Siyah deri kaplamalı matematik defterini odamın kirli,tozlu bir köşesine fırlatarak kendimi sert döşeğe attım. Yurtta,bej renginde sanılan duvarlarının renginin aslında kirlerin arkasına saklanmış bir beyaz olduğu gerçeğini bilmeyen, MC Donald's da diplomasız olarak da çalışabileceğini bilmesine rağmen iyi bir meslek sahibi olmak için derslere hayatını adayan, aptal bir lise aşkı için ailesine karşı gelip sevgilisiyle kaçan, üniversite sınavında başarılı olamadı diye intihar eden insanlar vardı. Bu aptal insanların içine girmek zordu. İçine girip onlardan biriymiş gibi davranmak... Aman tanrım! Bu çok ama çok zordu.
Sadece çakal olup eski hayatıma dönmek istiyordum. Beni neden insana döndürmüşlerdi ki sanki? Hiç sormuşlar mıydı? Ben çakalken mutlu muydum? Aslında sorsalardı vereceğim cevap 'hayır' olurdu. Peki ya şimdi... İnsanken mutlu muyum? Yine hayır... Ben mutlu değildim,değilim ve olmayacaktım da. Sanırım prensiplerime aykırı bir şeydi mutlu olmak.
"Malia." diye aniden odama dalan Allison'u göz ucuyla süzdüm. Omzuna dökülen kahverengi,parlak saçlarını fönlemişti. Yavruağzı rengindeki tüylü kazağının altına mini siyah şort giymiş, file çorap ve siyah butilerle tamamlamıştı. Çok güzeldi. Kendime baktığımda ise Aiden'ın verdiği bol erkek eşofmanını ve üstüne rastgele geçirdiğim bol salaş tişörtümü görüyordum. Çok umrumda olduğu söylenemezdi ama Allison gibi görünmeyi isterdim.
"Ne var?" dedim yorulan gözlerimi birkaç saniyeliğine kapatarak. Sanırım bir kaç gündür uyumuyordum. "Bu akşam Scott'larda buluşuyoruz. Gelmek ister misin?"
"Siz gidin."
"Malia! Sen de geliyorsun!" diye cırlayan Allison'a sırtımı döndüm. Hepsinden nefret ediyordum. Beni insan yaşamına alıştırmak istemeleri saçmaydı. Asla onlar gibi olmayacaktım. Çünkü istemiyordum. Bu kadar basit.
"Malia,hadi ama..." diyerek ağlamaklı bir ses tonu kullanan Allison'a gözlerimi devirdim. Kabul etmediğim sürece beni rahat bırakmazdı. "Peki,sen kazandın." deyip kestirip attım. "Seni sekizde alırım." deyip el çırpan Allison'a tipik bakışlarımı yolladıktan sonra hiçbir zaman ısınmama yardımcı olmayan battaniyeyi üstüme çektim. Uyumalıydım.
~
"Malia Tate." derken kapıyı tıklatan yurdun güvenlik görevlisi Sergio'nun sesiyle uykum bölünmüştü. Sinirle hırlayıp kapıya yöneldim. Yine ne vardı? Kapıyı açtığımda Sergio'nun sırıtan yüzüne anlamsızca baktım. "Bayan Malia sizi görmek isteyen biri var." dediğinde tek kaşımı kaldırarak ona baktım. Muhtemelen Allison olmalıydı. Sergio gittikten sonra kapıyı aralık bırakıp aşırı derecede sert olan yatağa uzandım. Sadece uyumak istiyordum. Hepsi bu!
"Malia." deyip ikinci kez sinirlenmeme sebep olan erkek sesinin geldiği yöne dönerek sinirle hırladım. "Ne var?"
Adının Stiles olduğunu hatırladığım çocuk bana sırıttı. "Şey... Allison seni almamı istedi." Doğru ya! Bu akşam Scott'ların evine gideceklerdi. Sinirle ofladım ve kapıya doğru yöneldim. "Tamam,gidelim."
"Ayakkabı giymeyecek misin?"
Önce soğuktan kızarmış çıplak ayaklarıma,sonra Stiles'a baktım. "Ayakkabı mı?"
~~~Stiles~~~
"Ayakkabı mı?" diye şaşkınlıkla soran Malia'ya boş bir şekilde baktım. "Hani şu ayağa giydiğimizden, böyle tabanlı bir şey. Kızlar topuklu olanı giyerler. Ama aslında topuklu ayakkabıları ilk önce erkekler giymiş biliyor musun? Yani bence tuhaf. Mesela Lydia'nın ayakkabılarını giydiğimi düşünsene..."
Dediklerimin saçmalığını fark edip sustuğumda Malia kaşlarını kaldırmış bana anlamaz bakışlarla bakıyordu. Kız haklı tabi. Topuklu ayakkabılar mı? Cidden mi Stiles?
Odanın köşesinde duran bavula ilerleyip içini açtım ve birkaç giysi seçip Malia'ya giymesi için uzattım. "Giy şunları."
Malia tişörtünü gözlerimin önünde çıkarıp attığında şaşkınlıkla ona baktım. Benim önümde mi giyinecekti? Yani şimdi?
Gerizekalı,arkanı dön.
İç sesime hak vererek arkama döndüm. Onu izlemem ayıp olurdu. Sonuçta benim bir sevgilim vardı. Lydia. Onu düşününce aptalca sırıtmaya başladım. Onu cidden seviyordum.
"Şey şunun arkasını takabilir misin?" diyen Malia'yla,Lydia'nın kızıl,parlak ve ipeksi saçlarını düşünmeyi bırakıp arkamı döndüm. Malia mavi sütyeninin kopaçını takmaya çalışıyordu. Onun bu komik haline gülerek yardım etmek için yanına gittim. Elim çıplak tenine değince bir ürperti hissetmiştim. Çok tuhaftı. Hızlıca kopaçı takıp birkaç adım geriledim. Malia sonunda siyah sporcu atletinin üstüne mavi ekose desenli gömleğini ve altına skinny pantalonunu giyince ona bavulun yanında duran vansları verdim. Artık gidebilirdik.
