Hoşgeldiniz efendim , buyrun acıtın

4 0 0
                                    

O günden sonra her şey standart bir biçimde ilerliyordu.Ben okula gidiyordum , geliyordum ve geziyordum.O günden sonra kızlarla da görüşme fırsatı yakalayamamıştık.Hayatın ilginç yönleri var bana göre...Çocukken okulumuza gelen sihirbazlar gibi varken yok ediyor , yokken var.Şapkanın içinden güvercin mi çıkar tavşan mı çıkar bilemiyorsun.Görülen o ki bizede pek tatlı bir tavşan çıkmamış gibi.Daha çok kanat çırpıp geride kaldığımız kilometreleri kapatmaya çabalar gibiyiz.O aradaki boşluğu çırpınarak tamamlamaya çalışır gibi...
O sabah diğer hiçbir sabahlardan farkı yoktu.Vakit okulda uyumakla geçiyordu.Bütün bir yıl boyunca kafamı kitaptan kaldırmadığım doğrudur çünkü sıra boynuma alçak kalıyordu ! Kızlarla buluşmak için sözleşmiştik.Okuldan çıktıktan sonra kızları arayıp tramvay durağında bekleyediğimi söyledim.Kızlar beni saatlerce beklettiler...
Geldiklerinde sinirden küplere binmiş tepiniyordum resmen.Sesime hakim olamayıp yüksek bir sesle
"Tam tamına 1 saattir bekliyorum ! Farkında mısınız ? Bir daha sizi bekleyen ne olsun !" dedim burnumdan soluyarak.Kızlarda her zaman ki bilir tavırlarıyla
"Hastahanedeydik.Yasin'in babasını kaybettik , iyi değiliz." dedi.
O an tam anlamıyla algılayamamıştım.
"Hangi Yasin ? " dedim.
Safa bir hüzünle "Kar akşamında tanıştığımız yok mu ? Heh işte o !" dedi.Tuhaf bir histi.Başta bu haberi duyduğumda üzülmüştüm , içim burulmuştu fakat yinede anlayamamıştım olayın ciddiyetini sonra Safa anlatmaya başladı.
Donuk bir sesle "Zaten hastahanede yatıyordu.Her şey bir anda oldu.Oğuzlar bir haftadır hastahanede kalıyorlar.Bizde bugün ziyaret edelim dedik.Sahilde oturuyorduk Oğuzla , hava almaya çıkmıştık.Sonra bir telefon geldi ve Oğuz anlamsız bir biçimde koşmaya başladı.Hastahaneye geldiğimizde herkes ağlıyordu." dedi.
Uzun uzun anlatmasına izin vermeden "Tamam." dedim.
Üzülmüştüm açıkcası ama onun ne yaşadığını yaşamadan nasıl anlayabilirdim ki ? Anlayamazdım , anlamadımda.Eve geldiğimde ilk işim sosyal medyalarını bulmak oldu.İçim rahat etmedi ve mesaj attım.Sonra günler geçti mesajıma cevap vermedi...
Pazar günleri dansa gidiyor olmak beni mutlu ediyordu.Dans bana göre benim diğer ruhumdu , öbür yarımdı.Kareografiler çıkarıyorduk , estetiğimiz için çalışıyorduk.Ekip çıkışı Berna'nın doğum gününü kutlayacaktık planımız buydu aslında.Berna'yı soracak olursanız iyi bir arkadaş olarak görüyordum onu , samimiydik yani.Çıkışta hep beraber gençlerle toplandık ve bir kafeye gittik.Yaş pastamızı kestik , eğlendik.O ara Sinef'le Safa'nın arasındaki bir konuşmaya kulak misafiri oldum.
"Bırak gelsinler biz gitmeyelim "diyordu Sinef.
"N'oluyor ?" diye meraklı ve ciddi bir şekilde sordum.
Kızlar durumu açıkladılar tabi.
"Oğuzlar gelecek , Yasin'e baş sağlığına gidelim diyoruz." dediler.
"Tamam, olur.Bende geliyorum." dedim.
Kafenin balkon kısmına çıkmıştık.Oğuzları bekleyeceğimizi sanarken orda oturduklarını gördüm.Elinde bir sigara kederli kederli tüttürüyordu.Masaya doğru yaklaştığımda Oğuz'a bakakaldım.Bir insan ancak bu kadar kendini kaybedebilirdi.O tombul yanaklar kendini kemikli yanaklara bırakmış ve o parıldayan gözlerin yerini sönmüş , uykusuz gözler almıştı.Ağzımın açık kalması bir yana dursun ondaki olgunluğu hemen cümlelerinde sezmiştim.Burda da fazla oturmayıp Yasinlerin evinin yolunu tuttuk...

KaybettiklerimizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin