Bölüm - 7

70 28 8
                                    

                                                                                           - 7 -

Fidanın sızlanmasına izin vermeden hemen kendimi kaybetmiş bir şekilde konuşmaya başladım.

''Fidan seni çok önemli mesajlaşmandan alıkoyduğum için kusura bakma kafanı kaldırıp hemen kürsüye bak.''

Fidan bir şey demeden kürsüye baktı ve bacağıma vurmaya başladı.

''Lan bu o dövüş kulübündeki çocuk değil mi? Ayy ne çocuğu bu bildiğin adam be. Bunun burada ne işi var?''

''O genç yaşta milyarlarla oynayan buymuş işte. Burak Koçak. Yalnız takım elbise felaket yakışmış.''

Fidanın dediğimi duyduğundan emin değildim. Bunu ağzının kocaman açılmasından anlıyordum. Birisi görse peçete uzatırdı ağzının kenarlarını silmesi için. Elimle çenesini tutup yukarıya doğru ittim. Sadece Fidan değil konferans salonundaki tüm kızların ağzı açıktı. Zavallı adam konuşmaya başlayınca herkes ağzını kapatıp ayy sesleriyle dinlemeye başladı. Konuşması klasik okula yaptığı desteklerle başlamıştı. 

''Ben 21 yaşındayım. Sizlerle aramda 1-2 yaş var. Bu başarımı elbet babama borçluyum. Onun bana verdiği destek, sunmuş olduğu imkanlar sayamayacağım kadar çok. Babam sizlere ömür. Ölmeden önce onunla birlikte holdinglere gider yaptığı işleri hayranlıkla izlerdim. Hevesliydim. Babam öldükten sonra birçok sorumluluk almak zorunda kaldım. Annem zaten ben 9 yaşındayken ölmüştü. Babamı da kaybedince kimsesiz kaldım. Tutunduğum tek şey holdingler ve çalışanlarımdı. 18 yaşımda üstlendim bu sorumluluğu. Bu sorumluluklar beni yaşımdan daha olgun biri yaptı. Yapamadığım onca şey vardı sizlerin yaşındayken. Hala yapamadığım birçok şey var. Ve olacağına da eminim. Ama mantıklı bir şekilde düşündüğünüz zaman bunlara ayıracak vaktinizin olmadığını da görürsünüz.''

Nasıl oluyor da yapamadığı her şey için pişmanlık duyuyorken hala bunları düşünecek vaktim yoktu diyor. Parası var holdinglerinde onun yapacağı işi yapacak bir sürü insan vardır. Eminim buna. 

Bunları düşünürken elim bir anda havaya kalktı. Elimi görmüş olacak ki

''Evet sizi dinliyorum.''

''Merhaba Burak bey ismim Milena. Konuşmanızda dikkatimi çeken bir şey var bunun hakkında bir soru sormak istiyorum.''

Beni görünce şaşırdığını görebiliyordum. Hemen şaşkınlığını gizleyip 

''Evet Milena sorunu sor lütfen.''

''Öncelikle yapamadığınız onca şey olduğunu onları yapmadığınız için pişman olduğunuzu söylediniz. Fakat hemen ardından bunlar için vaktinizin olmadığını söylediniz. Nasıl vakit bulamıyorsunuz. Elinizde kimsede olmayan imkanlar var. Emrinizde çalışan onlarca insan varken bunu nasıl bahane olarak kabul eder istediklerinizi yapamazsınız?''

Herkes arkasını dönüp bana baktı. İmkan bulsalar konuşmasını kestiğim için beni kalkıp dövebilirlerdi. Keza Fidan da aynı şekilde bana sinirli bir şekilde bakıyor eliyle  giydiğim tişörtün arkasını çekip oturmamı istiyordu. 

''Haklı olabilirsin ama üstüme yüklenmiş sorumluluk beni ilgilendirir. Görevi olmadığı halde neden başkalarının omuzlarına bu yükü yükleyeyim? Evet bu zamana kadar kendime vakit ayırıp pek bir şey yapmadım. Evimden çıkar holdinglere uğrar oradan hemen sonra tekrar evime dönüp çalışmama devam ederim. Bunu yapmak zorundayım çünkü.''

''Yani bu zamana kadar kendinize zaman ayırmadınız. Anlıyorum. Sorumu cevapladığınız için teşekkür ederim. Ama eğer isterseniz omuzlarınızdaki yükten kısa süreliğine de kurtulup rahatlamak isterseniz bazı yerlerde dövüş kulüpleri var. Orada rahatlayabilirsiniz. Tekrar teşekkür ederim.''

Dediğime cevap vermeden sadece bana bakıyordu. Sinirlenmişti bunu gözlerinin büyümesinden anlıyordum. Ama saçmalıyordu. Elinde bu kadar fırsat varken hiçbir şey yapmaması saçmalıktı. Gözlerini benden çekip sorulan başka sorulara cevap vermeye başladı. Bana bakıyordu hala. Gözlerimi başka yöne çevirmeden sadece onu izliyordum. Onu inceliyordum.

''Milena neden böyle bir şey yaptın belli ki bilen başka birisi yok. Zorla kendine düşman ettireceksin adamı. Bulaşılmaz kızım adam bir telefonuyla senin 7 sülaleni öldürür. Belli düzgün bir şey değil. Ama yakışıklı ona bir şey diyemem. Bana da sana baktığı gibi bakacaksa ben de bir şeyler söyleyip rezil edeyim adamı.''

Fidana cevap vermedim Yanımda duran çantamı da alıp oturduğum yerden kalktım. Fidan nereye gidiyorsun diye sordu ama umursamadım. Konferans salonunun kapısını açmadan son kez dönüp baktım. O sırada 

''Kısa bir ara verelim arkadaşlar teşekkürler.''

Kapıyı açtım ve çıktım hemen oradan. Adımlarımı hızlandırıp okulun çıkışına yürümeye başladım. Kapıdan çıkınca kolumu sertçe tutuşundan onun Burak olduğunu anladım. Hiçbir şey demedim. Sadece ne yaptığını anlamak için bekledim. Okulun arkasında duran otoparka çekiştirdi beni. Kolumu bırakıp cebinden sigarasını çıkardı. Sigarayı dolgun dudaklarının arasına aldı ve sağ gözünü kapattı. Kafasını biraz eğerek çakmakla sigarasını yaktı. Şimdi ciğerleri ne mutludur. Dudaklarına değen duman direk olarak onlara gidiyor. Sevinmeliydiler. 

''Küçük kız çok yanlış sularda yüzüyorsun.''

''Pardon Burak bey sizi tam olarak duymadım. Küçük kız derken ne demek istediniz. İçeride sizinle aramızda 1-2 yaş var diyordunuz. Neden söyledikleriniz sürekli birbiriyle çelişiyor?''

''Biyolojik yaş olarak demiyorum şuan ben sana. Senin akıl yaşından bahsediyorum. O küçücük beyninle benimle oynamaya mı çalışıyorsun sen?''

''Bana bak sen kim oluyorsun da benimle böyle konuşabiliyorsun. Peşimden çıkıp geliyorsun ve bana söylediklerin bunlar mı? Seni rezil etmediğime şükret. Söylemesini de bilirdim ama orada insanları kandırmana dayanamadım. Senin gibileri herkes bilir. Cebindeki parayla herkesi satın alabileceğini düşünüyorsun. Her gün başka araba, her gün başka kadın. Sen kendini kandırmaya çalışma. Bu hayatta yapılabilecek her şeyi yaptığına eminim. Şimdi benden özür dile ve bu yaptıklarını bir daha tekrarlama.''

Kollarımı birbirine doladım ve özür dilemesini beklemeye başladım. Gerçekten salak biriydi. Karakteri bozuk herhalde. Ne yaptığını yada ne yapabileceğini kendisi de kestiremiyor. Davranışları çok kabaydı. Ama dövüş kulübünde böyle değildi.

''Küçük kız bugünden sonra beni kafandan çıkaramayacağın ve bana aşık olacağın için özür dilerim.''

Cümlesini bitirdikten sonra ufak bir kahkaha attı ve sigarasından son kez nefes alıp izmariti yere attı. Ayakkabısıyla üstüne basıp söndürdükten sonra kafasını kaldırıp bana baktı. O an kendime engel olamadım ve sağ yanağına hızlı bir tokat attım.

''Sen aciz, kaba, kendini beğenmiş ukalanın tekisin. Sana aşık olacağıma kemiklerimi tek tek sıyırır köpeklerin önüne atarım. Salak.''

Söylediği şeylerin siniriyle hemen yanından uzaklaştım. Bugün derslere falan girmeyecektim. Bir yere gidip oturmak istiyordum. Bunları düşünürken arkamdan bağırdığını duydum.

''O gün geldiğinde bu tokat için çok pişman olacaksın küçük Milena.''


Yeni bölüm geldi. Bir gün geç yazdığım için kusura bakmayın. Ama inanın hazır bekliyordu. Yorumlarınızı bekliyorum. Biliyorsunuz onlarla besleniyorum. Sizleri seviyorum. Multimedia da Milena var. Şimdiden her şey için teşekkür ederim xoxo



Bir Tutam SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin