Onu gördüğümde sevinmiştim.Onu göreceğimi tahmin etmediğim için bende büyük şok etkisi yaratmıştı.Hazırlanma kısmından sonra bir kafede oturup 1 saate yakın beklediğimizi daha önce söylemiş miydim ? Evet beklemiştik.Bir masada oturup tatlı sohbetler etmeye başladık.Nihayetinde hep dediğimiz gibi sıradan "havadan sudan" konuşuyorduk.Sonra tabii benim sevgili arkadaşlarım tabu oynamakta ısrarcı olunca bir tabu aldık önümüze.Buarada size o diye bahsettiğim kişinin adı aslında Yasin...İşte hep beraber tabu da gruplaşmak için fikirler öne sürerken şans ki gecenin etkileyici adamıyla bir takım olmuştuk.Kelimeleri hızlı ve çabucak anlatmak tabu da önemli fakat benim dilimin dolanmasını n'apacağız ? Bazen kendimi tam bir ördek yavrusu gibi hissediyorum.Öylesine şaşkın , öylesine tedirgin ve heyecanlı...Bana sorarsanız tabu sonradan bizde bir alışkanlık kaldı hep birbirimize can alıcı noktaları söyledik fakat sonuca varamadık mı vardık mı kararsız kaldık.Tabu masasına gelecek olursak orda işler iyi gidiyordu.Tabi kalabalığız oturmuşuz 2 kisilik koltuğa 3 kişi...Kıpış kıpış böyle bir halleniyorum ben o sıra bunalımdan birde tatlı tatlı birinin ayağına basıyorum fakat Oğuz'un sanıyorum.Oğuz'u tanıtacak olursak kendisi sırdaştır bana.Ben onu Sinef aracılığıyla tanıdım ama bazenleri iyiki de tanımışım dedirtiyor kereta ! Arkasından buralara yazıp dedikodu yapmak gibi olmasın ilk başlarda hiç sevmez , sinir olurdum ona.Tabi zaman her şeyin olmasada ön yargının ilacı bir nevi.Bende böyle böyle yendim ön yargılarımı her şeye , herkese karşı...Oğuz'un sandığım ayak meğerse benim o dalyan gibi eriyip bittiğim çocuğun ayağıymış.
Birden sesli düşünürek , birazda mahcuplukla "Ben birinin ayağına basıyorum.O kimin ayağı ?" deyiverdim.
Yüzümü kızartan bir cevabın gelmeyeceğini bilerek bordo rujumla hafif tebessüm ediyordum taa ki sağımdan o ruhumu okşayan ses tınısı kulağıma ilişinceye kadar.
"Benim ayağım , sıkıntı yok.Basabilirsin." dedi
Ben bir mahcuplukla , afallamışlıkla
"Ah inanır mısın nikahtan önce hiç adetim değildir böyle şeyler!" dedim. Yani nasıl dedim bilemiyorum ama hazır cevap olmak gördüğünüz gibi her zaman çokta güzel bir şey değil.Ayrıca neden evlilik mesajı verme gereği duydum onu da bilmiyorum ya ! Ah ben , ah !
Gözlerimi ona çevirdiğimde bir gülsem karşı ki dağlar dile gelir edasında tatlı tatlı gülümsüyordu.Içimdeki ses
"Hayatım tabi ki güleceksin ama bu kadar da abartmasak mı ? Ha , ne dersin ? Yani şuan içim eriyorda !"
Böyle yaz ayında kaldırımın üzerine düşmüş erimeye mahkum dondurma gibi kala kaldım.Oyundan sıkılmamız pek bir zaman almadı.Yasin bey yine homurdanmalara başlamıştı.Biri bu çocuğa söylemeliydi bence homurdanırken Fredy'nin kabusu kadar itici oluyordu.Çok fazla sürmedi veda vaktinin gelmesi işte yeniden vedalaşıyorduk.İçim
"Ah canım selametle yahu ! " diyordu fakat benim ağzımdan sadece
"Görüşürüz." kelimesi çıkmıştı.
Onlar kalktıktan sonra biz de fazla sürmeden kalktık.Havanın sert ve kuru rüzgarı kulaklarımı donduruyordu.Bir ara kulağım "pıt!" diye elime düşecek sandım.Kulak düşmüyormuş ya onu da sonradan öğrendim !
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaybettiklerimiz
Ficción GeneralHer şey tabi ki bir yerlerde hiç tanınmadan , bilinmeden anlaşılmayı istemekle başladı.Bu satırlarımada öyle başlıyorum... Merhaba ! Yalnızlığın sözlük tanımını sayfalarda karıştırırken bu yazıyı bulmuş gibisin.Sadece yalnızlıkta değil bence sorun...