan bile geçmeyen bir bölümdü. Asıl istediğim şirketlerde çalışmaktı hatta birkaç yere başvuru bile yapmıştım ancak sonra İlaydacığımın aklına uyup onun çalıştığı kliniğe başvurdum ve bingo bildiniz şu an orda çalışıyorum yani burda. Klinikleri beğenmediğimden değil ama buraya özellikle buraya gerçekten konuşmaya ihtiyacı olan kimse gelmiyor. Neden çünkü burası sosyetik insanların, zengin mekanların ortasında bir klinik. Şu sıralar tüm sosyete kadınlar arasında psikoloğa gitme furyası başladı. Tam anlamıyla bunun içine düştüm. Cidden düştüm. Kendimi boşuna okumuş hatta yararsız (bir psikolog için en berbat his sanırım bu) hissediyorum. Buraya gelenlerin tek yaptığı muhteşem hayatlarından bahsedip "Sizce nasıl iyi mi ?" diye sormak. Ee haliyle ben de bıktım. Yani tam anlamıyla hiçbir şey yapamamaktan bıktım. En büyük dertleri istedikleri ultra lüks çantanın tükenmiş olması ve firmanın bunu üretmemesi olan insanlara ne gibi bir yardımım dokunabilir ki ? Diyeceksiniz ki niye burdasın ayrıl o zaman. Eh o da pek mümkün değil. 1.si hastalarımı (her ne kadar hasta olmasalarda) yarı yolda bırakmış olurum. 2.si böyle bir şey yaparsam adımı oldukça kötü bir ünle duyurabilirler (halbuki şimdi bana bu insanların arkadaşları eşleri dostları dıdısının dıdısı ya da hava attıkları kim varsa geliyor). 3.sü herhangi bir seans ücretinden daha da fazla ücret alıyorum (yani kalmamdaki en büyük etken hangisi hala çözemedim -meslek etiği mi para mı ?). Ve tabi İlayda'nın işyeri sahibine (Jale Hanım) öve öve bitiremediği bir insan olduğum için öyle bırakıp gidemiyorsun çünkü Jale Hanım da senden oldukça memnun falan falan.
Tamam şimdi eve gidip hazırlanmam ve kursa vaktinden önce (her zaman bunu yapın faydasını göreceksiniz) gitmem lazım.
~~~
Nerdeydi bu bina? Ah neden yol hafızam bu kadar kötü ve neden navigasyonum benden de kötü? Halbuki oldukça iyi bir tane almıştım ama beni drama okulu yerine bir çiçekçi dükkanına götürdü.
~~~
Neyse güç bela buldu binayı ve şimdi park yeri bulması gerek. Bulamadı. Hala bulamadı. Yürüme mesafesini baya baya geçti ama hala bulamadı. Ah buldu!
Aghh ondan önce siyah pahalı bir araba park etti. Eylül'ün gözleri doluyor galiba. 1 sn bekler misiniz?
-Aptal aptal aptal adam ahh orayı önce ben görmüştüm. Off işin yoksa yeniden bul ve o kadar erken geldiğim halde sanırım geç kalacağım. Moral şu an sıfır.
İn bakalım seni şanslı serseri. İn. Yürü bakalım şimdi. Oha bi daha yürüsene önümden. Ayy aman neyse sanki hiç yakışıklı adam görmedim ayrıca benim park yerimi çaldı. Yani nasıl göründüğü beni hiç ilgilendirmiyor. İlgilendirmemeli. Gerçekten.Eylül arabanın içinde kendi kendine konuşa dursun birden düüüt diye bir ses geldi. Aha arabaların biri park ettiği yerden çıkmış. Gir gir gir aferin kızıma.
İşin yoksa yürü şimdi. Ahh iyi ki ayağıma Converse'leri geçirmeyi akıl ettim. Gerçi bu durumda keşke Nike'ları giyseydim diyorum ama sandaletten iyidir bunlar.
Heyy şu önümdeki park yeri hırsızı yakışıklı değil mi? O gerçekten de. Hızlı hızlı yürüyüp önüne geçip ah ne saçmalıyorum ben. Ortaokullu ön ergenler gibi. Saat 2 olmuş. Ders 2 buçukta ama oraya yürüyerek gitmem bi 15 dakika alır desek yani aferin bana nerdeyse geç kalıyorum hem de erken gideyim derken.
Derken kocaman bir araba zınk diye yan tarafında durdu. Yani aralarında bi 30 santim var yok. Ve araba hala kornaya basmaya devam ediyor. İçinden kırmızılar içinde kahve güzeli bir afet indi. Yüzü sinirden morla kırmızı arası acayip bir renkte.
-Manyak mısın be kadın? Ne işin var sokağın ortasında senin? Az daha çarpıyordum sana. Heey! Dilinimi yuttun be sen ?!
Eylül kafası karışmış daha doğrusu aklı bir karış havada bir halde caddenin ortasında dikilmeye devam ediyordu.
Neden sonra kadının suratına baktı. Güzelmiş diye geçirdi içinden ve sonra beni eziyordu diye geçirdi heyy beni eziyordu diye bir daha geçirdi. (Jeton yeni düştü sanırım)
Tam özür dilemek için kafasını kaldırdı ki (çünkü anladığı kadarıyla kadın buna benzer bir şeyler duymak istiyordu) caddenin köşesindeki dönüş yapılamaz tabelasını gördü.
Kendini bilmişliğin verdiği bir edayla "Şurada dönülmez tabelası var kör müsünüz ? " dedi.
Kadın kafasını çevirdi alı al moru mor bir ifadeyle yeniden Eylül'e baktı. Sinirli bir şekilde arabasına bindi ve geldiği caddeden geriye doğru sürerek uzaklaştı.
Ahahah bu neydi şimdi bana hakaret eden kadındı. Mağdur olan ve az daha arabanın altında kalan bendim. Ben haklılığımı ispat edince sinirle burdan ayrılan kadındı. Sokağın ortasında sap gibi kalan yine bendim. 7 dakikamı çalan kadındı. Geç kalan yine bendim. Geç. Kalan. Geç kaldım. Aghh. Koş.
Aha caddenin köşesinde dikilmiş bana bakan yakışıklı park hırsızıydı. Ona bakan ve şapşal bir biçimde gülümseyen yine bendim! Gülümsedim mi? Ahh hayır !
- Siz iyi misiniz acaba bayan?
Bir yandan bana doğru geliyordu.
- Bir bakalım az daha arabanın altında kalıyordum ve sürücü hatalı olmasına rağmen bana hakaret edip gitti ve ben plakasını bile almadım. Sanırım daha iyi günlerim olmuştu.
Park hırsızı (yakışıklı demiş miydim?) iyiden iyiye gülmeye başladı hatta şu an ufaktan kahkaha atıyordu tabi ben de öyle.
-Ben Emre.
-Eylül.
Gülümsedi. Ah evet sanırım ben de gülümsedim yani onunki kadar iyi olmasa da. Saatine baktı.
-Gerçekten üzgünüm geç kaldım.Hemen gitmem gerekli. Siz iyisiz değil mi?
-Evet evet gayet iyiyim. (Yersen) Siz yetişmeniz gereken yere yetişin lütfen.
-Gerçekten geç kaldım kalmasaydım eğer yani ...
-Evet yetişin lütfen ben iyiyim. (Yersen)
Sanki geç kalmasaydı ne yapacaktı ki ?
Ve koşmaya başladı sanırım sahiden geç kalmıştı. Eyvahh! Saat ikiyi çeyrek geçiyor sanırım ben de geç kaldım.
Yazarın notu: Medyadaki kadın şu az daha Eylül'ü ezip hikayemizi başlamadan bitirecek olan kadın.
Yazarın notu2: Bölümlerde geçen insanları koymaya çalışacağım ama kafanızdakine göre insan bulmak o kadar kolay bir iş değilmiş.
Yazarın notu3: Ayy insanların seni okuması çok güzel bir şeymiş öpüldünüzz ;))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mükemmel Hasta
ChickLitYaa siz şimdi psikoloğa falan gitmekten hoşlanmazsınız belki (kötü ünlüyüz birazcık) ama benim kliniğe bi uğrasanız hiç fena olmaz aslında hem ben de sorunlardan bunaldım belki bu sefer ben size açılırım olmaz mı? Eylül'ün hayatı gayet güzel giderke...