1.Bölüm:Acı

67 7 0
                                    


iyi okumalar şarkı seçimini size bırakıyorum.

1.BÖLÜM: ACI

Korkunç bir ses yankılanırken ağzımdan acı dolu bir feryat dökülmüştü. Çığlığım duvarlarda yankılanırken , içimdeki zehri dökerek hıçkırarak ağlamaya başladım. Gözlerim babama kaydı, istemsizce yaşadığım korkunç acıyı saymayarak. Babam, bağlandığı sandalyeden kurtulmak için ne kadar çırpınsa da yolun sonu belliydi. O da bunun farkındaydı ve uğraşıyordu. Bileklerinden damla damla kanı umursamadan, acıdan kaynaklanan teri umursamadan kurtulmaya çalışıyordu. Ona göz yaşlarımın hıçkırıklarımın arasından acıyarak baktım. Düşüncesiz hareket ediyordu yine beni kendisini, kimseyi düşünmeden hareket ediyordu. Son saniyelerinde kendine boşuna zarar veriyordu. Ölecekti. Bunu ikimizde biliyorduk ama o kadar inatçıydı ki asla bırakmazdı. Şuan amacı geriye kalan bizi kurtarmak değildi. Bundan adımım gibi emindim. Amacı; onlara bunu ispatlamaktı. Beni bağlasanız da ben kurtulurum. Canımı yaksanız da ayakta kalırım. Aklındaki cümleler sadece buydu. Ne beni kurtarmaktı amacı ne de kendini. Çünkü ikimiz de biliyorduk sonumuzu.

Gözlerimizin önünde annem öldürülmüştü, sadece birkaç dakika önce. Onlar öldürmese de bizim öleceğimiz belliydi. Ruhen çökeceğimiz. En acı ölümü yaşayacağımız. Kendime zarar veremezdim o kadar cesaretli değildim ama babam o yapardı. Beni düşünmeden atardı kendini bir binadan. Peki ben nasıl yaşayabilirim ? Elbet böyle bir gün geleceğini biliyordum ama bu kadar yakın ve bu şekilde olması. Olayı daha da kötü bir hale getiriyordu. Gözlerimle görmüştüm acısını, yüzünün ifadesini , merminin bıraktığı izden akan kanı, mavi gözlerinin saniyeler içinde acıyı hissedip boşluğa düştüğünü , kafasının öne doğru düşmesini ve altın sarısı upuzun saçlarının dağılmasını dakikalar içinde görmüştüm ve aynı şey bana ve babama da olacaktı. Buna nasıl katlanabilirdim. Daha 15 yaşında bir kızdım ve birazdan ölecektim. Belki saniyeler içinde belki de dakikalar içinde. Kurşun ve o tetiği tutan eller belirleyecekti.

Adamın gür sesi kulaklarımda yankılanırken tüylerim ürperiyordu, teker teker. Ruhumun enerjisi çekiliyordu. Beyaz olan tenim daha da beyazlaşıyordu.

Babam , yaşlı gözlerle bana bakıp acı dolu bir gülümseme bahşetti ve tam o an tekrar bir ses yankılandı. İkinci acı dolu bir feryat depoda yankılanırken, gözlerimden akan yaşların yerini tutabilecek hiçbir şey yoktu.

Adam bana doğru dönerken korkuyla gözlerimi yumdum. Bana doğru attığı her adımı beklenen sonu görmeyecektim. Kendi sonumu izleyecek kadar aptal değildim. Gözlerim hiç açılmasını istemiyor gibi sıkı sıkı kapatmıştım. İçimdeki o sese , gözlerini aç ve her şeyi gör diyen sesi umursamamaya çalışarak, sonumu bekledim.

Sesin kulaklarımda yankılanmasını korkumun geçmesini karanlığa gömülmeyi. Ama olmadı, ne karanlık ne de ses vardı. Koskoca alanda dakikalar önce feryatlarım ,hıçkırıklarım, adamın gülüşleri yankılanırken, şimdi korkutucu bir sessizlik olmuştu. Tüylerimi bir kez daha ayaklandıran cinsten.

Belki dakikalar geçmişti belki de saniyeler ama ben gözümü açmamış ecelimin gelmesini beklemiştim. İçimdeki 'aç gözlerini' diyen o sese yenik düşüp gözlerimi ürkek bir halde aralarken içimde tek hissettiğim şey korkuydu. O acıyı yaşamak, o silahı görmem ve görmemle adamın tetiği çekmesi, beynimin tam ortasına saplanan kurşun, kafamın öne doğru düşüp saçlarımın savrulması, kafamdan akan kan ve en çok korktuğum şey. Boş gözler. Bomboş bakan ürkütücü gözler.

Boşluktan nefret ederdim. Hiçbir şey olmamasından. Hiçbir şey anlamamaktan. Ürkerdim. Boş insanlardan ,boş gözlerden, boş alanlardan . Boşluk her zaman bana kokutucu gelmiştir. Hiçbir şey barındırmayan ne olduğunu çözemediğiniz çelişkide kaldığınız her şey bana korkutucu gelirdi. Çünkü bu gibi durumlarda ne yapacağımı kestiremez her zaman yanlış yola sapardım. Yanlış yolu seçerdim.

Aynı buraya şu duruma nasıl düştüğüm gibi. Bu korkunç duruma bile bile girmiştim. Yanlış yapacağımı bilerek. Hayatımın en kötü anlarını yaşayacağımı bile bile.

Karşımda bir adam bekliyordum. Uzun boylu , hafif kaslı ve genç olmasını bekliyordum. Ama karşımdaki görüntü bunun hemen hemen zıttı idi. Adam ortalama 50 yaşındaydı –ki bence daha da büyüktü- siyah saçları koyu kahve gözleri sert yüz hatları ile çok korkutucuydu. Onun haricinde bir kız daha vardı. Uzun siyah saçları beline kadar geliyordu. Gençti . Oldukça .Zorlasam on sekiz yaşında diyebilirdim. Bembeyaz teni koyu kahverengi gözleri vardı. Saçları neredeyse belini geçiyordu ve çok güzeldi. Üstüne giydiği tulum üzerine yapışıyordu ve fiziğini ortaya döküyordu. Kız o kadar güzeldi ki gözlerimi üzerimden dahi alamıyordum ta ki ince parmaklarının kavramış olduğu silahı fark edene kadar. Vücudum baştan aşağı titrerken mavi irislerim korkuyla büyümüştü.

Kız sırıtarak bana bakarken içimde bir iki adım geri gitme arzusu baş gösterdi. Bağlı olduğum sandalyeden geri gitmeye çalışırken sırt üstü yere düştüm. Kız ve adam bu halime kahkaha atarken gözümden bir damla yaş şakaklarıma doğru yol aldı. Korkuyordum. Hem de hiç olmadığı kadar.

Ne olacağıyla ilgili en ufak bile fikrim yoktu. Ölecektim. O kesin bir gerçekti ama işkence. Kaldıramayacağım şeylerdendi.

Birisi beni yerden kaldırdı ama kim olduğunu göremiyordum. O an tek hissettiğim soğuk ellerin sırtımı kavrayışı ve sandalyeden de destek alarak beni kaldırmasıydı. Kimdi bilmiyordum ama tam arkamdaydı. Hemen müdahale etmişti.

Vücudumun algılayamadığım bir yerinde ufak bir acı hissederken anında mayışmıştım. Sanki bin yıldır uyuyamamış ta şimdi bir anda uykum gelmişti. Gözlerim istemsizce kapanırken içimdeki korku katlanarak büyümeye devam ediyordu. Vücudum titredi. İçime dolan enerjiyle gözlerimi hızlıca açarken gördüğüm kimin olduğunu anlamadığım koyu kahverengi gözler olmuştu, neredeyse siyah olan kahveleri.

-DOĞAAYDIN-



AynalarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin