Biz hala karegorafiyi calisirken bas koc bize seslendi.
Hepimiz ona donduk. Oha olum o nasil bir sac kesimi?
Ama cok guzel.
Adama yavsamayi birakip dersi dinlemeliyim neyse.
"Evet cocuklar, dans kampimizin ilk prova gunune hos geldiniz!" dedi adam.
"Bundan sonra prova salonunuz burasi, buraya duzenli olarak her saat basi kalkan otobuslerimiz var. Dolayisiyla gunun istediginiz bir saatinde gelebilirsiniz."
"Bunun disinda, ben Uygar Hoca, beni organizasyonlarin cogunda bulabilirsiniz. Onun disinda sormak istediginiz bir sey olursa ben buradaki ofiste olacagim, kapidan cikinca hemen sagda kaliyor. Gerisi size kalmis, bol bol eglenin!"
Herkes Uygar Hoca'yi alkislarla ugurlarken salonun arkasından bir kapi carpma sesi geldi. O tarafa baktigimda imana geldim desem yeridir.
Olum o nasil bir goz? Nasil bir sac o? O nasil bir surat? O nasil bir gulumseme? Dur ... gulumseme? Cocuk bana mi gulumsuyor yoksa yine mal mi olacagim?
Arkama dondum, arkamda cocuga bakan baska kimse olmadigini gorunce oyle bir tuhaf oldum ki anlatamam. Neyse madem arkami dondum, geri bakmayacagim. Ama kesin yabancidir bu. Boyle Türk varsa kaciririm lan.
"Excuse me?" (Pardon?)
Bir Nuts reklamindaki sincap edasiyla arkami dondum. Benimle konusuyor!
"Yes?" (Evet?)
"Are you from Turkey? Because its the Turkish camp..." (Türkiye'den misiniz? Cunku burasi Türk kampi...")
"Ezelden Türk'üz gulum." dedim elimi gogsume koyup basimi eyerek. Onumde kaya gibi cocuk var benim yaptigim hareketlere bak!
"Haa ben de Türk'um abla. Yabanci sandim pardon." dedi gulerek.
1. Türk mü!?
2. Abla mi!?
3.Yabanci sanmak mi!?
"Kanka sesli harfleri koymadan soyleseydin daha az koyardi emin ol."
Anlamamis bir ifadeyle yuzume bakti.
"Abla nedir ya?"
"Haa... ne biliyim gulum falan diyince oyle seettim."
Oha oha oha. Seetmek mi? Gecmis olsun.
"Tamam da sen nasil Türk'sun? Ingilizcen almis basini gidiyor valla."
Guldu.
"Amerika'da yasamisligim var..."
"Haag anladiigm da sen benim neremi yabanci sandin?"
"Bilmem oyle etrafa bakiniyodun ben de yabanci olabilir belki yardim edeyim diye sordum..."
"Hee ok."
O sirada Ceren'in sesini duydum. Bana gelmemi isaret ediyordu.
"Benim gitmem gerek.Ha bu arada, ben Melek." dedim elimi uzatarak ve gulumseyerek.
"Ben de Akın." dedi o da elimi sıkıp gulumseyerek.
---
Arkami donup Cerenlerin oldugu yere dogru yurumeye basladim. Soran ifadesine cevap verme geregi duydum. "Akın'mis adi."
"Dansci miymis?"
"Bilmiyorum."
"Pst giz?" diyen Eren'e dondum.
"He bebem?"
"Sana yurumedi dimi bu bandocu tipli?"
"O ne demek lan?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kahve
RandomHayata beni baglayan uc seye de sahibim, yemegim, uykum ve kahvem. Belki uyku ve kahve biraz ironik geliyor evet ama... yine de hayata baglanmam icin gerekli.