Multi: Yağız Özkan.
Bir keresinde Yağız'la birlikte Yağız'ın arkadaşının kafes dövüşünü izlemeye gitmiştik. Evden kaçışımın neredeyse altıncı ayıydı. Ne kadar kandan şiddetten nefret etsemde bana öyle heyecanlı, öyle sıradan anlatmıştı ki gözümde masum bir mekan masum insanlar hayal ederek oraya gitmiştim. Aklımda birbirlerine kurallar çerçevesinde iki üç yumruk atarak belini yere değdirttince dövüşün sonlanacağı vardı. 18 yaşındaydım. Rüzgar ne tarafa eserse o tarafa sürükleniyordum.
Ailemden ayrıldığım gece hayatımın dönüm noktası sanmıştım. Değildi. Benim hayatımın dönüm noktası o dövüşü izlemeye gittiğim geceydi. O gece benim içimde ki masum taraf kendini dar ağacına asmıştı.
O kapıdan girdiğim an sigara ve ter karışımı bir koku beyin fonksiyonlarımı yok etmişti sanırım. O an arkama bile bakmadan kaçmam gerekirdi ama benim tek hissettiğim ilk defa böyle bir ortama girdiğim için duyduğum heyecandı.
İnsan topluluğunun arasında elim Yağız'ın avucunun içinde arkadaşının bizim için ayırdığı yere doğru ilerliyorduk. Ringin önüne geldiğimizde Yağız birileriyle selamlaştı bende ilk kez böyle bir yere gelmenin merakıyla etrafı seyrediyordum.İnsanlar gereksiz bir çabayla bağırıyor ve hareket ediyordu. Biraz zaman geçtikten sonra bir adam ringe çıkıp dövüşçüleri çağırmıştı. Onlarla pek ilgilendiğim söylenemezdi ilgimi daha çok etraftaki insanlar çekiyordu. Gerçek şuydu ki ilk defa böyle bir kalabalık görüyordum. Ringteki adam maç'ı başlatmıştı ve zaman geçtikçe iki oyuncunun da birbirlerine daha sert darbeler attığını gördüm.
Hayretler içindeydim ben o darbelerden bir tanesini bile yesem kesin ölürdüm. Ama adamlarda acıyı yansıtan bir ifade, hareket dahi yoktu. Yüzleri on dakikada kana boyanmış daha da ağır hareketlerle birbirlerine vuruyorlardı. İki tarafta çok gençti. Filmlerde izlediğim gibi kaslı değillerdi. Ama birbirlerine vuruşları ağırdı.
Zamanın nasıl geçtiğini anlamadığım anlarda Yağız'ın arkadaşı olduğunu bildiğim Ali diğer çocuktan bel boşluğuna yumruk yedi ve yere düştü.
Ondan sonrasını hipnoz olmuş gibi izlemiştim. Ne bağırışlar önemliydi ne de alkışlar. Yağız'da ayağa kalkmış arkadaşının adını bağırıyordu. Diğer çocuk Yağız'ın arkadaşı Alinin üstüne çıkıp yumruklamaya başlamıştı. Sanki yumrukladığı insan değil de kum torbasıydı. Yağız tellere çıkıp arkadaşına ayağa kalkması için birşeyler bağırıyordu. İki adam çıkıp üstteki çocuğu zar zor durdurup ayağa kaldırdı ve sağ bileğini havaya kaldırdığı gibi etrafta bağırışlar çoğalırken Yağız ve bir kaç kişi daha kafesin içine girdiler hala yerde yatan Alinin yanına. Aliyi zar zor ayağa kaldırıp başka bir yere taşımaya başlamışlardı. İnsanları ite kalka aralarından geçip Yağızların girdiği koridora girip onları takip etmeye başlamıştım. Bir kapıdan geçip küçük bir odaya girip, yarı baygın olan çocuğu kanepeye yatırdılar. Onların biraz ilerisinde kaldım çünkü hepsi oldukça sinirliydi."Ulan ben o Uraz piçini öldürmez miyim?" Dedi aralarından biri ellerini saçlarına daldırıp sinirle çekerken.
Uraz dediği kişi sanırım şu dövüşü yenen çocuktu.
"Saçmalama lan. Eğer senin kardeşin üstün olsaydı oda Uraz'ı bu hale hatta daha beter hala sokardı." Dedi bir diğeri.
Demek ki ilk konuşan çocukla Ali kardeşti.
Onlar birbirleriyle tartışmaya girmişken bende Yağız'a baktım. Ali denen çocuğun yanına dizlerinin üstüne çökmüş onunla konuşmaya çalışıyordu. Ona baktığımı fark etmiş gibi kafasını çevirip bana baktı. Gözgöze geldiğimiz an gözlerinin içinde ki o gizlemeye çalıştığı saf öfkeyi gördüm. O öfke bana değildi ama beni bile korkutmuş gözlerimi ondan kaçırmıştım.
"Sen koridorda beni bekle Ömür." Dedi Yağız sesini sakin tutmaya çalışarak. Biliyordum benim yanımda içinde ki öfkeyi dışarı vuramıyordu. Kafamı olumlu olarak sallayarak dışarı çıkıp ardımdan kapıyı kapattım.
Ben çıktıktan saniyeler sonra içerden bağırma sesleri gelmeye başlamıştı. Birşey tartıştıkları kesindi ama bir kaç metre ötede ki kalabalığın silik bağırış sesi nedeniyle tam olarak duyamıyordum.Kapıya biraz daha yaklaşmaya karar vermişken birden açıldı ve Yağız sinirli bir şekilde çıkıp bileğimden yakalayarak hızla yürümeye başladı. Koridorda ilerlerken ardımızdan yine kapı sesi geldi. Ve Alinin abisi olan çocuk bağırmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZİFT KARASI
Teen Fiction"Papatyadan bir taç bıraktın kalbimin üstüne, öyle güzel öyle özel ki sevgilim. Ben öleceğim kalbim yok olacak ama o papatyalar asla kurumayacak." "Kalbinde ki onca acıya rağmen yinede beni sevdin ya, bir de ben bir yara açacağım o güzel kalbinde...