Buhar

80 8 0
                                    

Elimde tuttuğum şeyin yani kendisi tulumum olurda. Ne işi vardı bu yastığın altında? Yani işin tuhaf yanı ömer'in yastığının altında bir eşyamın bulunmasıydı. Sapık mıdır nedir? Bir de iç çamaşırı mı alsaydın yalancı.

Bir de hayır diyor. Gördük hayır-

"Ne işin var odamda?" Diye ani bir bağırışla yerimden zıpladım.
Başparmağımla ön dişimi yukarı doğru iterek yani yaptığım şey şu demek oluyor "Ödüm patladı ya."
Tabii yasıda benden.

Tulumumu yukarı kaldırarak "Tulumumun sen de ne işi var?"

"İlk önce benim odamda ne işin olduğunu söyle? Ben sana kaç kere söyleyecem odama izinsiz girmeyeceğini?"

"Tulumumu her yerde aradım ama sadece senin odan ve banyo'ya bakmamıştım. Ve senin odana girdim. Belki yanlışlıkla gelmiştir diye."

Rahatlamış gibi bir oh çekerek "Tamam o zaman git giyin."

Tulumumla birlikte odama girip kapımı kapattım ve hemen üzerime giyip arka fermuarımı çektim. Odamda hiç makyaj malzemesi olmadığı için kendime iş bulup paramı kazandıktan sonra alacaktım. Onun parasına şu anda ihtiyacım olabilirdi ama paramı kazandıktan sonra bana aldığı her şeyin parasını verecektim.

Odamdaki banyoya girip saçlarımı taradım ve sıcak olduğu için at kuyruğu yaparak banyodan ve ardından odamdan çıktım. Merdivenleri inip salona geçtiğimde onunda burada olduğunu ve üzerine parlament mavisi,yakası gri renginde olan bir gömlek altınada yaz rengine uygun beyaz bir kot pantolon giydiğini ve ona çok yakıştığını farkettim ama tabi ki bunu suratına söylemeyecektim.

Geldiğimi farkedince odadan çıkıp kapıya doğru ilerledi ben de onu takip edip tulumumun renkliliğini uyum sağlayacak kırmızı-beyaz dolgun topuklu ayakkabılarımı giydim o da önü beyaz diğer bölümleri siyah olan bağcıklı adidas ayakkabılarını giydi. Topuklu ayakkabılarımı nerden buldun diye sorarsanız iki gün önce polaristeki bir alana bir bedava kampanyasından almıştım. Diğer ayakkabımda mercan renginde yüksek topuklu bir ayakkabıydı. Ankaraya geldiğimde kalan paramla aldığım ayakkabıları içime sinerek almıştım. Ve ilk defa ona muhtaç olmadan almıştım.

Evin kapısını kapatıp siyah arabaya doğru ilerledik. O sürücü koltuğuna geçerken ben de arka koltuğa geçtim. Benim ne yaptığımı merakla izlerken "Niye öne geçmedin?"

Kafamı cama çevirerek "Canım istemedi." Dedim ve yine konuşmaya başladı "Bugün olanlardan dolayı mı?"

Evet. Öyleydi ve gerçek sebebini öğrenememiştim. O istediği her şeyi benden öğrenirken ben ondan hiçbir şey öğrenemiyordum ve bu benim hiç hoşuma gitmiyordu. Şimdi de onu sinirlendirmek  için büyük bir çaba sarfediyordum. "Hayır alakası yok."

"Alakası yoksa gel."

Gelmeyecektim. Hem ne diye zorluyorsun ki? "Gelmiyorum."

Aniden bağırınca yine yerimden sıçradım. Galiba benim ölüm sebebim öd patlamasından olacaktı. "Geleceksin lan geleceksin. Gelmek zorundasın. Benim dediğim her şey olmak zorunda. Anladın mı?"

Hiç etkilenmemiş gibi sesimi sakin tutarak "Anlamadım efendim. Sen gel deyince ben gelmem eğer gelme dersen gelirim. Benle inatlaşma. Ve bana bağırma. Hem sen kimsin ki bana bağırıyorsun? Ölen annem misin ya da hayatımda hiç görmediğim ama yaşadığını bir nebze olsun hissettiğim babam mısın? Hayır. Hiçbiri değilsin. Her zaman beni üzüyorsun ve yine her zaman ki gibi ağlatıyorsun."

Dikiz aynasından baktığında gözlerindeki sert ifade gitmişti ama kaşları hâlâ çatıktı. Ben de zannetmiştim ki onunda duyguları var. Onunda belki ilerde aşık olabilecek ya da sevecek bir kalbi var. Ama yoktu. Zaten ben onun birini kırmayarak konuşacağını ya da imkansız bir şekilde birini seveceğini düşünsem bile hiçbir zaman umut etmemiştim. Umut edipte tekrardan kalbimin kırılmasından korkmuştum belki. Ne biliyim belki de bencilimdir. Ben belki ukalayımdır,dik başlıyımdır,inatçıyımdır.

Psikopat Yakışıklı(ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin