Herkes odalara cikmak icin dagilmisti. Ben de odama gideyim dedim, ne yapacagim koridorlarda oyle oksuz oksuz...
Sadece odama girip kapiyi acmak ve normal bir odayla karsilasmak istemistim, cok muydu lan?
Benim karsilastigim manzara mi?
Orangutan Bey yataklari birlestirmis elinde cips, yaninda kolasiyla mac izliyor.
Kafasini bana cevirdi ve sessiz bir kufur savurdu.
"Hosbuldum, ben de memnun oldum." dedim dalga gecerek.
Kafami ekrana cevirdim, oha lan Arjantin mi o?
"Kay kay kay kay, ben de gelecegim, ayrica daha cips var mi? Ya da kola?"
Bana sokakta yuruyen marulmusum gibi bakti.
Neden marul ben de bilmiyorum...
"Ne? Hic cips yiyip mac izleyen ve kafaya kola diken kiz gormedin mi?"
"Hayir, gormemistim."
"Evet, eminim senin cevrendeki cogu kiz saatlerce alisveris yapip dedikodunun anasini aglatiyorlardir."
"Aslinda cevremde pek kiz yok. Biraz itici bir tipimdir tahmin edecegin uzere."
"Valla bence o kadar da itici degil. Sonucta cocukken ben de yaptim cips kolayi, hala da yaparim o ayri mesele, mac izlemeyi de severim, spor yapmisligim var epeyce... aman neyse kaysana ben de izleyecegim."
"Ha bu arada ben Melek."
"Ben de Olcay."
Oturup bilmem kac saat mac izledik.
Bekledigim kadar kotu degilmis ya.
Baya hakeme sovduk falan.
"Tamam, peki, kirmizi kart verecek yeri ariyorsan su gerizekaliya niye vermiyorsun ey hakem!?"
---
Mac bittikten sonra sohbet etmeye basladik.
"Neden Eren'i kovdun?" dedim aklima gelen ani souyla.
"Ben kovmadim, kendi kacti. Odlek." dedi gulerek.
Ben de guldum.
"Simdi oda ayrimi yapmaliyiz..."
"Banyo tarafi benimdir." dedim one atilarak.
"Peki ben de saksiya iseyecegim o halde."
Yuzumu burusturdum.
"Bak iste bu igrencti."
"Tamam bunu demedim say, o zaman banyoyu ilk sen kullan sonra ben. Var misin?"
"Bana uyar. Dolabi da yari yariya paylasacagiz, zaten cok esyam yok. Bir iki tisort ve pantolon falan iste."
"Tamam olur. Televizyon?"
"Ortak bir sey izlersek problem olmaz?"
"Haklisin. Ama sonra sakin 'ay benim bu aksam dizim vardi' diye gelme izletmem."
"İspanyadayiz bilmem farkinda misin?"
"Aa dogru."
Guldum.
"Hem, benim izleyecegim diziler belli, animeler ve yabanci diziler. Yabanci dizilerden de oculu boculu kesmeli bicmeli seyler. Biraz sadist bir ruha sahibim."
"Tahmin etmistim." dedi gulerek.
"Tamam oyleyse, baska bir sey kalmadigina gore... "
"Hosgeldin oda arkadasim."
---
Sabah kalktigimda Orangutan hala uyuyordu, ben de bundan yararlanarak banyoya girdim. Soguk bir dustan sonra kiyafetlerimi giydim, spor giyindim cunku bugun ilk toplu prova vardi. Kamp sonuna bir gosteri varmis galiba. Ya da yarisma. Oyle bir sey, olusturdugumuz kucuk gruplarla onlara calisacagiz.
Orangutan (artik lakabi bu) muzikcilerdeymis. Ne sasirdim ne de sasirmadim.
Lobiye inip bizimkileri aradim, saka maka otelde acayip varliklar var.
Bir dakika, surdaki sari kafa bana mi goz kirpiyor?
Yok lan arkamdaki kizaymis.
Ben ne diye heves yapiyorsam...
---
"Hadi olum ya nerde kaldiniz?"
"Ya geldik iste kizma."
"Daha sabah kahvemi icmedim ben. Isteyen var mi?"
"Kahvalti?"dedi Sarp.
"Yuook, o beni bozar. Ben gayfemle mutluyum haci."
"Peki abla."
Onlar kahvaltilarini ederken ben de kahvemi iciyordum.
Cok seviyorum ya.
Valla bayiliyorum.
Herkes kahvaltisini bitirdikten sonra kamp otobusuyle calisacagimiz buyuk spor salonlarina gittik.
Spor salonu diyorum da stadyum gibi hani.
Olusturdugumuz gruplarla salonun farkli koselerine dagildik. Bizim grup Ceren, Eren, Sarp ve benden olusuyordu. Gökay ve Gizem bir baska gruba dahil olmuşlardı ve zaten Selinle Olcay'da muzikcilerdi.
"Pekala!" dedim grubumuza toplanmalari icin.
"Simdi kendimizi gostermemiz icin iyi bir zaman, kampin amaclarini muhtemelen biliyorsunuz ama bilmiyorsaniz soyleyeyim, bu salonda sergiledigimiz danslarla koclarin ve kareograflarin ilgisini cekip ay sonu yarismasina katilacagiz. Ya da en azindan deneyecegiz" dedi Ceren ciddi bir sekilde.
"Ve ay sonu yarismasini kazanan grup İspanya'nin en iyi danscilariyla tanisma firsatini yakalayacaklar."
Ben dans ederdim evet ama hic danscilari tanimazdim. Yani ben kendi isime bakarim, benim icin o ne demis su ne yapmis onemli olmaz. Yani beni bu odul baglamaz.
"Tabii yaninda bir de 1 hafta İspanya turu var ve ucretsiz, yani bu yarismayi kazanmazsak kuzu kuzu evimize geri donecegiz. O yuzden poponuz yirtilsa bile calismaya devam!"
---
Kareografiye uydurdugumuz hareketleri yaklasik bir saattir calisiyoruz. Ancak Ceren Hanim bir turlu begenemedi!
Bu arada sectigimiz sarki Flume - Drop the Game.
Hareketlere once yavas basliyorduk. Sonra ortaya bir kisi geciyor digerleri de etrafinda daire oluyordu. Dairedekiler sarkinin ritmine gore sallanirken ortadaki kisi ise kendi hareketlerini yapiyordu. Gerisi ise sarkinin gelisine gore gidiyordu. 'Verse' kisimlarinda hep beraber, nakaratta ise dedigim gibi gidiyorduk.
Kareografi guzeldi bence ama bir turlu yeterli olmadigi kanisina variyorduk.
"Buldum!" dedi Ceren.
Hepimiz ona donduk. "Ucuk hareketler yapmaliyiz."
"Derken?" dedi Sarp.
"Yani mesela, havada taklalar falan. Boyle epik seyler ..."
Daha once bir kere ayaktan kopruye inmistim ama gerisini hic getirememistim. Ben ne yapabilirim diye dusunurken herkes yapabildigi seyleri soylemisti.
"Ben havada takla atabilirim!" dedi Eren.
"Backspinim iyidir." dedi Sarp.
"Ben de çember parende atabilirim." dedim. Dedigim gibi normal parendem bok gibiydi.
"Pekala o zaman, ben de normal parende atarsam oldu bu is. Ama bu hareketleri nereye koyacagiz?"
En sonunda her bir hareketi sarkinin farkli bir kismina koymaya karar verdik.
Ve bence sonuc harikaydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kahve
RandomHayata beni baglayan uc seye de sahibim, yemegim, uykum ve kahvem. Belki uyku ve kahve biraz ironik geliyor evet ama... yine de hayata baglanmam icin gerekli.