〖2.BÖLÜM〗

523 48 3
                                    

Kabinden hızla çıkmış, pantolonun fiyatını ödeyerek koşar adımlarla mağazadan ayrılmıştım. Yanaklarım hala pembeliğini korurken aynı mağazanın karşısında ki pizzacıya yöneldim ve açık kısmına oturarak elimdeki torbayı yanıma bıraktım.
Oturduğum masanın yarısını L koltuk sarmış, rahat bir ortam sağlamışlardı. Geriye bir tek Sehun kalmıştı. Sahi, geleceğini söylemişti değil mi? Şimdiye kadar aramış olması gerekiyordu. Her ne kadar çekinsem de rahatsızca kıpırdandım ve telefonu arka cebimden çıkararak Sehun'un numarasını tuşladım. Cihazı kulağıma yaklaştırdım ve kısa kısa çalan 'bip' seslerini dinledim. Telefonun diğer ucundan tanıdığım sesi duyduğumda ister istemez duruşumu dikleştirmiştim.
"Sehun?"

"Alışveriş merkezine şimdi girdim bebeğim. Neredesin?"

Heyecanla alt dudağımı ısırmıştım. Gerçekten buradaydı, yanıma gelmişti. Sözünü tutmuştu. Tam dudaklarımı aralamıştım ki Sehun beni bölmüştü.

"İşte oradasın. "

Görüşmeyi bitirdim ve oturduğum yerden kalkarak bana doğru yaklaşan sevgilimi izledim.

"Geldin."

"Geldim bebeğim."

Başımı döndürecek şekilde gülümsedi. Yanağımı sıcak eliyle kavradı ve bana yaklaşarak dudaklarıma kuru bir öpücük bıraktı. Herkesin içinde bunu yapmasından her ne kadar utansam da söz dinlemeyen bir aptaldı. Gülümsemeden edemedim. Böylesi daha iyiydi elbette. Oh şirketlerinin başkanı Oh Sehun'u kapmak isteyen çok insan vardı. Ve hepsinin hakkından gelmem de imkansızdı. Düşüncelerimden sıyrıldım ve Sehun'la birlikte L koltuğa tekrar oturduk. Her zaman ki gibi kolunu omzuma atmış, beni kendine çekmişti. Bir yandan saçlarımı okşarken bir yandan mırıldanıyordu.

"Bu gün neler yaptın Baekhyun?"

Heyecanla kolunun altından çıktım ve dikleşip ona doğru döndüm. Heyecanlıydım çünkü bir sürü şey almıştım ve hepsini ona göstermek için can atıyordum.

"Bir sürü kıyafet satın aldım. Pantolonlar, şortlar, tişörtler, bluzlar her şeyi, her şeyi aldım."
Sehun sessizce gülümsedi ve bana yaklaşıp kulağıma doğru fısıldadı.

"Pekala seksi bir şeyler aldın mı? Mesela bluzlarının altına giyebileceğin seksi bir kilot?"

Yanaklarım bu sefer ciddi anlamda yanmaya başlamıştı. Alt dudağımı hırsla çiğnedim ve Sehun'u göğsünden yavaşça ittirdim.

"Oh Azgın Hun şu sıralar çok mu hayal kuruyor? Beni dinle, eve gidince sana küçük bir defile hazırlayacağım."

Memnun olmuş bir şekilde gülümsedikten sonra yanımıza gelen sevimli genç bayana siparişlerimizi verdik. Bayan yanımızdan uzaklaşır uzaklaşmaz Sehun'a az önce büyük bir aşkla aldığım pantolonu göstermek için hazırlanıyordum ki Sehun'un çalan telefonu tüm ortamı mahvetmişti.

"Üzgünüm Baek, bekle beni hemen geleceğim."

Telefonu açmak için yanımdan kalktı ve onu duymam imkansızlaşana kadar benden uzaklaştı. Sonunda durduğunda telefonu açmış, elini beline yerleştirmişti. Ne konuştuğunu ve neden yanımda konuşmadığını merak ediyordum. Ama elbette ondan şüphelenmiyordum. Ona güvenim sonsuzdu.

卍 卍 卍 卍 卍

Saatlerdir burada durmaktan bıkmış, usanmıştım. Benim şu anda güzel bir hatunu evime götürüyor olmam gerekiyordu. Ama hayır, saçma babamın saçma cezalarına uymak zorundaydım. Parmaklarımı beyaz saçlarıma geçirdim ve bunaltıcı mağazanın içerisinde bir kaç tur attım.

"Ben gidiyorum."
Kadın, gözlerini irice açmış tiksindiğim elleriyle kolumu yakalamıştı.

"Henüz gitme vaktin gelmedi Chanyeol. İşten erken çıkarsan baba-"
Kolumu sertçe kadından çektikten sonra cebimdeki arabanın anahtarlarını kontrol ettim ve mağazadan uzun bacaklarım sayesinde bir kaç adımla uzaklaştım. Onu dinlemek zorunda değildim. Bok gibi parası vardı neden burada çalışmak zorundaydım? Anlayamıyordum. Gerçekten merak ediyorum altıma aldığım herhangi bir kız o mağazaya girip beni görürse neler olur gerçekten merak ediyorum. Sıkıntıyla başımı ovdum ve öylesine geçip giderken gördüğüm bedenle adımlarımı yavaşlattım. Yarım saat önce mağazada bacaklarını kestiğim güzel çocuk değil miydi o öpüşen? Dudaklarım küçük bir o şeklini alırken bedenimin titrediğini hissettim. Bir erkekle dudaktan öpüşmüş, ardından kolunun altına girmiş onunla sohbet ediyordu. Adımlarım her ne kadar yavaş olursa olsun dükkanın önünden geçtikten sonra ister istemez gülümsedim. Güzel ve gay bir çocuk. Gerçekten, iğrençlerdi.

卍 卍 卍 卍 卍

Bahçeye girdiğimizde heyecanlı bir şekilde etrafa bakındım. Sehun'a güzel bir defile hazırlamak istiyordum. İlk önce ise kırmızı pantolonu göstermek için can atıyordum adeta. Sehun arabayı gelişi güzel bahçeye bıraktı ve yanımıza gelen şoföre bagajdakileri odamıza bırakmasını söyledi. Ardından kolunu belime dolamış, yavaş adımlarla eve yürümeye başlamıştık.
"Saat henüz dokuz ama ben evdeyim. Güzel hissettirdi."

Sehun alayla gülümserken bende burukça gülümsedim. Gerçekten onu özlediğimi biliyor mu merak ediyordum. Ya da onunla vakit geçirmek istediğimi. Sehun zili çaldı ve kapının açılmasını bekledi. Beklerken ise belimi saran kolu ve sıkı sıkı tutan eli bel boşluğumu yavaşça okşuyor, ister istemez gülmeme neden oluyordu.

"Hoş geldiniz efendim."

Sehun başıyla onayladıktan sonra orta yaşlardaki kadına döndüm.

"Herkes evine gitsin. Bu gece yalnız kalmak istiyoruz. Yarın öğlen kahvaltıyı hazırlamaya gelin."

Kadın başıyla onayladıktan sonra mutfağa ilerledi. Evde toplam yedi çalışan vardı. İki tane güvenlik görevlisi, iki tane hizmetçi, bir bahçivan ve iki şoför. Hepside koca bahçemizin en kenarında yaptırdığımız çift katlı apartmanda yaşıyordu.
Orta yaşlardaki kadın ve ondan daha genç olan bayan önümüzde eğildikten sonra evden ayrıldılar ve kapıyı ardından özellikle ben kapattım. Kapattığım gibi de kapıya sertçe itilmiştim. Sehun tek eliyle kravatını gevşetirken diğer eliyle kapıya yaslanıyor, bir bakıma beni hapsediyordu. Alt dudağımı ısırmadan edemedim.

"Günün nasıldı?"
Ortamdaki erotik havayı her ne kadar dağıtmak istesem de Sehun beni dudaklarıyla bölmüştü. Sıcak ve ıslak dili, kuru dudaklarımın üzerinde dolaştıktan sonra dudaklarımı aralamamla mağarama girmişti.
Dili, dişlerimin üzerinden kayarak pürüzlü damağımı dolaştı ve en sonunda dilimle buluştu. Nefes almak için tek elimle nazikçe onu ittirdim ama aksine bu sefer bedenini de bana yaslamıştı. Kravatını genişlettiği eli çoktan kalçalarıma inmişti. Sanki ortamı çok sessiz buluyormuş gibi kalçamı sertçe sıktı ve inlememi sağladı. Kendisi de ardından nefessiz kalmış olacak ki dudakları dudaklarıma değecek şekilde geri çekildi. Birbirimizin nefeslerini yutarken tekrar ıslak bir öpücük kondurdu dudaklarıma Sehun.

"Seni seviyorum" diye mırıldandı dudakları dudaklarıma değerken.

"Seni seviyorum" diye karşılık verdim ellerim Sehun'un saçlarını nazikçe yolarken.

"Şimdi kıyafetleri giyinip bana göstermeni istiyorum. Seni salonda bekleyeceğim."

"Pekala" diye mırıldandım ve parmak uçlarıma çıkıp bir kez daha dudaklarımı, dudaklarıyla buluşturdum.

Minik bedenimi, güçlü kollarından kurtardım ve koşar adımlarla üst kata çıktım. İlk olarak kırmızı pantolonu giyecektim elbette. Ona en uygun olanı kırmızı, kolsuz bluzu giyinecektim üstüne. Şöförün hangi ara bıraktığını bilmediğim, düşünmekte istemediğim poşetlere yaklaştım ve içlerini karıştırmaya başladım. Bluz ve pantolonu uzun uğraşlardan sonra buldum ve üzerimdekileri yırtarcasına çıkararak kıyafetleri geçirdim üzerime. Bu gece Sehun'la özlem gidermek istiyordum. Belki biraz tensel temas iyi olabilirdi. Çünkü uzun süreden sonra yaşadığımız o kapıdaki yakınlaşma hala kalbimi tekletiyordu. Zavallı alt dudağımı tekrar dişlerim arasına aldım ve zarar vermeyecek şekilde çiğnemeye başladım. Son kez siyah saçlarımı düzelttim ve koşar adımlarla aşağıya, Sehun'un yanına ilerledim. Gözlerim kısılacak şekilde gülümseyerek salona girmiştim fakat anında yüzümdeki gülümseme solmuştu. Sehun kanepenin üzerinde çoktan uyuya kalmıştı.

Miss YouHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin