5.8

8 2 0
                                    

Ona minnettar bir şekilde bakıyordum. Tebessüm de etmiştim. Gülmeyi kesip bana baktı.

-Yine mi yanlış bir şey dedim? Kafamı olumsuz anlamda salladım.

-Bana babamı hatırlatıyorsun. Sana minnettarım Andre, dedim. Bana yaklaştı. Tabi yaklaşınca geri çekildim. Kafamdan tuttu ve:

-Kıpırdama, dedi.

-Sakın beni öpme-

-Merak etme ben senin gibi fesat biri değilim, dedi.

-Bu bir iltifat mıydı, yoksa hakaret mi?

-Hangisini uygun görürsen.

-O halde iltifat diyorum, dedim. Kahkaha attı.

-Aa yapma!

-Neyi?

-Sözlerine gururumu okşuyorsun! Dedi. İyice sinirlendim ve ayağına tekmeyi bastım. İnlemişti. Çok kötü bir şekilde.

-Avvv, affedersin ben istemeden çok sert vurdum sanırım, dedim. Ayağına bakmam izin ver, dedim. Ayağı kızarmıştı.

-Ahh şey ben çok çok özür dilerim! Gerçekten amacım seni incitmek değildi. Çok acıyor mu? Diye sordum.

-Sanırım senin gücünü fazla hafife almışım. Bir kız nasıl olurda bu kadar sert tekme atabilir ha?

-Ya isteyerek olmadı abartma işte!

-Hah ayağına vurulan benim, seni öpüceğimi sandın ve fesat şeyler düşündün, bu durumda abartmamam saçma mı olurdu?

-Ya tamam, özür dilerim, dedim. Yarası hafiften şişmeye başlıyordu. Cebimden mendili mi çıkardım. Ardından bacağına sardım. Yine yüzümden tuttu. Kendine yaklaştırarak alnımdan nazikçe öptü. Rüzgar sert esiyordu.

-Sabahtan beri amacım buydu! Dedi gülerek.

-Söyleseydin bunların hiç biri olmazdı! Dedim.

-Al işte, bu seferde suçlu biz olduk, dedi. Ayağa kalktım ve elimi uzattım. Onu yavaşça ayağa kaldırırken:

-Çok konuşma! Dedim. Ardından geldiğimiz yere geri döndük. Mağaraya girmeden önce:

-En azından kaybolmadık, değil mi? Dedim.

-Bir o eksikti. O da olmaz umarım, dedi Andre. Ardından mağaraya girdik. Casey, Jeffrey, Erica ve Kelvin tam karşımızda duruyorlardı.

-Nerelerdeydiniz siz? Diye sordu Casey.

-Kaybolduğunuzu sanıp sizi aramaya çıktık ama bu seferde biz kaybolduk, dedim.

-Hey tam olarak kaybolmadık, dedi Andre.

-Ha? Dalga mı geçiyorsun? İkimizde farklı yollara gittik. Bu nasıl kaybolma değil söyler misin?

-Tamam tamam sakin olun, en azından geri döndünüz, dedi Erica. Casey ve Kelvin'e dönerek:

-Siz nerelerdeydiniz? İkiside birbirine baktı.

-Bay Dwight'ın bizden istediği deprem şiddetini ölçmek için harika bir yer bulduk, dedi Kelvin.

-Öyle mi? Dedi Erica.

-Peki nerede bu yer?

-Çok uzakta değil isterseniz şimdi gidebiliriz, dedi Casey.

-Gidelim, o halde, dedim. Sırt çantalarımızı ve kağıtlarımızı alıp yürümeye başladık. Yaklaşık 15 dakika içerisinde oraya varmıştık. Orman alanı olarak çok sıktı ama piknik yapmak için müthiş bir yerdi.

-Wow, burası bir harika, dedi Erica. Yer sallanıyordu.

-Eeee, yerin böyle sallanması normal mi acaba? Ben korkmaya başladım da, dedi Jeffrey. Gülümsemiştim. Ancak Jeffrey haklıydı. Yer sürekli sallanıyordu. Şiddetli değildi ama sürekli sallanması da normal değildi.

-Hey Jeffrey, elindeki çantayı verir misin? Diye sordu Kelvin. Jeffrey çantayı Kelvin'e uzattı.

-Sana yardım edeyim Kelvin, dedi Andre. Çantayı açtık ve içindeki sismograf aletini yere koyduk. Casey ve ben bilgisayari açtık. Ardından sismograf aletini bilgisayara bağladık. Kelvin bilgisayarı eline aldı.

-Bir bakalım, dedi. Ekrandaki sayfada kırmızı alan aynı hızla devam ediyordu.

-Kaç şiddetin de Kelvin? Diye sordu Andre.

-Şu an 2.5 şiddetinde, dedi.

-Yer şu anda sallanmıyor zaten. Bir sorun yok yani, dedi Jeffrey.

-Ahhh, Jeffrey seni kim stajyer yaptı söyler misin?

-Neden?

-Bu kadar korkak biri nasıl deprem bilimci oluyor gerçekten anlayamıyorum?! Dedi Erica. Onlara bakıp gülümsüyorduk. Yer bir anda salladı. Jeffrey, Erica ve ben ayakta olduğumuz için dengemizi kaybedip yere düştük.

-Kelvin! Neler oluyor? Diye sordum.

-Şiddeti gittikçe artıyor. Ahhh hayır hemen gitmeliyiz, dedi Kelvin. Andre bana yardım edip ayaga kaldırdı. Mağaraya geri döndük. Jeffrey, Erica ve ben titriyorduk.

-Ucuz atlattık, şiddeti bir anda 5.8'e çıktı, dedi Kelvin.

-Siz iyi misiniz? Diye sordu Casey. Başımızı olumlu anlamda salladık. Andre bana bir şişe su uzattı.

-Sağol, dedim ve suyu kafaya diktim. Titremem biraz da olsa geçmişti. Çok yorgun olduğumuz için biraz uzandık.

ORMAN GÖLETİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin