CEHENNEMİN ATEŞİ

112 3 0
                                    


Tehlike benim bir adım ötemdeydi.

Son söylediklerinden sonra aradan dakikalar geçmiş ikimizde konuşmak için bir girişimde bulunmamıştık. Bir süre sonra sessizliği o bozmuştu.

"Soğuktan mı heyecandan mı bu kadar titriyorsun bilmiyorum ama ikisi için ortak çözüm olarak gidip kaloriferleri açayım. "

Gözlerinde yaramaz parıltılar oluşmuştu. Bu adam benimle ciddi ciddi baya eğleniyordu. Ki ben titrediğimden bile habersizdim.

" Üşüyorum sadece. Neden hemen senin için heyecanladığımı düşündün."

"Benim için heyecanlandın dememiştim zaten turuncu."

Beni mors etmişti.

Yanağımdan makas alıp yüzündeki piç sırıtışıyla  benden uzaklaştı.

"Uslu dur 5 dakikaya burdayım."

Salaklığımdan ağzımı açıp tek kelime edemedim. Gerçekten aptal doğup aptal ölecektim.

Aşağı inen merdivenlerden inip gözden kaybolduğunda tuttuğumdan habersiz olduğum nefesimi serbest bıraktım. Hemen arkama dönüp kapıyı açmaya çalıştım. Kilitlemişti. Derin bir nefes alıp gözlerimi pencerelerde gezdirdim hepsinde demir parmaklıklar vardı.

O yakışıklı yüzüne sıkı bir yumruğu hak ediyordu!

Salon diye tahmin ettiğim yere doğru ilerledim. Çok büyük değildi ama güzeldi, iki tane koca koltuk  karşı karşıya aralarında mini bir masa vardı. Kendimi koltuklardan birine attım. Kafamı koltuğun arkasına yatırıp gözlerimi kapattım.

Ne olmuştu bugün, ilk önce kanser olduğumu öğrenmiş sonra da sosyapat biri tarafından kaçırılmıştım.

Yakında ölecektim. İçimde bir gram yaşama arzusu yoktu zaten. Neyine yaşayacaktım ki, evi terk ettiğimde benim senin gibi kızım yok diyen babama mı? Bir kere arayıp sormayan anneme mi? Herşeyi sessizce izleyen ablama mı?

Bir hayalim de yoktu. Liseden sonra üniversite okumamıştım bu yüzden geleceğe dair bir kariyer planım da yoktu.

Bir hiç olarak yok olacaktım.

En iyisi derin bir nefes alıp herşeyi koy vermekti.

Gözlerimi açıp kafamı koltuktan kaldırdığım gibi  zift karası gözlerle karşılaşmam bir oldu. Karşı koltuğa oturmuş beni izliyordu.

Çatık kaşları, düzgün burnu, biçimli dudakları, siyah saçlarıyla çok güzeldi.

Acaba ne suç işlemişti de polis onun peşine düşmüştü.

Sormaya çekiniyordum çünkü adam canı istediği için boğazımı şuracıkta kesebilcek bir tipe sahipti. Bir insan gülerken bile nasıl sinirli gözükebilirdi ki?

Ama ben karar vermiştim artık içimden ne geliyorsa söyleyeceğime ve yapacağıma dair. Adam boğazımı kesse ne olacaktı zaten ha şimdi ha bir kaç ay sonra.

"Birşey sorabilirmiyim?"

Herzaman bir yerlerde saklı olan korkum olaya yumuşatarak girmemi sağlamıştı.

"Sorma"

Hiç istifini bozmadan verdiği olumsuz cevaba neden hiç şaşırmamıştım acaba.

"Neden polislerden kaçıyordun?"

"Sana anlatacağımı düşündüren nedir turuncu?"

" Beni böyle karşılıklı oturmaya getirmedin herhalde, nasıl bir psikopatla uğraşacağım onu tespit etmeye çalışıyorum."

ZİFT KARASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin