Sabah gözlerimi açtığımda güneş her yeri aydınlatmıştı. Yatağımın yanındaki komodinden telefonumu alıp saate baktım 10:00'a geliyordu. Cafeye 12:00'da gidecektim. Daha zamanım vardı. Cafe sahile çok yakın olduğundan yürüyordum. Deniz... Deniz benim için çok önemliydi. Sonsuz maviliği her seferinde beni büyülüyordu. Odamdaki banyoya girip rutin işleri hallettim ve elimi yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Odama geçip üzerimi giydikten sonra odamdan çıkıp merdivenlerden aşağı indim. Ortalıkta kimse görünmüyordu. Muhtemelen annem alışverişte, babam şirketteydi. Kahvaltı yapmaktan hoşlanmadığım için hazır masayı es geçip evden çıktım. Hava güzel olduğu için yürüyecektim. Zaten bilerek erken çıkmıştım. Sahilde biraz vakit geçirsem fena olmazdı. Tempolu adımlarla sahile yaklaştığımda karşıya geçmem gerekti. Ne olduysa o anda oldu sanki. Ana yolun ortasına geldiğimde vücuduma aniden çarpan sert cisim şoka girmemi sağlarken havada süzülüp yere çakıldığımı hissettim. Sürükleniyor muydum? Hissettiğim acının tarifi var mıydı? Çığlık atarak başıma toplanan insanları bulanık görmeye başlarken korna ve fren sesleri beynimi delecek hale gelmişti. Ağzımı açıp 'kesin şunu' demek istedim ama parmaklarımı bile kıpırdatamıyordum. Gözlerim kapanırken arabaların ve insanların sesi benden uzaklaşmıştı.
***
1 AY SONRA
Gözlerimi aralayamadan mekanik sesler duydum. Beynimin bir oyunu değilse kalp ritim sesleri gibiydi. Nerede olduğuma dair en ufak bir fikrim bile yoktu. Gözlerimi birkaç kez denedikten sonra zorlayarak aralayabilmiştim. Görüşüm bulanık olduğundan gözlerimi kapatıp tekrar açtım. Bu sefer daha net görüyordum. Bulunduğum odada makinelerden başka bir şey yoktu. Ben daha tam algılayamadan odaya hemşire girdi. Yanıma gelmesini gözlerimle takip ettim ama o ancak yanıma gelince fark etmişti gözlerimi açtığımı. İlk başta gözlerime baktı sonra gülümsedi ve ''hemen doktoru çağırıp geliyorum'' dedikten sonra odadan çıktı. Beynim hala algılamakta güçlük çekiyordu.Ben etrafa boş boş bakarken daha demin odadan çıkan hemşire yanında orta yaşlı bir adamla odaya girdi. Sanırım bu adam doktordu. İkisinin yüzünde de gülümseme vardı. Ben anlamaz bir şekilde onlara bakarken doktor olduğunu düşündüğüm adam söze girdi.
''Nasılsın İray? Nasıl hissediyorsun kendini?''
İray mı? O kimdi? Bana söylediğine göre ismim İray'dı. Sahi ben kimdim? biranda beynim algılamaya başladı. Ben kimdim? Bana ne olmuştu? Hiçbir şey hatırlamıyordum. Doktor ne düşündüğümü anlamış olacak ki, boğazını temizleyerek dikkatimi çekti. Ben ağzımı açmadan konuşmaya başladı.
''İray şimdi beni dikkatle dinle tamam mı?''
Sadece başımı sallamakla yetindim. Doktor konuşmaya devam etti.
''Buraya ne sebepten geldiğini merak ediyorsundur. Sana hepsini anlatacağım. İlk önce buraya trafik kazası geçirdiğin için geldin. Kaza sırasında başını çok sert şekilde vurmuşsun. Bu yüzden hafızan tamamen silinmiş. Ne geçmişini hatırlıyorsun nede tanıdıklarını. Maalesef bu durum geçici değil yani anılarının birebir aynısını yaşasan bile hafızan geri gelmeyecek.''
Doktor konuşmayı kestiğinde yüzüme dikkatle baktı. Sanırım tepkimi ölçmeye çalışıyordu. Ama bilmiyordu ki ne yapacağımı şaşırdığımı. Ne tepki vereceğimi bilmiyordum. Bunu anlamış olacak ki konuşmaya devam etti.
''Adın İray Doğan. 18 yaşındasın. Ailen var ve varlıklı bir ailenin kızısın. Biliyorum bunlar sana hiçbir şey ifade etmeyecek ama kendin hakkında bilgilere sahip olmalısın.''
Doktorun anlatmaya çalıştıklarını anlamıyordum. Düşüncelerim boşlukta savruluyordu sanki.
''Yalnız kalmak istiyorum''
Ağzımdan sadece bu kelimeler dökülmüştü. Gerçekten yalnız kalmak istiyordum. Doktor cevap vermeden varlığını unuttuğum hemşireyle odadan çıkıp gitti. İşte yalnız kalmıştım. Şimdi ne olacaktı? Doktor ailen var dedi. Onlar neredeydi? Nedense çokta merak etmiyordum onları. Şuan dünyada tek başıma yaşıyor gibi hissediyordum. Düşündükçe resmen beynim sızlıyordu. Kendimi çok yorgun hissediyordum. Vücudumdaki makine yüzünden hareket dahi etmediğim yatakta uyumaya çalıştım.
***
Uyandığımda uyuduğum odada değildim. Sanırım normal odaya alınmıştım. Çünkü vücuduma bağlı makine yoktu ve odamda pencere vardı. Ben gökyüzünün mavisine dalmışken odanın kapısı açıldı. İçeriye orta yaşlarda güzel bir bayan ve karizmatik bir adam girmişti. Bana yaklaştıkça kadının gözlerindeki ıslaklık daha çok belli oluyordu. Yanıma gelip sımsıkı sarıldı. Bunlar kimdi? Kadın ben sarılmadığım için yavaşça geri çekildi. Daha fazla dayanamayarak sordum.
''Siz kimsiniz?''
Bu sözüm üzerine kadının gözleri daha fazla yaşarırken adam ise yavaşça yatağın kenarına oturup elimi tuttu.
''Nasılsın kızım? Bizi hatırlamadığını, tanımadığını biliyoruz. Ben babanım.''
Diyerek kendini gösterdi. Diğer tarafımda oturan kadını göstererek konuşmaya devam etti.
''O da annen.''
Burada yanlış bir şey vardı. Sanırım sevinip boyunlarına atlamam gerekiyordu. Neden sevinmemiştim? Neden gerçek gibi gelmiyordu?
''Size neden inanayım?''
Diyerek gerçeği aramaya çalıştım. Annem ve babammış gibi hissetmiyordum. Bir şeyler eksik geliyordu.
''Bu ispatlanması çok kolay bir şey kızım.''
Diyerek ayağa kalktı. Pantolonunun arka cebinden cüzdanını çıkartıp içini açtı. İki tane nüfus cüzdanı çıkarttı ve bana uzattı. Elime alıp baktığımda bir tanesi karşımdaki adama diğeri bana aitti ve yazan bilgiler babam olduğu doğrultusundaydı. Neden hiçbir şey hissetmiyordum? Karşımdaki insanlar annem ve babamsa içimde onlara karşı bir şey olması gerekmez mi? Bense hiçbir şey hissetmiyordum onlara karşı. Bu konu hakkında konuşmak istemediğim için;
''Daha ne kadar burada kalacağım?'' diye sordum. Onları hemen annem ve babam olarak kabullenemezdim. Hemde hiçbir şey hissetmezken. Babam olduğunu söyleyen adam odadan çıkıp annem olduğunu söyleyen kadınla beni yalnız bıraktı. Konuşmak isteyip tepkimden korktuğu için susan bir hali vardı. Sonunda dayanamamış olacak ki konuşmaya başladı.
''Kızım. Beni iyi dinle. Sana önceden çok fazla anne ve babalık yapmamış olabiliriz.Lütfen bizi affet.'' deyip duraksadı. Konuşurken gözlerinden yaşlar akıyordu. Sanırım annem ve babammış gibi hissetmememin nedeni belli olmuştu. Karşımdaki kadının ağlaması bende hiçbir etkiye sahip değildi. Cevap vermedim. Ne diyecektim ki? Ne diyebilirdim? Çok sürmeden odaya babam (!) girdi.
''Doktor tedbir amaçlı bir gece daha kalmanı söyledi ancak yarın çıkabilirmişiz.'' dedi. O'nada tek cevabım:
''Çok yorgunum uyumak istiyorum.'' olmuştu.
***
22.09.2015
Multimedya temsili İray :)
Desteklerinizi bekliyoruz. Lüffen vote ve yorum. :):)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PİŞMAN DEĞİLİM !
Dla nastolatkówKaderinin peşinden sürüklenen, o kazada yeni bir yaşam bulan İRAY DOĞAN. Bilinçaltının, hafızasının adaletsizce oynadığı oyun... Küçük kalp çarpıntılarının yıllar sonra güzel sonuçlarıyla anlam bulduğu, mafyalıktan artık başını kaldırmayı öğrenen AT...