Her şey tabi ki bir yerlerde hiç tanınmadan , bilinmeden anlaşılmayı istemekle başladı.Bu satırlarımada öyle başlıyorum... Merhaba ! Yalnızlığın sözlük tanımını sayfalarda karıştırırken bu yazıyı bulmuş gibisin.Sadece yalnızlıkta değil bence sorun yalınlaşmak , sadeleşmek.Hikayenin başı hüzünle başlıyor , insanlara dram filmlerindeki sahneleri anımsatan ağlatacak kadar acıklı ama bir o kadar da yıldıran sahnelerden çalınmış bir hayat benimkisi...Tahminen bundan 6 yıl önceye kadar yaşıyordum.Güzel yaşıyordum içimdeki çocuğu ve hayatımı...Mükemmelin anlamı denir ya ya kalitede bir hayat hayal edebilir misiniz ? Tabi ki hayır fakat ona yakın işte.En güzel çocuk içinizdeki çocuktur bunu sakın unutmayın.Tam anlamıyla 18ime gelmek üzereyim.Hayatımın en güzel zamanlarında ilk aşkım olan, hayattaki tek kahramanımı Babamı kaybettim.Hayatta böyle yüzüstü düşmek yoktur heralde diyorum kendimce.Sonra diyorum ki bunu tek yaşayan ben değilim değil mi ? Yine de sığdıramıyorum soluma yokluğunu...Ben bile bazen kendimden ümidi kesiyorum.Çiçek olsam ancak böyle güzel yaşayabilirdim.İlkokulda hocalarımız ''çiçek olun ,böcek olun'' diyordu.Sanırım ben hep çiçek modunda kaldım.Çiçekleri sosarsanız ben bir papatyayım...Böyle kırlarda olan yaprakları birer birer kopartılan bendim , üzerine hiç düşünmeden bastığınız o papatya bendim.Hayatım orta şekerli bir türk kahvesi tadında acısını hafifleten tatlı yanı var.''Ah hepimizin standart hayatı bu '' lafını duyar gibiyim.Kendimi gizli tutmak isteyip arada sırada büyük potlar kırmayı seven bir insanım.Hikayeme başlamadan önce çok özendim bir önsöz tarzında şu tuşlarla konduruvereyim şuraya dedim.Nasıl başlayacağım konusunda kararsızım. Pekala başlıyoruz !
4 parts