Karanlıktan bana doğru yaklaşan gölgenin önünden koşuşturuyordum. Ayağıma takılan dallardan ve kurumuş yaprakların çıkardığı seslerden bir an önce kurtulmak için adımlarımı hızlandırdım. Peşimden gelen hırıltılı ses sürekli beni çağırıyordu. Kafamı yan tarafa çevirdiğimde önümdeki küçük tepeyi görmediğimden yere kapaklandım. Bağırdıkça ağzıma yerdeki toprak doluyordu, soluk boruma kaçıyordu. Kendimi bırakmaktan korksam da üstüme doğru gelen gölgeyi görmemiş gibi yaparak gözlerimi sıkıca kapattım. İçimden ölmeyi diliyordum. Ama o benim kulağıma bağırdı. Sesli ve titrek bir tonda...
" Bana gel..."Terden sırılsıklam olmuş yastığımdan kafamı aniden kaldırdım. Derin birkaç nefesten sonra yanımdaki sudan büyük bir yudum aldım. Bu saatten sonra uyuyamayacağımdan emin olduğum için küçük, tahta yatağımdan ayaklarımı sert ve eskimiş halıya değdirdim. Üstüme hızlıca geçirdiğim sabahlıkla arka kapıdan geniş balkona geçtim. Sabahın erken saatleri olduğu için yine her zamanki gibi güneşin doğuşunu izleyebilirdim. Her günü aynı yaşıyordum. Her dakika gözümde beliren vizyonlar, onlarla birlikte beni ele geçiren duygularım, ilerlemeyen saatler ve tik tak sesleri...
"olaydan" sonra hayatıma sıfırdan başlamak istedim. Yeni bir ev, yeni bir iş, yeni bir şehir. Ama şimdi bunları düşündüğümde evimden uzaklaşamadığımı fark ediyordum. Evet, evime bir daha giremeyeceğimi bildiğim için evi satılığa çıkarmıştım. Televizyonda yankılanan haberler yüzünden herkes evimde yaşanan trajik olayı duyduğunda, müşteriler yavaş yavaş azalmaya başlamıştı. Ama avukatıma göre bu durumu düzeltmek için " kendimi acındırmalıydım." Bunu ilk başta kabul etmemiştim. Ne de olsa ailemin ölümüyle kendi çıkarlarımı birleştiremezdim. Bunu onlara yapacak kadar aşağılık biri olmadığımı düşünmüştüm. Sonradan işlerin değiştiğini kendi gözlerimle görmek, belki de beni aşağılık bir insan yapmıştı. Kardeşimin okulunu dondurması, ondan haber alamam beni deli ederken aynı zamanda işimden atılmıştım. Müdürümün bunu yapmasının sebebine gelirsek: Çok çalışkan ve işine düşkün bir çalışan olmama rağmen, yaşadığımın olayın benim iş hayatımın taşlarını yerinden oynatacağını, hastanede tedavi görmemin beni kötü etkileyeceğini söylemişti.
Elimden gelen bir şey yoktu. Hatta ona hak bile vermiştim. Ailemin şirketinde hala çalışabileceğim boşluk olduğunu avukatımla konuşmuştum fakat bunu istemiyordum. Onların arkasından o işte çalışmaya hiç isteğim kalmamıştı. İşte bu yüzden avukatıma hak verip dünyanın en aşağılık kızı olmaya adım atalı 2 ay olmuştu. Haberlerde mahvolmuş suratımı göstererek iyi niyetli, zengin insanlardan beklemediğim kadar çok çek toplamıştım. Bazı kanalların sohbet programlarına davet edilmiş, bir insan nasıl 5 adımda yıkılır anlatmamı istemişlerdi. Bunu yapmadım, yapamadım. Bana verilen çekleri bende birilerine bağışladım. Belki de sürünmek istiyordum. Beş parasız, dökülmüş bir halde...
Aslında zaman geçtikçe evi satmaktan adım adım uzaklaşmaya başladım. Herkesi kafamda susturup o evi saklamak istedim. Anılarımı, çocukluğum, kardeşimin kahkahasını, annemin ve babamın sabah kahvelerini, bir zamanlar odamda kurulu olan bebek evimi...
Fakat ilk zamanlarda bahçeye adımım attığım zaman, onları hatırlayamaz oldum. Mutlu anlarımın silindiğini fark ettim. Aklımda kalan tek şey kan, göz yaşları ve belirsizlik oldu. Ben aklımda kalan faciayla bu evin kapısına giremeyeceğimi anlamıştım. Evimi gelen ilk müşteriye, beklediğimden daha fazla bir fiyata sattım. Eşyalarımı toplamak için bile oraya giremediğimden, başkaları beni " evimden" çıkardı.
Şimdi ise işte buradaydım. Evimin 3 sokak aşağısında bir yerde oturuyordum. Komikti. Bazen kendime gülüyordum. Kendime güvenemediğim için buradan uzaklaşamadığım için kendime acıyordum. Üç odalı küçük evimde, eski eşyalarla, soluk kıyafetlerle, acımış kahvemle tam buradaydım işte. Ne mi bekliyordum? Yeniden hastaneye gitmemin kafamda açtığı boşluğu kapatmayı, kafamı dağıtmak için hayatımın artık sadece yeşil bir kağıttı. İşim, mesleğini yeniden yapmayı istiyordum. İş , yeniden nefes almam için geniş bir kapıydı...Not: Video biraz sayko olabilir.. Okuduğunuz için teşekkürler. .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MOTEL
HorrorKadın uzun yolları hiçe sayıp sonunda aradığı işi bulmanın sevinciyle yola çıkar. Hayallerindeki mesleği yapan gazeteci kadın, kendine güveniyle şu ana kadar olan bütün olayları yazmış, resmetmişti. O işinin en iyisiydi. Ama ona sorarsanız o geçmiş...