-2 BÖLÜM-

60 9 3
                                    

Meraba:))) Uzun zaman oldu farkındayım. Tatildeydim ve çevremde bilgisayar olmadığı için yazamadım özür dilerim. Hatalarım varsa üzgünüm... Neyse keyifli okumalar:*

*************

Akşam karanlığında gökyüzünde uçmak ayrı bir keyif veriyordu, baş kraliçenin emirlerini yerine getirmek dışında tabi. Geldiğim evrenden bir tek onunla iletişim kurabiliyordum, boynumda ki kolye ile. Yine ve yeni bir görev vermişti tekrar. Tamam! İyilik yapmayı seviyordum fakat yaralıyken bunu yapmakta zorlanıyordum. Sırtımdaki yaralar tazeyken kanat çırpmaktan yorulmuştum.

Derin bir nefes alarak alçaldım. görünmez olmak eğlenceliydi benim açımdan. Gece' ye yakalanmadıkça sorun çıkmıyordu. Dünya' da insanlara karşı soğuk ve sert davranmasını anlamasam da bana her zaman çok iyi davranıyordu. Onunla birlikte iki yıldır kalıyordum. Beni ilk bulduğu zaman dün geceden daha kötü bir vaziyetteydim. Sanırım o gün ilk kez acındığımı hissetmiştim.

Okulda ezik olarak tanınıyordum. Her şeyiyle berbat olan ben. Okulda kimseye karşı gelemiyordum, çünkü lanetim yüzünden kurallara aykırıydı. APTAL! Aptalın önde gideniyim. 3 yıl önce yaratıldığım gün, yani doğum günümde saçma bir dilek dilemiştim. İnsan olmayı! Ne harika değil mi ama! Gökyüzünden göründüğü gibi kolay değildi insan olmak. Herkes kötüydü bu evrende. Sadece menfaatleri için yaşıyorlardı hepsi. Kimseyi düşünmeye bile zahmet etmiyorlardı. Dünya gereksiz bir yerdi artık benim için. Buraya geldiğim gün... her şeyin mükemmel olacağını hayal etmiştim, insanların benim gibi olduklarını sanmıştım...Onların gerçek yüzüyle tanıştıktan sonra dibe batmıştım. Başlarda acıyı hissetmesem de rol yapıyordum. Çünkü ilk kez başıma geldiğinde bir mazoşist olduğumu düşünmüşlerdi.

Kanatlarımı kapayarak yere kapaklandım. Buna alışmıştım. Üstümü silkeleyerek yerden kalktım. Yırtılan pantolonumu umursamadan yardıma muhtaç olan gereksiz insana doğru adımlarımı hızlandırdım. Akşam dışarı çıkmasaydı başı belaya girmeyecekti ve bende sesimin yankılandığı odada  süremin dolmasını bekleyecektim, fakat salak bir kız yüzünden bu isteğimi bile yerine getiremiyordum.

Duvara sıkıştırılmış kız önünde ki erkekliğine düşkün pis sapığı itmeye çalışırken bir yandan da yalvararak ağlıyordu. Zavallı aptal kız...evinde olsan bunlar başına gelir miydi? Arkası bana dönük olan uzun çubuk kılıklı adamın ensesinden tutarak geriye doğru çektim. Yere düşen adam gözlerini irileştirerek etrafına bakındı. Saçından tutup yere sırt üstü uzandırarak beline oturdum. Çırpınarak yerden kalkmaya çalışan adama kız korku dolu gözlerle baktıktan sonra yerdeki telefonunu alarak koşmaya başladı. kızın gözden kaybolduğuna emin olduktan sonra adamın belinden kalkarak kıçına sert bir tekme attım. Pislik. Arkamı dönüp uzaklaşırken karşımda yerde oturan çocuğun bakışları dikkatimi çekti. O... beni mi süzüyordu yoksa arkamda ki sapık adamın garip hareketlerini mi izliyordu anlamadım.

Yerden kalkıp duvara tutunarak bize doğru yaklaşırken arkama baktım ama sapık çocuk etrafta görünmüyordu. Yamuk adımları bana doğru yaklaşırken işaret parmağıyla beni gösteriyordu.

''S-sen..? Demin daha n-nasıl? Yoktun sen!''

Gözleri yarı açıkken ellerini şekilden şekle sokarken komik görünüyordu.

Ona doğru yaklaşıp tam önünde durarak yanağında hafif çukurluk olan gamzesine parmağımı dokundurdum.

''Beni hissediyor musun? ''

Kaşlarını çatıp hızlı bir şekilde elimi iterek geriye doğru adım attı.

''Az önce yoktun...Birden ortaya çıktın. N-nesin sen?''

Görünmezliğim ne zaman geçmişti? Of! Sarhoş bir ergenle uğraşmak istemiyorum. Bu gece keyfim yerindeyken sorun çıkmasını istemiyordum.

''Yanlış görmüşsün.''

Yanından geçerek ara sokakta ilerlemeye başladım.  Gökyüzü çoktan kararmıştı ve bundan nefret ediyordum. Gökyüzünde ki gibi yıldızlar o kadar rahatlatamıyordu beni. 

Gölgesi önümde belirirken elini koluma doladı. Sertçe kolumu ondan çektim ve duvara yaslayarak kolumla boğazını sabitledim.

''Yanlış gördüğünü söylemiştim sarhoş beyinli!''

Gözlerini kısarak etrafı kolaçan etti ve bana doğru eğilerek fısıldadı.

''Yoksa üç harfli misin?''

Kaşlarım yukarı doğru kalkarken dudaklarım aralanmıştı. Kahkahamı bastırmak için yanaklarımın içini ısırırken boğazını serbest bıraktım.

''Cidden aptal bir çocuksun.''

''Sarhoşum ama aptal değilim gördüm seni küçük!''

Heyecanlı ve mırıldanarak konuşması sırıtmama neden olmuştu. Komik ve tatlıydı diğer insanların aksine.  Sırıtmamın karşılığında büyük bir gülümsemeyle  duvara yaslanarak yere çömeldi. Elimi kavrayarak kendine doğru çekti.

''Otur.''

O bana emir mi vermişti! Tam önüne oturduktan sonra elimi bırakmayıp  mavi gözlerimi incelerken bakışları saçlarıma kaydı. Diğer elini saçıma yaklaştırırken yüzündeki ifadeden bir şey anlamıyordum ama Gece'nin saçımı okşadığı gibi hissetmiyordum. Bu daha güzeldi. Parmaklarını oynatırken dudakları yukarı kıvrılmıştı ve gamzeleri ortaya çıkmıştı. Yüzüne ayrı bir çekicilik katıyordu ve oraya dokunma hissine kapılıyordum.

''Çok yumuşak.''

Kaşlarımı çatarak başımı salladım. Ben ne düşünüyordum böyle!

''Saçların neden beyaz?''

Elini itip ayağa kalktım. Ben...bu insana neden iyi davranıyordum ki?

''Sarhoş olduğun kadar körsün de.''

Saçlarım açık bir sarıydı ve bazen okuldaki insanlarda dalga geçerlerdi. Ah!! Her türlü onlardan nefret ediyorum.

Ellerinden destek alarak yerden kalktı ve kıçını silkeleyerek güzel gülümsemesiyle suratıma baktı.

''Niye bu kadar kusursuzsun?''

''Niye bu kadar çok konuşuyorsun?! Git başımdan uğraşamam seninle.''

Yaşadığım önceki evrende arkadaşlarım hep kaba ve agresif olduğumu yüzüme karşı söyleseler de bunu doğru olduğunu düşünmüyordum. Şimdi daha iyi anlıyorum ben Dünya'ya geldiğimden beri gerçekten öküzleşmiştim. Uzun ara yoldan çıkarak caddeye yöneldim.

''Pamuk kız...beni bekle!''

Pertek şekilde konuşması caddede yayılıyordu. Geriden koşma sesi ve derin soluk alış verişini buradan duyabiliyordum. 

''Dur!''

Yalpalayarak önümde durdu ve dudaklarını büzdü. Hiç tanımadığı birine karşı çok rahat davranıyordu. Gerçekten çok aptaldı!

''Beni beklemelisin pamuk kız, çünkü her an başıma bir şey gelebilir.''

Derin bir nefes alarak yüzüne baktım böyle davranması sinirimi bozuyordu.

''Gitsene artık!... sarhoşsun ve saçmalıyorsun... bu sinirimi çok bozuyor.''

Omzuna çarparak trafik ışıklarının bulunduğu yere gelip yeşilin yanmasını bekledim. Dışarısı karanlıkken daha ürkütücüydü ve güçlerimi yarı insan olduğum için kontrol edemiyordum. Bu canımı daha çok sıkıyordu çünkü kendimi koruyamıyordum.

Kendine has ve içkiyle karışmış kokusu burnuma gelirken başımı yukarı kaldırdım.

Niye ben?!!!

''Bak cidden canımı sıkı-''

Soğuk ve ince parmakları dudaklarıma dokunurken zor yutkunuyordum.

''Sen...benim dilediğim meleğim misin?''

LANETLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin