20 ekim 1913 , Wesley Oswald yazıyor.
Hiç kimsenin bir fikri yoktu; Çünkü olma olasılığı, oldukça düşük bir olaydı. Ancak, bazı şeyler imkansız görünse de..
Gerçekleşmiştir.
14 ekim 1913 gecesi İngiltere'de çok kötü bir olay gerçekleşti.
Bir maden kazası. Kuytu bir maden, gizli bir maden. Sebebi hala belli değil çünkü madenden kimse canlı çıkamadı, ölü sayısı ise 493, nasıl mı oluyor?.. Anlatalım. Soylentiye gore biri çıkmış, bu gercek ise insan olduğu söylenemez. Çıkıp çıkamadığını kanıtlayamadılar, bu sadece soylenti olarak kaldi ve dava sonlandi. Bir hayaletmiş.
Bu işe biraz çomak sokunca, işin hayli "derin" olduğunu anlıyoruz.
O günün gecesi oradan ne çıktığı sanılmakta ise, bana gerçekliğini kabul ettirmeye çalışıyor. Sebebini kendimde sorgularken, cevap bulamadim. Çözmeye çalıştığım şey bu iken, çok farklı şeylerle karşılaştım.
O gün ki maden kazasını görmedim. Ancak kazadan tam dört saat geçtikten sonra haberi ulaştı, peki bu büyük kazadan, sağ çıkan o kişi kim idi? Kimsenin bir bilgisi yok maalesef. Fakat olayı daha da karıştıran iki kişi var, iki arkadaş.
O iki arkadaş tam üç gün önce sokakta linç edildi. Olaydan sonraki üçüncü gün.Kazadan iki saat sonra bir yemek firması, madene yemek taşıması yapmaya iki çalışan göndermiş. Madenin yaklaşık on beş metre uzaklığından, berbat hali belirgin bir şekilde gözüküyor. İki arkadaş, madenin yıkılmış halini görecek mesafeye geldiği zaman yaklaşmaktan vazgeçiyorlar, cunku maden cokusunu tam olarak tamamlayamamis ve bunun her an gerceklesme olasiligi gozle goruluyormus. Madene neler olduğunu oldukları yerde tartışırken teki madene bakarken donup kalıyor.
İnsan boyu kadar siyah bir bulut parçası, yıkık dökük enkazın içinden çıkış yapıyor. Enkazdan üç metre kadar uzaklaşınca duman yere doğru çöküyor, bir insan formunu alıyor, uzun siyah deri bir montu var, paçaları yere değecekmişçesine uzun. Montunun içinden siyah duman parçaları sızıyor, sanki o kişi yanıyormuşçasına. Ellerinde bembeyaz eldivenler varmış, sol elindeki eldivenin üstünde bir çeşit semboller varmış. Daha önce hiçbir dilde görülmeyen semboller, ve gözden kaçmayan en büyük ayrıntı, kocaman bir şapkası varmış. Yüzünü gölgede bırakan, hatta yüzünün olmadığına insani inandiracak bir şapka. Beyaz eldivenlerinin arasından siyah duman sızıyor, sanki bir insan değilmiş de kömürden yaratılmış bir korkuluk gibi. Birkaç saniye olduğu yerde durup, çenesi ve gözlerinin belirgin olacağı kadar yukarı bakıyor, aya doğru. İki arkadaş gölgeye saklanıp izliyorlar, titreyerek. O varlığın gözlerini gördükten sonra iyice bir korku sarıyor, koyu, turuncu gözler. Sanki gözlerinin akını ve gözbebeğini saran bir turuncu. Sakallarından çenesi gözükmemiş.Bunlara bakılırsa bir adamdı, dış görünüşe göre bir soylentiden ileri gecememisti.
Yukarı bakarken gülmüş, sinsice, pislik bir sırıtış. Sol elini montunun içine sokup, bir paket çıkarmış. Sigara paketi. Aynı eliyle sigara paketini açıp sağ eliyle bir sigara seçmiş. Sigarayı parmaklarının arasında çevirdikten sonra, dudaklarının arasına alıp düşecekmiş gibi tutuyormuş. Sag eliyle, sol eldivenini çıkarmak için yavaşça çekiştirmeye başlamış. Çıkardığı eldiveni, montun cebine sokmuş. O kişi her kimse, eli siyah bir dumandan oluşan, koca bir pençeyi andırdığı söylendi. Daha çok, gölge siyahına sahip, ama onu tarif etmek için.. Duman demek şart.Eldiveni elinden çıktıktan sonra elinin üstünde bir rakam belirmiş, Turuncu renkte, sanki elinin içine özenle yerleştirilmiş gibi, gözleriyle aynı renk.
" #13. " ...
Daha çok bir damgayı andırıyor, sol elini yavaşça sigaranın önüne getirip, parmak şıklatmış, parmaklarından yüksek bir alev çıkmış, alevin rengi siyah dendi. Sigarasını böyle yakmış. Sigaranın dumanı o kadar bolmuş ki, dumanın içinden bir leş kargası gelip kisinin omzuna konmuş, kisi, sol elinin işaret parmağıyla karganın gagasını okşamış, karga bu dokunuşun 3 saniye sonrasında gürültülü bir şekilde ötmüş, işte işin en kafa karıştırıcı tarafı, bu kisi, o anda kargaya bir cümle kurmuş.
"Sabredin, intikamınızı alacaksınız, aradığımı bulduktan sonra."
Karga gürültülü bir kanat çırpışla geldiği dumana dalarak gözden kaybolmuş. Bir anda, arkadaşlardan bir tanesi küçük bir dal parçasına basmış, gürültü yankılanmış, gölge adam, çocuklara doğru yavaşça başını çevirmiş ve, bir iyi adam gülümsemesi atmış. Bu gülümsemeyle karşı karşıya kalan o iki arkadaş var gücüyle geri koşmaya başlamış, arkalarına bile bakmadan. Bu haber, herkese iki arkadaş sayesinde yayıldı.
Olaydan iki gün sonra ise -16 ekim- madende 493 kişinin öldüğü belirleniyor, İngiltere'nin yanındaki bir kasabaya aynı günün akşamı, kargalar akın ediyor. Bir sürü. İşin sinir bozucu kısmı, kasabada hayatta kalan insanların hepsi, madencilerin yakınları. Bir madencinin çocuğu da çok sıra dışı bir şey iddia ediyor, inanması güç, ama "gerçekse" olasılığını düşününce yutkunduran bir iddia.
"O Kargaları ruyamda gordum ve hepsini birer birer saydım! Tam 493 tane var efendim. Adim kadar eminim."
Ölen madencilerin sayısıyla eşit olarak tahmin yurutulmesi tüyler ürpertici, ayrıca sayının belirlendiğinin haberi henüz kasabaya ulaşmamış. Araştırma aşamasında olan ekibin gizli bilgisi olduğu için. Mezar bekçiliğini açıkta yapan bir adamım. Normalde gizli polisi oynuyorum.
Şimdi bir gün öncesine dönelim -15 ekim- o iki arkadaş gördükleri her şeyi mahkemeye çıkıp anlatıyor, olayın gerçeklik olasılığı tartışıldıktan sonra, ikisinin de kutsal kitap üzerine yemin etmesi isteniyor. İkisi de ellerini kitabin üzerine koyup yemin ettikten sonra, ellerinin altından, siyah bir duman süzülüyor tavana doğru. Herkes buna şahit oluyor, bunun nedeni ise tabii ki belli değil. Ancak kıt düşünceli birisi, "Bunlar şeytanın çocukları, öldürelim!" diyip çocukları kışkırtıyorlar, iki arkadaş pencereden kaçıyor. (Mahkeme gününde bende vardım.)
Bu olayların hepsinden sonraki günün -17 ekim- akşamı o iki arkadaş sokakta linç edilerek öldürüldü. Olayların üzerinden geçen zamandan yaklaşık yarım saat sonra telgraf sayesinde polislerin oraya ulaştığını dinleyip bu bilgiden haberdar oldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGEDE KALANLAR
Ciencia FicciónTanrı ilk insanı çok büyük beklentilerle yaratmışti oysa, fakat altın elmadaki ısırık izi büyük bir hata yaptığını gözüne gözüne sokacaktı. Shadowalker Tenebrosi ve Enzo Negra, ilk insanı sınamak adına tanrı tarafından özenle yaratılmıştı, bu sayı 7...