Telefonun sesiyle esneyerek kalkarken telefonu elime alıp arayanın Calum olduğunu gördüm. Açıp kulağıma götürdüm ve pürüzlü sesimle konuştum.
" Tanrı aşkına, bu saatte niye arıyorsun?" Ciddi sesini duydum. " Sana da Günaydın Andromeda,"
Gözlerimi devirdim. " Ne var Cal?"
" Senin şuan da toplantı da olman gerekmiyor mu?" Gözlerimi irice açarak doğruldum. " Tanrım, ben onu unuttum. Sahte sevgilimle tanışacaktım, değil mi?"
" Yarım saate burda ol," Deyip yüzüme kapattı.
Yüzüme kapatmasına sinirlenerek telefonu yanıma attım ve kalkıp üstüme bir şeyler seçtim. Kıyafetlerimi giyinerek banyo da işlerimi halledip çantamı alarak çıktım.
Kahvaltı etmeden evden çıkıp arabama bindim.
Dünyaca ünlü bir yıldızım ve gidip barlardan toplayamadıkları şu meşhur Dünyaca ünlü Justin Bieber'ın kötü ünvanını kaldırmalıymışım. Neden kabul ettim ki sanki?
Toplantı alanına varmamla arabayı park edip binanın içine girdim. Toplantı odasının önüne gelip çalmadan içeri girdim.
" Geldim işte," Deyip yerime oturdum. Bakışlarımı masada oturan kişilerde gezdirdim. Justin Bieber, Scooter Braun ve Calum..
Calum gözlerini devirerek " Sana da Merhaba Andromeda," diyerek sabah ki cümlesini taklit etti.
Onu umursamadan Scooter'a döndüm. Sevecenlikle gülümseyip " Merhaba Andromeda," deyince bende gülümsedim. " Merhaba Scooter,"
Sonra Justin'e döndüm. Yüzündeki yarım ağız sırıtmasıyla bana bakıyordu. " Sonunda tanışabildik," deyince bende güldüm. " Bence de Playboy,"
Aslında bu anlaşma çok da kötü görünmüyordu.
***
Merhaba! Öncelikle bir şey demek istiyorum. Bu hikayenin ilk bölümü yani bunda başka bir hikayeye benzer bir şey yaptım kurgu olarak. Ama devamı farklı olacak. Kurgu benzeyince bazı bölümlerde de benzer şeyler olacak ama çalmadım kesinlikle. Beğendiğim için ona benzer bir şey yapmak istedim. Umarım beğenirsiniz.