-Anne ben dışarı çıkıyorum. Deniz'le buluşacağım.
-Tamam ama çok gecikme. Akşam işte olacağım ben. Bekleme beni geç dönerim.
-Hangi şarkı bugün?
-Başlangıç şarkısı belli değil ama diğerleri aynı yine.
-Neyse ben de izlemeye gelirim belki seni.
-Hayır. Ülkü sakın gelme. Daha kaç kere söylemem gerek sana? Benim çalıştığım yere almazlar seni. Hem orası senin asla gelmemen gereken bir yer. Çok kötü insanlar olabiliyor.
-O zaman sen de gitme anne. Çalışma orada.
-Ben mecburum kızım buna. Nasıl geçiniriz yoksa?-Pekala o zaman anne sen de çok dikkatli ol. Hadi öptüm. Ben gidiyorum baybay!..
Ülkü 17 yaşında bir kızdı. Lise üçüncü sınıf öğrencisi olan Ülkü annesi ile İstanbul'un orta gelirli mahallelerinden birinde oturuyordu. Mutlu bir hayatları vardı. Annesi Gonca ise her akşam barlarda şarkı söyleyerek para kazanıyordu. Ülkü 3 yaşındayken babası Turgut bir kaza da hayatını kaybetmişti. O zamanlar daha zengin olan Ülkü ve ailesi babasının ölümünden sonra maddi sıkıntılar yaşadı. Ancak annesinin sesinin güzelliğini farketmesi üzerine durumları bir nebze olsun düzeldi. Bu şekilde geçinen Ülkü ve annesini ileri de bekleyen zorluklar vardı. Ama onlar bu zorluklardan habersiz hayatlarına devam ediyorlardı. Ve adeta zamanla yarışıyorlardı. Ancak zamanın onlardan hızlı olduğunu bilmiyorlardı. Bu da onları ileride ciddi sorunlarla yüz yüze bırakacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARTIK DÜNYA
General FictionAkıyordu zaman. Hiç durmadan, dinlenmeden, yorulmadan daima akıyordu. Sormuyordu insanları hiç. Yoruyordu ama durmuyordu işte. Yaşlanıyordu insanlar. Her geçen gün daha da hızlanıyordu sanki zaman. Peki hiç pes etmeyecek miydi? Hayır. Gün gelecek o...