Denizin kokusu yıllardır en sevdiğim koku. Hafifçe bir esinti var havada, üşüdüğümü hissediyorum keşke ince bir şal alsaydım yanıma neyse artık yürüyüş yapmak biraz ısıtıyor beni. Yanımda üç senelik en yakın arkadaşım var sürekli birşeyler anlatıyor bana onu dinlerken bir yandan da huzurun tadını çıkarıyorum. Sonunda yazlığa geldik. Her sene hayalini kurduğum en büyük şey yazın gelmesi ve yazlığı açmamız. Yazlarım genellikle emekli hayatı gibi sakin, huzurlu demek isterdim ama öyle değil eve gelen kuzenlerim, akrabalar, tanıdıklar sayesinde aslında sessiz geçmesi imkansız bolca kahkaha ve neşe dolu bir evimiz var. Böyle olmasını seviyorum. Kışları evimiz daha sessiz ve sakin üç kişiyiz evde,kardeşimin olmaması benim en büyük şanssızlığım her zaman kardeşi olan insanlara özeniyorum küçükken anneme bana abla doğur dermişim Abim olsa da olur ama küçük kardeş istemem diyormuşum. Sonuç olarak öyle bir şey olmadı. Bu akşam yazlıktaki ilk gecem bu yıl geçen senelere göre daha farklıyım yani insanlar öyle söylüyor. Daha bir güzelleşmişim, büyümüşüm. Makyaj yapmaya başlamamla alakası var mı acaba? Eylül yanımda eski sevgilisinden bahsediyor ben bunları düşünürken baya bir şey anlatmış olmalı yine dinlemeyi unutmuşum. Şimdi bana bir soru sordu galiba, yüzüme cevap bekler gibi bakıyor. Ne sordun duyamadım diyorum. Gülüyor her zaman anlayışlı oldu zaten, cok seviyorum o yuzden onu. "Senin nasıl hiç sevgilin olmaz şimdiye kadar anlayamıyorum" diyor. Gülmeye başlıyorum "çünküüü ben birini sevemiyorum sevme özürlüsüyüm ayrıca erkeklere hiç güvenmiyorum biliyorsun" diyorum. Başını sallıyor sen evde kalıcaksın kedilerinle yaşamaya başladığında sana bunları hatırlatacağım diyor. Yine gülmeye başlıyoruz. Nereye otursak acaba diye bakınırken gençler arasında popi olan bir kafeye oturuyoruz. Saçma bir yer hem buraya gelmek için yarım saat yürüdük hem de tek yapacağımız şey checkinden sonra birşeyler içmek ve gelen gideni kesmek. Evet bu sıralar en büyük hobimiz bu. Insanları kesiyoruz kim kiminle çıkıyor, nasıl o yakışıklı çocuğun sevgilisi şu çirkin kız olabilir falan filan klasik kız kıskançlıkları. Sipariş almak için gelen çocuğu bir yerden tanıyorum bizim okuldaydı galiba eskiden.Bir kola söylüyorum Eylül de ıcetea alıyor.Hava serin kola da buz gibi ama yine de dalgaların sesi mutlu olmak için yeter. Çok oturmamaya karar veriyoruz, zaten sadece 3-4 kişiyi gördük. Gerisi orta yaşlı insanların dertlerini anlatıp durduğu masalarla dolu.Hesabı Alman usulü ödeyip çıkıyoruz daha ileriye gidersek dönüşte yoruluruz diye düşünüp ünlü bir diğer popi pastaneye gitmeye karar veriyoruz.Sahil kenarı da değil ama en çok gidilen mekanların başında burası geliyor.Kahvehaneye benzer okey masalarıyla dolu bir yer. Yürümeye başlıyoruz. Eylül hala anlatıyor ben de dikkat kesip dinliyorum her söylediğini tam bu sırada telefonum çalıyor. Kesin annemdir daha ilk günden nerdesiniz muhabbetiyle sıkacak yine canımı uflayarak bakıyorum ekranda tanımadık bir numara. Klasik heyecanımızı yaşıyoruz kim acabaa? Kesin yine telefon Şirketlerinden biri arıyor. Ya da yanlış numara. Efendiim diyerek açıyorum. "Defne nasılsın" diyor sesi çok tanıdık, geçen seneki kafayı bana takan çocuğa çok benziyor. Korkmaya başlıyorum ya buralardaysa kesin beni görüyor şu an, neden aradı ki yani bu saatte, çok beklettim galiba cevap vermem gerekiyor sadece "tanıyamadım kimsiniz" diyorum içimden ne olur o olmasıın diyerek. Benim Berk hani ilkokuldan diyor bir anda adımı dahil herşeyi unutuyorum ağzım açık kaldı galiba onu da kapatmam gerek bir ara. Eylül yüz ifademden korkmuş olmalı ki ne oldu iyi misin diyor "Berk Arıyor hani ilkokuldan " diyorum tabiki Eylül'e ilkokul aşkımdan bahsetmiştim ama aradan 6 yıl geçti ve hiç konuşmamıştık. Şaşkınlıktan ne diyeceğimi bulamıyorum. "Aaa Berk iyiyim sen nasılsın" diyebiliyorum ama tamamen bilinçsizce. "Ben de iyiyim buralarda checkinini gördüm biz de buralardayız da görüşelim mi diyecektim" diyor. Saat 11.30 ve eve dönmemize az kalmış bir zamanda bunu demesi.. Neyse olur diyorum yerimizi söylüyorum sahil yolunda bir kafede bizi bekleyeceklerini söylüyor sonra telefonu kapatıyoruz. Eylül'e ilk söylediğim şey "makyajım düzgün mü?" Gülümsemeye başlıyor. Geliyorlar mı ne zamandır görüşmüyordunuz ne alaka falan diyor. Ben de sıkıldılar herhalde öylesine diyorum zaten Berk'in sevgilisi var yani twitterdan hep görüyordum. Neyse en azından arkadaşça görüşelim işte ne güzel diye kafeye gidiyoruz. Gözlüğüm ya da lensim olmadığı için etrafı net göremiyorum. Sadece arka masada 2 kişinin oturmuş oldugunu farkediyorum. Onlar galiba diyor Eylül. Yanlarına doğru gidiyoruz ayağa kalkıyorlar ikisi de bizden en az 5 yaş büyük duruyor. Sakalları oldukça fazla.Ve inanmıyorum ortaokul fotoğraflarına bakıp ben bu çocuğa mı aşıktım gerçekten dediğim çocuk gördüğüm en yakışıklı insanlardan biri olmuş evrim yüce evrim diye geçiriyorum içimden. Elini uzatıyor arkadaşı "merhaba ben Emre" diyor tanışıyoruz sıra ona geliyor küçük bir sarılmadan sonra "çok uzun zaman oldu" diyor ona bakarken kendimi kaybediyorum, sanki biri mideme yüz ton yük koydu, yoksa tuvaletim mi geldi az önce yoktu hafiften terlemeye başlıyorum ne oluyor bana çok basit bir cümle kurdu sadece, kendine gel Defne diyerek "evet uzun zaman oldu" diyebiliyorum..
Yaş daha 17 :))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlk Aşk
Romanceİlk aşkınızı unutamazsınız. Defne ile Berk'in hissettikleri ilkokul yıllarına dayanıyor. İlk kez aşık olmuş iki çocuk.. İlk kıskançlıklar, ilk mide sancıları, utanmalar, umutlar, hayalkırıklıkları.. Yıllar sonra herkesin bildiği bu küçük aşıklar tek...